Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Halil ÇİFTÇİ


Virüs’ün Küresel Geleceği

Halil ÇİFTÇİ'nin Yazısı; Ülkeleri ve kıtaları çepeçevre saran amansız bir düşmanla savaşın içinde insanlık.


 

 

Ülkeleri ve kıtaları çepeçevre saran amansız bir düşmanla savaşın içinde insanlık. Ölüm her zamankinden biraz daha fazla kol geziyor karanlık ve boş sokaklarda. Küresel ölçekte yayılım alanı bulan Covid-19 virüsü günbegün etki alanını arttırarak birçok ülkeyi tehdit ediyor. Kaybolan insan kaynağının yanında ekonomik alanda onulmaz travmalar ve kayıplar yaşatıyor. Küresel piyasalar bu derin etkinin içinde adeta can çekişiyor. Orta sınıf ve altındaki milyarlarca insan devletlerin almış olduğu belli başlı önlemler sonrası çalışamıyor ya da temel ihtiyaç maddelerine erişemiyor.

 

Virüsün toplumsal düzene olumsuz etkisi her geçen gün artarken bu negatif manzaranın oluşmasında suçlanan bir günah keçisi aranmaya başlandı bile. Birçok komplo teorisi öne atılarak Virüsün menşei olan Çin suçlanmakta. Bu suçlamanın temel dayanaklarından birini oluşturan gerekçe ise virüsün Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkması oldu. Bazı komplo teorisyenlerine göre; Çin hükümeti gizli bir biyolojik kitle imha silahı çalışması yürüttüğü ve sonrasında çıkan bir çalışma kazası ile virüsün kontrol edilmez bir aşamaya geldiği yönünde. Buna göre AIDS ve HIV gibi ölümcül hastalıklardan alınan bazı plazmaların farklı türlerde (Sars, Ebola, H1N1) virüsler ile yapılan karışımlar sonrası laboratuarlarda meydana gelen bir kaza ile Covid-19’un yayıldığı öngörüsüdür. Bu varsayımın temel dayanak olduğu olay ise; Çin’in Wuhan şehrinde virüs tarafından enfekte olmuş kişilerin sayısı yüzler civarında seyrederken merkezi hükümetin ani bir kararla büyük bir sahra hastanesi inşa etmesiydi. Çin’in 10 günde inşa ettiği hastane çoğu ülke tarafından hayranlık ile izlediği bir olaydı. Yapılan hastanenin durumun vahameti açısından Çin tarafından daha önceden bilindigini de kanıtlamaktadır. Bunun yanında o günkü konjonktürde bir çok batı ülkesi tarafından Covid-19 önemsiz bir hastalık olarak görülüyordu. Bugün ise küresel ölçekte milyonlarca insan bu hastalığa enfekte olmuş durumda ya da yüz binlercesini hayattan kopmuş vaziyette. Çin’in kendi eli ile gerçekleştirmek istediği biyolojik silah çalışması ve sonrasında oluşan kazanın vahameti noktasında ciddi önlemler aldığını görüyoruz. Dünya ise virüsün ilk çıktığı dönemde bu olaylara sadece seyirci kaldı.

 

İkinci dünya savaşını sona erdiren kitle imha silahı atom moleküllerinin bir şekilde laboratuar ortamlarında parçalanması ile elde edilen nükleer silah ile meyvesini verdi. İki kutuplu dünya düzeninde günümüze kadar geliştirilen en etkili ölüm aracı olan nükleer bombalar ne yazık ki 21. yüzyıl insanlığına yetersiz kaldı ki Çin’i farklı arayışlara sürükledi. Çin’in dünya siyaset sahnesinde etki alanını genişletmek istemesi sadece iktisadi alanla sınırlı kalmamış, savaş araçlarını da çeşitlendirme ve geliştirime zaruriyetini doğurdu. Çin ilk ateşli silah aracını icat etmesi ile tarihi geçmiş iken bu günde yönetimde olan kişilerin teşvikleri ile biyolojik silah üretmeye başladığını söyleyebiliriz. İnsanlık âlemi kılıçlar, oklar, mancınıklar, toplar, ateşli silahlar, ardından nükleer silahla beraber artık savaş endüstrisinin zirveye ulaştığını düşünürken yakın zamanda kimyasal silahların (Nazilerin ikinci dünya savaşı, Saddamın Halepçe katliamı) kullanıldığına şahit olmuştu. Bu gün ise daha etkili bir silahla Çin küresel ölçekte dünyanın ve insanlığın selameti için bir tehdit oluşturmaktadır.

 

Virüsün bir noktadan türeyerek pandemik bir hal alması doğudan batıya güneyden kuzeye geniş bir yayılım alanı göstermesi ile beraber birçok ülkeye ciddi ekonomik yük getirdi. Bu yükün virüsün bertaraf edilmesi ile bir şekilde faturası çıkartılacaktır. Şimdiden bir çok ülke tarafından Çin suçlanmaya başlandı bile. Özellikle Amerikan başkanı Donald Trump tarafından dile getirilen suçlamalar Çin’in küresel bir aktör olmasından kaynaklanmaktadır. Son yıllarda ekonomik alanda Çin’in yükselişi en çok Amerikan kapitalizmini tehdit etmektedir. Bu tehdidin Amerika tarafından ortadan kaldırılması virüsün etkisini hissettirmesi ile orantılı bir şekilde artarak devam edecektir. Çeşitli küresel örgütler ve mahkemeler eliyle Çin köşe sıkıştırılarak virüs krizinin faturası Çin’den tahsil edilmeye çalışılacak. Çin’in 2.8 trilyon dolarlık para rezervi ve bu paranın büyük kısmının yurtdışındaki, belli ülkelerde bulunması kriz sonrası el konulabilecek bir pozisyonu meydana getirmektedir. Amerika çeşitli güdümlü mahkemeler eliyle birçok ülkeyi de yanına alarak meşru bir zemin oluşturarak Çin’in yurtdışında bulunan para rezervlerine el koyacaktır. Amerika’nın tarihi boyunca girdiği her savaşta faturanın tahsili için belli ülkeler (Afganistan, Irak, Libya…) bulmada tecrübe sahibi olduğunu biliyoruz.

 

Virüs’ün etkileri şuan ki dünya düzeninde ülkeleri yeniden pozisyon almaya yöneltti. Temeli güven ve ortaklığa dayanan birçok yapılanma ve anlaşma altüst oldu. Bunların başında en çok sarsılan yapılanma Avrupa Birliği oldu. Bunun en önemli sebebi üye ülkeler arasında geçişleri serbestiyeti ve gümrük alanındaki işbirliğinin daha az geçişken olacağı bir sistemin meydana getirilmesi olası bir gerçektir. Temelde dayanışmayı önceleyen birliğin virüs sırasında imtihanı kaybettiğine şahit olduk. Bunun en bariz örneği birçok Avrupa vatandaşının bulunduğu kruvazör gemilerin bazı Avrupa ülkelerinde demir atması sonucu birliğin sağladığı serbest geçiş hakkından mahrum edilmesi ve sonrasında gemilerde insanların tecrit edilmesi olmuştur. Bunun yanında ithal edilen bazı tıbbi (Ventilatör, Maske…) araçların transit geçiş yapılan ülkelerde (Fransa, Hollanda…) el konulması olayları birçok ülkenin komşu ve müttefik ülkelere tavır almasına yol açtı.

 

Yeni dünya düzeni küresel ekonominin iç içe geçtiği kırılgan süreçleri daha fazla görmeye gebe olduğuna şahit olacağız. İki kutuplu dünya düzeni Asya’nın yükselen ekonomisi (Çin) karşısında soyut tavırlar ile siyaset belirlemeyecektir. Birçok ülke Çin’in varlığını ve yükselişini birer tehdit olarak görmeye başlayacak. Bu sonuçların belkide beklenen en kötü senaryosu üçüncü dünya savaşının Çin’e karşı yapılması ile gerçekleşecek. Bunun için dünyada yeni ittifakların kurulmasına şahit olacağız. Bu süreçte Türkiye’nin doğu ve batı arasında sıkıştığı son yıllardaki dış politikası yeni bir siyaset rotasının belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Yarınlar bugünün dünyasının insanlığa sunduğu afetlerin ve musibetlerin faturasının kaçınılmaz bedelinin çıkarıldığı menfaatler üzerine inşa edilecektir. Türkiye’de stratejik pozisyonun ve coğrafyanın sunmuş olduğu kazanımları iyi kullanarak ittifak zeminlerinde beliren kaymaları fırsata çevirip küresel ölçekte önemli bir aktör olabilir. Tabi bu iç siyasetteki ayrılıkları ortadan kaldırılması ve toplumsal dayanışmasının sağlanması ile gerçekleşecektir. Virüs sırasında dayanışmanın en büyük ferasetini ülkemizde gördük. Ama siyasi alanda körüklenen ayrılıkların varlığı küresel ölçekte aktör olmamızı engellemektedir. Bu problemi çözecek kişi veya zümreler Türkiye’nin tarihteki büyük geçmişine yeniden insanımızı kavuşturacaktır. “Bir musibet bin nasihatten evladır” sözü virüs ile halkımızı bir noktada kenetledi. Sıra siyasi alandaki dayanışmada…

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR