Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyfi Pınarbaşı


ÜSLUP VE İLETİŞİM

Yazarımız Seyfi Pınarbaşı'nın "konuya dair" analizi...


Onlara nazik davranman, Allah'ın sana olan iyiliği sebebiyledir. Kaba ve katı yürekli olsan yanından dağılıp giderler. Öyleyse kusurlarına bakma, bağışlanmalarını iste. Her konuda görüşlerini al. Bir de karar verdin mi, yalnız Allah'a güvenip dayan. Allah kendine güvenip dayananları sever. (Ali İmran 159)                                                                                                                               

Sert ve kaba söz insandaki düşünme ve saygı duyma eğilimini zedeler. İletişimde öncelikle muhatabın düşüncesini harekete geçirmek ve muhtevaya saygı duymasını temin etmek gerekir. İletişim engellerini teknik yetersizlik ve üslup sorunu olarak iki başlıkta anlamak mümkündür. Teknik yetersizlik le ilgili engeller mesajı düzenleme ve sunuş yetersizliği, alıcının bilgi düzeyinin, anlama kapasitesinin, ilgi ve ihtiyaçlarının dikkate alınmaması, alışılmamış ifadelerin, uygun olmayan örneklerin verilmesi, anlaşılması kolay olmayan eski deyimlerin kullanılması, sözcüklerin yerli yerinde kullanılmaması, diksiyon hataları, sesin tonu, dil bilgisi, hitabet, beden dili gibi konulardaki yetersizliklerdir. Üslup açısından en önemli engel ise sert, katı, kaba, kırıcı, gücendirici ve güçlük çıkarıcı sözler ve tavırlardır. Hz. Musa'nın, Firavuna tebliğ etmek için giderken yaptığı şu dua ve talep konunun önemini açıkça ifade etmektedir. Rabbim! Yüreğime genişlik ver, işimi bana kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki söyleyeceklerimi iyice anlayabilsinler. (Ta-ha 25-28)                                                                   

Kardeşim Harun, dil bakımından benden daha güzel konuşur. Onu da benimle beraber, beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder. Kasas 34 Din adına konuşan insanların bilim ile arasındaki ilişkiyi geliştirerek yolunu kaybetmiş yolunu bulmaya çalışan insanlarla aynı dili konuşması gerekir ki iletişim kurabilsinler. Yaşam, yerini bulma uğraşıdır. Yerini bulamayan yönünü kaybeden insanlara pusula olmak gerekir yönünü kaybeden insanların yön duygusu zayıf olur. Nereye gideceğini, ne yapacağını bilemez ortada kalır. Duygu ve düşüncelerini yapıcı bir şekilde ifade edemeyen toplumlarda sınırların belli olmadığı, insanların iç içe geçtiği iletişimden ziyade yüz göz olma durumu daha yaygındır. Ötekini anlamaya ve ondaki değerleri görmeye çalışmak yerine zihin ve niyet okuması yapılır, ötekinin ne düşünüp ne hissettiği ne yaşadığı hakkında sadece içi boş tahmin yürütülür. İletişim ağız dalaşı,  ima, iğneleme, sitem ve kinaye gibi tanımlarla yapılır. İnsanın her istediğine dilediğini pervasızca söylüyor olması sanırım bir zihniyet sorunudur. Aklımızdan geçen, hissettiğimiz yaşadığımız her şeyin süzgeçten geçirilmeden ötekinin üzerine dökülmesi iletişim değil, densizliktir ve haddini bilmemektir. Bu açıdan rahatlıkla üslup karakterdir diyebiliriz. Bizim gibi düşünmüyor, diye insanlara kızamayız. Usulü ve üslubu korumak kaydıyla itiraz edebilir, eleştiri getirebiliriz. Âmâ Onları rencide edecek bir yola giremeyiz yoksa muamelede yetersiz kalıp onları ötekileştirebiliriz. Hataları ve eksiklikleri üzerinden insanları ve toplulukları mahkûm etmeye çalışmak ilim ve irfan sahiplerinin temsil ettiği hakikat yolundan uzaklaşıp, ötekileştirici kin ve nefrete dayalı bir din algısına hapsolmak, bizi zayıflattığı gibi gücümüzün elden gitmesine de sebep olabilir. İnsanla uğraşmak yorucudur. Bu yorgunluğu göze alarak insanla uğraşana gönül ehli deniyor. İnsanlar arası ilişkilerdeki kırgınlığı, küslüğü, güven eksikliğini trafik kazası gibi düşünmeliyiz. Nasıl trafik kazası yaptığımızda kendimizi hastaneye, aracımızı servise götürüyorsak insanlar arası ilişki kazalarında da insanların iyileşmesi ve ilişkinin tamiri için gönül ehli insanlara ihtiyaç vardır. Fesleğen bile kendisine dokunulmadan kimseye kokusunu vermiyor iletişimde insana temas şart temas etmediğimiz bir insanla nasıl iletişim kuracağız ki sağlıklı bir iletişim için insana dokunmamız gerekiyor.                                                                                     

Son dönemde yaşadığımız kutuplaşma ikliminin bir sonucu olarak, ahlak adalet ve insanlar arası iletişimin çökmesiyle vicdan da çöktü! Çünkü küresel sistem haklıyı değil, güçlüyü besliyor. Vicdansızlık çok hızlı yayılan bulaşıcı bir hastalığa dönüşmüş durumda.

Bize düşen, doğru iletişim kurarak, topluma doğru dokunuşlarla, erdemli bir toplumu yeniden inşa ederek Adaleti ve Merhameti hâkim kılmaktır.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR