Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Nezir ERGENÇ


TEDBİRU’L METAVAHIDE/ YANLIZLAŞMA TERCİHİ

Nezir Ergenç'in yeni yazısı;


 

İbn Bace’nin “Kitabu’n Nefs” kitabını okumaya başladığımda, okuduğum Alim’in Endülüs’ün gelmiş geçmiş en büyük Hekim/filozofu olduğunu öğrencisi Hay b. Yekzan'ın yazarı ibn Tufeyl’in ifadelerinden öğrenmiş oldum. Kitabu’n Nefs kendi alanında önemli bir eser olmakla birlikte asıl dikkatimi celbeden İbnı Bacce’nin “Tedbiru’l Mütevahid" kitabı oldu.

Tedbiru’l Mütevahid’i yanlızlaşma tedbirleri diye tercüme etseler de ben “yanlızlaşma tercihi veya tarzı” şeklinde tercüme etmeyi uygun gördüm; zira kitabın dikkat çektiği ve önerdiği bir yaşam tarzı veya tercihidir.

Murabıtlar’ın Endülüs’ü ele geçirmesi ve orada düzen ihdas etmesi sürecinde yaşanan karışıklık ve istikrarsızlıkta vezirlik yapmak zorunda kalan İbnı Bacce iç dünyasında yaşadığı ikilem/çelişkileri gidermenin bir yolu anlamında yanlızlaşma tercihinde bulunmuş ve bunu da kitaplaştırmıştır.

Dönemin en büyük mütefekkiri, matematikçisi, müzisyeni, doktoru ve sairesi bir insan kirli siyaset ve düzenbazlıklar, cehalet ve daha pek çok olumsuzluklarla şekillenmiş bir yaşamı nasıl sürdürebilirdi? Teori ile pratik, düşünce ile eylem, inanç ile amel arasındaki çelişkileri, tezadlıkları yaşamamak için nasıl bir çare bulabilirdi?
İbnı Bacce’nin temiz ve erdemli kalmak için bulduğu çare “yanlızlaşma tercihi” idi. 

Bu aslında bilinmeyen bir yöntem değildir; geçmişte de pek çok erdemli insan ve hatta Peygamberlerin hemen hepsi bu tercihi yapmışlardı. Mesela Hz. İbrahim bunun en güzel örneklerindendir ki Kur’an O’nu bize “usve-i hasane” olarak önerir.

Musa Nebi de bu yanlızlaşma tercihini en açık şekilde yaşayanlardan. İsrailoğullları gibi asi, cahil, yoz, yobaz, bencil, korkak bir halkı kölelikten kurtarma çabası ve onların korkaklıkları ve asilikleri yüzünden kırk yıl boyunca çölde kaldıkları süreçte ayakta kalmak ve faziletinden ödün vermemek için başvurduğu çare bu idi.

İsa Nebi  bu yanlızlaşmanın en alasın yaşadı israiloğullarıyla tevhid ve ahlak mücadelesi verirken. O- Allahın selamı O’na olsun- hep yalnızdı; İsrailoğullarına hitap ederken de, Roma’ya kafa tutarken de; hatta havarilerinin içinde iken de yalnızdı.

Hz. Muhammed- Allah’ın selemı üzerine olsun-  daha çocukluğunda tercih etmişti bu yanlızlaşmayı. Eminlik sıfatını O’na kazandıran bu tercihiydi. Keza Hira’ya çıkışları ve peygamberlik sonrası bizzatihi yaşantısı bunu işaret eder. “benim bildiklerimi bilseydiniz çok ağlar az gülerdiniz” şerif sözü tam da bunu anlatıyor bize; O iç dünyasında kendine has bir tarz ile yalnızdı. Aslında ise Rabbiyle beraberdi; Allah’ı dost edindikten sonra başka neye gereksinim duyar ki insan!

Bu tercih, sufice bir yalnızlık yani dervişlik değil; ama yine bir sufi olan Abdulhalık-ı Gucdüvani’nin formüle ettiği, toplumla ilişkileri kesmeden manen Hak ile birlikte olma anlamında “halvet der ercümen” durumudur. 

Erdemli kalmanın, piyasadaki her türlü pisliğe, kire, rezilliğe bulaşmamanın ve dahi esas olan kendinle çelişmemenin çaresi bu olsa gerek. 

Kalabalıklar içinde yanlızlık tercihi büyük bir bedel gerektirir elbette; gözünü ışıltılı renklerden, kulaklarını nağmeli seslerlerden, burnunu büyüleyici kokulardan, ağzını sarhoş edici zevklerden, tenini cezbeci hazlardan ve dahi zihnini her türlü yaldızlı kelime ve mefhumlardan uzak tutacaksın. Kalbinin meşguliyetini ise para, makam ve benzeri harisliklerden emin kılacaksın; bütün bunları yaparken de halk içinde ve halk gibi yaşayacaksın!

Buyrun cenk meydanına!

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR