Aile içi kavgalar zordur.
Haklı veya haksız olmanın çok fazla bir önemi yoktur.
Kavganın kazananı kim olursa olsun, sonuçta kaybeden aile olur.
Dost üzülür, düşman sevinir.
Son günlerde Türkiye’nin ‘devletlilerine’ bir haller oldu!
Önce Sedat Peker İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu ve bir dönemin en derin bürokrat ve siyasetçilerinden olan Mehmet Ağar’a savaş açtı; sonra da Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ eski başbakan Ahmet Davutoğlu ile Süleyman Soylu’ya meydan okudu. Tophane tabiri ile faça attı!
Kılıçlar çekildi, ortalık kan revan içinde kaldı!
‘Niye Özdağ’ın demeçlerini bu kadar ciddiye alıyorsun? Sonuçta % yarım bile oyu olmayan bir partinin başkanı’ diyorsanız yanılıyorsunuz.
Ümit Özdağ öyle benim sizin gibi sıradan ‘boş-belaş’ biri değil.
En başta babadan, babadan yetmez üstüne üstlük anadan da ‘devletli’
Babası 1960 darbesini yapan Milli Birlik Komitesi üyesi ve Alpaslan Türkeş’in en yakın arkadaşlarından, sonraki dönemlerde de Afyon milletvekili.
Annesi ise MHP’nin Kadın Kolları Başkanı.
Öyle Muhsin Yazıcıoğlu gibi devletin harcayarak 8 ay hücrede, 7,5 yıl hapiste tuttuğu sakıncalı ülkücülerden de değil.
Sizin anlayacağınız ‘Mamaklardan, Metrislerden’ gelmiyor.
Bizlerin kapısından bile geçemeyeceği; Harp Okulları ve Polis Okulları’nda, Dış İşlerinde, Stratejik araştırma merkezlerinde, yıllarca ders ve konferanslar vermiş biri.
Süleyman Soylu ile neden birbirlerine girdikleri ise bizce meçhul!
Bilen tabi ki biliyor ama bizce meçhul!
İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’nun;
“Bekliyoruz. 15 Temmuz’da yarım kalan işimizi tamamlayacağız kaos planıyla.
Çok net söylüyorum. Kaos planı çıkaracaklar ya; hepimiz bekliyoruz. Şuramızdayız (boğazını göstererek) kaos planı yapacak cici arkadaşlarımızı bekliyoruz.
Yeni Soros’u bekliyoruz. Yeni Soros’un Kavala’larını bekliyoruz.
15 Temmuz’da tamamlayamadığımız işi tamamlayacağız”
Bu hayvandan aşağı bir adamdır. Soros çocuğudur ve operasyon çocuğudur. Ümit Özdağ MOSSAD ajanıdır”
açıklamaları Özdağ’ı çıldırttı!
Ümit Özdağ’ın Soylu’ya cevabı çok sert oldu;
Süleyman Soylu ‘buramıza kadar geldi’ diyor. Süleyman Soylu içişleri bakanlığının başındaki kişi.
Devletin bütün imkanları Süleyman Soylu’nun elinde, eğer bir suç varsa bu suça hazırlık yapan unsurlara karşı neden hala adım atarak harekete geçmiyorsunuz?
Yoksa ekonomiyi kurtaramadık. Kurtarma ihtimalimiz de yok onun için bir seçim mühendisliği yaparak Haziran-Kasım 2015 arasında olduğu gibi kamuoyunu manipüleye yönelik bir sürece mi hazırlanıyorsunuz?
Süleyman Soylu Türkiye’nin milli güvenliği için tehdit haline gelmiştir. Süleyman Soylu pimi çekilmiş bir el bombası gibidir. Yapmış olduğu açıklamalar Türkiye’nin güvenliğini sağlamaya yönelik değil aksine Türkiye’de politik istikrarı tahrip edici açıklamalardır.’
Özdağ Soylu’ya ‘ağzına geleni’ söyledikten sonra oklarını Ahmet Davutoğlu’na çevirdi;
Ahmet Davutoğlu’nun sokağa çıkamazlar diye vermiş olduğu 4 isimden birisi Haziran-Kasım 2015 arasındaki süreçte Süleyman Soylu’dur.
Ahmet Davutoğlu’na tekrar çağrıda bulunuyoruz. Ne oldu bu tarihler arasında? Gerçekten ne oldu? Bırakın parti oyunlarını, onlardan bahsetmiyoruz.
(Davutoğlu bu konuda topu hep taca atıyor!)
Daha büyük bir şeyler oldu.
Ankara’da tren garı önüne bomba nasıl geldi?
( Biz nerden bilelim? Belediye otobüsü ile değil herhalde!)
Bundan bahsediyoruz sayın Davutoğlu?
Nasıl orada 100’den fazla insanımız öldü?
Bundan bahsediyoruz sayın Davutoğlu.
Siz cevabı biliyorsunuz. Artık bu cevapları Türk halkına vermek zorundasınız. Eğer siyasi parti genel başkanıyım diyor ve Türkiye’yi yönetme iddiası taşıyorsanız bunu söyleyebilecek yüreğe sahip olmanız lazım!
Yoksa evinize dönün Türk halkı bu soruların cevaplarını 2023 seçimlerine kadar önüne çıkacak şeyleri görmek için de bilmek istiyor. Ve bu cevabı verebilecek kişilerden birisi de sizsiniz.”
Kimin yüreği, kimin dalağı var bilmiyoruz!
Ama bu soruları açık yüreklilikle cevaplayabilmeleri için Sayın Davutoğlu’nun da Ümit Özdağ’ın da bir hayli yürek yemeleri gerektiği açık seçik ortada!
Bildiğimiz bir şey var ki devletin içinde döndüğü iddia edilen dek ve dolapların onda biri bile doğruysa bizim ödümüz koptu!
Varın fakir fukaranın; garip gurebanın halini siz tahmin eyleyin!
Kaynak: Farklı Bakış
