Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Enes TARIM


SEVEN SİSTERS

Yazarımız Enes Tarım'ın "yeni" yazısı...


Yedi kız kardeş, gece karanlığında gökyüzünde, boğanın boynuzlarının biraz uzağında mavi elmastan yontulmuş yüzük taşları gibi parlar.

Çıplak gözle ancak altı tanesini sayabilirsiniz.

Atlas’ın kızları aslında yedi tanedir ama biri, en küçükleri kayıptır; çünkü uzun, çok uzun zaman önce “Büyük Ayı” çalmıştır onu.

Bu haydut, kız kardeşleri yanında olmadığı bir anda kaşla göz arasında kaçırmıştır güzel “Alcor” u…

Yine de eğer dikkatli bakarsanız “Büyük Ayı”nın kepçesine bağlı kuyruğun dirsek yaptığı yerde, “Mizar yıldızı”nın hemen üstünde görebilirsiniz onu.

Bu tatsız hırsızlık hadisesinden sonra geride kalan altı kız kardeş “Alcor” u alabilmek için halâ ilk günkü öfkeleriyle bu gün bile Büyük Ayı’yı yakalamak için peşi sıra çabalar dururlar gece boyu sabaha dek biteviye…

* * *

Kırgız mitolojisinden alınmış bu küçük hikâye gibi her uygarlık, kendi hikâyesini yazmıştır gökyüzüne bakarak.

Son iki yüzyılda yazılan yedi kız kardeş hikâyesi ise tüm dünya uluslarını derinden etkileyen bir niteliğe sahip. Çünkü o geçmiş haleflerinin masum ve saf efsanevi hikâyelerinden çok vahşi kapitalizmin öldürücü ve yok edici yüzünü bizlere günlük hayattaki yaşanmışlıklarla göstermekte…

1850’li yıllara kadar petrol “Kayayağı” adıyla biliniyordu ve çok ta önemli bir madde değildi. Henüz motorlu araçlar üretilmemiş, tren ve gemiler için yakıt olarak kömür kullanılıyordu.

Bu maden sayesinde evler mumların sağlayamayacağı kalitede daha iyi bir ışıkla aydınlanıyor; gazyağının kullanıldığı karosen lambalar insanların daha geç saatlere kadar uyanık kalmaları ve geceleri boş vakitlerinde kitap okuyabilmelerini ya da çalışabilmelerini ve hatta sosyalleşmelerini sağlıyordu.

Gaz lambalarının yaygınlaşması o dönem için ABD’nin gelişmesini hızlandıran en önemli etken kabul edilir.

O güne dek yerden kendiliğinden çıkan petrol kaynaklarını bulan insanlar bir bez yardımı ile toplanan petrolü bezi sıkarak kovalarda toplar, ilkel rafinerilerde gaz yağı haline getirerek satardı.

Hatta ‘’kayayağı’’ adı verilen bu maddenin ileride büyük bir pazara sahip olacağını düşünenler, çevrelerindeki insanlar tarafından alaya alınıyor gülünüyordu.

Halbuki M.Ö. 1.yy’da Yunanlı Diodor, Babil ülkesinde bulunan Bitumen’in mucizevi bir madde olduğundan bahsetmekteydi ve Babil sokakları ta o günlerde bu madde sayesinde asfalt ile kaplıydı.

Babil’de bu madde inşaat işlerinde, tekne imalatında, ya da aydınlatma amacıyla kullanılsa da gelişim gösterememişti.

Birileri kuyu açarak petrol çıkarmayı 1800’lerin ortalarında akıl edene kadar da dünya üzerinde yer altından petrol çıkararak zenginlik elde edebilen olmamıştı.

1865 yılında petrol rafinerisi sahibi Rockefeller bu sektörü büyük servetler kazanılabilecek güvenli bir iş kolu haline getiren isimdi.

Tüm dünyanın gaz yağı arzının dörtte birinden fazlasını karşılayan Rockefeller’ın büyük servet edindiği bu dönem sattığı ürünün karosen lambalardan başka bir kullanım alanı da yoktu.

Edison 1879’da ampul üretmeye başladığında ise gaz yağı sadece ısıtma ve pişirme aracına dönüşürken; yine de pazarlardan biri yok olurken diğeri ortaya çıkıyordu. Edison’un yanında çalışan Henry Ford, gazyağının zincirleme patlaması ile çalışan atsız bir araç yapmayı başarmıştı.

Önceleri pek rağbet görmese de otomobiller kısa sürede tüm dünyaya yayılacak ve elbette bu gelişme “Rockefeller”ın servetine servet katacak, büyümesini sağlayacaktı.

Petrolün bir aydınlatma katkısından fazlası olduğunu geç de olsa anlayan devletler ise bu petrol şirketleri ile daha uyumlu çalışacaklar, üst üste iki dünya savaşı da yaşanınca petrolün sağladığı zenginlik katlanarak artacaktı…

* * *

1.Dünya savaşının sebeplerinden biri petroldü ve o dönemde en çok iştahları kabartan ülke Osmanlı İmparatorluğu’ydu.

Hasta adam olarak tabir edilen Osmanlının egemenliği altındaki topraklarda bulunan muazzam petrol yatakları, o dönemde bütün uluslararası güçlerin iştahını kabartmıştı.

20’inci yüzyılda yaşanan çoğu olayın nedeni petrol şirketlerinin çıkarlarını koruma kaynaklıydı.

Ve 20. yy ın başından beri dünya tarihinin akışını “Yedi Kız Kardeş” adi verilen küresel Amerikan-İngiliz petrol şirketleri belirledi.

“Britisih Petrol, Chevron, SoCal, Exxon, Soconoy, Texaco ve Shell...”

Bu şirketlerin tamamı İngiltere ve ABD kaynaklı olup özellikle Ortadoğu coğrafyasındaki enerji kaynaklarının kontrolünü ele geçirerek kartel oluşturdular.

Yedi Kız Kardeş karteli grubu oluştuktan sonra gerek Birleşmiş Milletler, gerek ülkelerin ulusal güvenlikleri, gerekse istihbarat teşkilatları bu petrol şirketlerinin çıkarları çerçevesinde hareket etmeye başladı ve bu gelişme dünya gündemini, dengeleri belirleyen temel faktör oldu.

Belki bir komplo teorisi olarak görülse ve kanıtlanması zor olsa da bu oluşumdan mütevellit dünya tarihi bu kartele karşı çıkan devlet adamları, başbakanlar, bakanlar ve yöneticilerin gizemli ölümleri ve suikastlarla dolu.

Öyle ki, 1945’te müthiş bir büyüme hızı göstererek kız kardeşlerle rekabete giren İtalyan Petrol Şirketinin başındaki Enrico Mattei’nin gizemli bir uçak kazasına kurban gidişinden yedi kardeşle pek anlaşamayan İran Başbakanı Muhammed Musaddık’a yapılan darbeye; Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdülaziz’in sarayında ansızın öldürülmesinden İran Şahı Rıza Pehlevinin 1979 da İslam devrimi ile devrilişine; yine 1987’de Peşmergenin Kerkük kuyularını bombalaması akabinde Halepçe de kimyasal silahlar kullanılışına ya da Saddam Hüseyin’in iktidarının ilk yıllarında petrol şirketlerinin çıkarlarını gözetirken sonrasında anlaşmazlığa düşmesi sonucunda idamına kadar her gizemli noktanın arkasında bu şirketler karteli gösterilmekte.

Irak dünyanın ikinci büyük petrol rezervine sahip ülke idi ve işgalle birlikte Irak tam anlamıyla Amerikan petrol şirketlerinin sömürü alanına dönüştürüldü.

Şimdilerde Irak petrolleri, Amerikan şirketleri eliyle dünya pazarlarına akıyor, ama Irak halkı sefalet içinde.

Dünyanın dördüncü büyük ham petrol rezervine sahip İran’da özellikle devrimden sonra uzun yıllar süren ambargonun en büyük nedeni İslam devrimi gibi gözükse de asıl neden petrolü egemenlik altına alamamanın verdiği öfke ve hiç olmasa dahi dünya piyasasına sunumunu engelleme girişimi olduğu yazılıp çizilmekte.

1979 yılındaki İslam devriminden sonra petrol üreticisi yabancı şirketlerin ülkeden çıkarılması beraberinde uzun dönem yapılan baskılara dayanamayan ülkede, 2015 te uluslararası yaptırımların kaldırılması halinde petrol ve doğalgaz yataklarını geliştirmek üzere Yedi Kız kardeşi ülkeye davet etmesi de yine onların tüm dünyada hakimiyet gücünü göstermekte.

Yine bugün Suriye iç savaşı ardından PYD eli ile Suriye petrolünün yaklaşık yüzde 80 inin büyük şeytan ABD’ye akıyor oluşu da yine Yedi Kız kardeşin günümüzden bir örnek çalışması.

Dolayısı ile Kız kardeşler sadece Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülmesinde değil günümüzdeki tüm kaos ve savaşların geri planında planlayıcı ve uygulayıcı rolde varlığını sürdürmekte.

Tek amaç var o da kim ya da hangi iktidar iş başına gelirse gelsin asıl olan Kız kardeşlerin egemenliğinin devamı ve tüm iktidarların onlara olan sadakati sonucu aldıkları cömert bahşişler…

***

Bugünlerde petrol devi Yedi Kız kardeş bazı şirketlerin tehdidi altında.

Özellikle China National Petroleum Co, Gazprom Russia, Conoco Phillips, Petrobras Brazil, Petronas Malaysia ve Saudi Aramco gibi devasa şirketler petrol sektöründe hızla büyüyorlar.

Öyle de olsa son dönem büyük aşamalar kaydeden bu şirketlerin de aslında arkasında kızkardeşlerin olduğu, asıl yönetimin onlarda olduğu varsayılmakta.

Wikileaks belgelerine göre Yedi Kızkardeşin faaliyette bulunduğu ülkelerde devletin her kurumunda bir gizli temsilcisinin bulunduğu da iddia edilmekte.

Ve Yedi kız kardeş tüm cephelerden saldırırken tüm dünyada ve özelde Petrol üreten İslam ülkelerinde maalesef bu yaşananlardan ders almışlığın zerresi yok.

İslam coğrafyasında her şey pamuk ipliğine bağlı ve hesaplar bir gecede sıfırlanıp, cepheler her gün değişmekte.

Dostluklar da düşmanlıklar da baki değil her gün kızkardeşlerin talimatları ve yönlendirmeleri ile değişmekte.

Dün düşman olan ülke yönetimleri onların bir işareti ile dost olabilmekte ve ihanetlerin sınırı yok.

İstikrarlı tek şey, vesayet ve kölelik…

Talimatla, buyrukla, emirle hizaya sokulan, cepheye sürülen mezhepçi ordular var, başkası değil…

Bizler fıkhi ihtilaflarla ütopik tartışmalar ve mezhebi fanteziler yaşarken Yedi kız kardeş ve yerel ortakları tüm dünyanın yeraltı ve yer üstü zenginliklerini yağmalamaya devam ediyorlar…

Selam ve dua ile…

 

Kaynak: Her Taraf

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR