Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Sait ALİOĞLU


Toprak Ağalığına “Yeniden” Kapı Aralanmasın…

Yazarımız Sait Alioğlu'nun "yeni" yazısı...


                                                                                                                                                                                                                             “Toprak işleyenin, su kullananın!”

On yıllardır, birçok alanda olduğu üzere tarım alanında da uygulanan yanlış politikalar sonucu, yüz binlerce insan, tarımdan ciddi bir şeyler elde edemeyeceğini görünce, şehre göç etmek zorunda kaldı.

Kırsalda, para edecek malı mülkü olanların bir kısmı, onları bir şekilde elden çıkarıp şehirde bazı işlere yöneldiler. Ya “çok zengin” oldular, ya da “çorba parası kazanma kabilinden” bir tezgâh kurup maişetlerini sürdürmeye çalıştılar.

Malı mülkü olmayıp belli bir eğitime sahip olmayan kitlelerde, sanayide asgari ücretlerle ve birçok sosyal haklarından mahrum bir şekilde işçi olup kıt, kanaat geçinmeye çalıştılar ve bu minvalde de yaşamaya çalışıyorlar.

Köyden kente göçmenin, birbirine bağlı, üstelik girift birçok sebebi var.

Bu sebeplerden birisi, aile başı nüfus gerçeği ve atadan, dededen, babadan kalma tarlanın, bağın, bahçenin var olan nüfusa yetmeyeceği ve çeşitli sıkıntılara yol açacağı gerçeği bir çırpıda dile getirilebilir.

Bu tür sıkıntıların önünü almak için yetkililerin elbette politikaları, planları ve çabaları da var olmalı…

Günümüzde buna çözüm sadedinde, toprakların “bil elde toplanması” fikrine dayalı toplulaştırma çalışmaları söz konusu.

Ancak, bununda, o da ileride ayyuka çıkabilecek ve belki de kalıcılaşacak sorunlara yol açabileceği de öngörülmeli.

O da, acizane olarak, toprak bir elde toplanınca, kırsalda sadece toprağı toplulaştırarak elde tutması  öngörülen kişi ve kişiler yaşamayacak, şehre yerleşecek olanların dışında elde tuttuğu toprağını toplulaştırma adına başkasına verecek olan çoğunluğun kendi topraklarında, Batılı bir dille söylersek “serf” yani topraksız köylü olarak yaşayabileceği gerçeğidir.

Bu da demek olur ki, toprak ağalığı yeniden meşruiyet kazanmış olur.

Bu tür uygulamalar bir açıdan rasyonel ve işlevsel, ama kırsalda yaşayan insanların genelini ve onların geleceğini düşündüğümüzde hiç de rasyonel olmayacaktır.

Olmayacağı gibi akıllıca da değil. Bir sorun çözülecektir belki, ama başka sorunlar sökün edecektir.

Buna sağlıklı, kalıcı, nitelikli ve adil bir çözüm de bulunacaktır, bulunmalıdır.

Yoksa Tanzimat’ın uygulanmasının bir ürünü olan –o da dönemin Batı dünyasının bir dayatması idi- toprakların “devlet(hazine) arazisi” olmaktan çıkarılması sonrasında, oluşan yasal boşluklardan yararlanan birçok aç gözlü kişi ve insan kümesinin, hem devletin ve hem de hemcinslerinin toprağına –işi kanununa uydurarak- el koyması gibi sıkıntılı süreçlere kapı açılabilir.

Modern Türk devletinin bu soruna ve var olan birçok soruna sağlıklı çözümler bulacağı unutulmasın…

 

Kaynak: farklı Bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR