Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Enes TARIM


SAHTE CENNETLER

Enes TARIM'ın Makalesi;


 

"Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri…”

                                                               Yunus Emre

 

Babil kralı Nabukadnezar milattan 600 yıl önce Med ülkesinin ormanlık dağlarını özleyen karısı Amitis için Babil’de dünyanın yedi harikasından biri olan ünlü asma bahçelerini inşa etmişti.

Bahçeler bir piramit oluşturacak biçimde taraçalar halinde yükseliyor ve her taraça dünyanın dört bir yanından getirilmiş ağaç ve çiçekler donatılmıştı. Bir cenneti andıran taraçalarda her tür hayvan çeşidinin yanı sıra minik çağlayanlar, bin bir ağaç ve bitki çeşitleri bulunuyordu.

Aynı büyülü bir cennet inşa arzusu meşhur Haşhaşi Şeyhi Hasan Sabbah’ta da vardı. O da müritlerine cenneti yaşatabilmek için mekânlar inşa ettirmişti birbirinden güzel. Marco Polo “Seyahatname” sinde şöyle anlatıyor onun sahte cennetini:

“Kendi dillerinde şeyhlerine dinin büyüğü anlamında “Alaeddin” diyorlardı. Şeyh iki dağ arasındaki vadiyi kapatmış ve burayı sütten, baldan ve şaraptan akan sular, güzel huriler ve çeşitli meyve bahçeleriyle donatmıştı. Dağın şeyhi, müritlerinin gerçekten cennette olduklarını zannetmeleri için burayı İslam’ın cennet tasvirine benzetmişti. Bizim yaşlı adam dediğimiz bu efendi, müritlerine iksirinden içirerek, onları dörderli, altışarlı gruplar halinde bahçeye taşıtıyordu. İçtikleri afyonun da etkisi ile gerçekten cennete gittiklerini zanneden müritlere bir görev vereceği zaman: ”Gidip şunu öldürürsen meleklerim seni cennete götürecektir” diyerek motive ediyordu. Şeyhin cennetine geri dönebilme arzusuyla müritlerin göze alamayacağı hiçbir tehlike yoktu…”

***

Aslında semavi olsun ya da olmasın tüm dinlerde cennet kavramı var ve çoğu da küçük detaylarla birbirine benzeşiyor.

Ve hemen tümünde fıtrattan olsa gerek cennetin anahtarı iyilikten geçmekte ve cennete yalnızca iyiler gidebilmekte.

Böyle olduğu halde, dünyamızın geçirdiği evrelere baktığımızda, savaşsız, zulümsüz, kötülüksüz gün geçmedi dünya kurulalı beri.

İnsan ırkı kovularak geldiği dünyada, vahşi hayvanlar gibi parçalayarak, öldürerek, katlederek yaşamını sürdürüyor ve büyük bir iyimserlikle de cenneti düşlüyor.

Taptığı dinler ona: “Ne olursan ol yine gel!” diyerek daima ümit pompalarken; İblisin orduları da nedense bu : “İşte geldim!” diyenlerden oluşarak bu defa da üzerinde haç ya da hilal armaları taşıyanların kutsal savaşları başlıyor.

Bizlere iyiliği, kardeşliği, yardımı ve sevgiyi emretmesi, diriltmesi, hayat vermesi gereken dinler kara vaiz ve papazların elinde birer ölüm meleğine dönüşüyor.

Dünyanın tüm coğrafyalarında insanlar din adına birbirlerini kesip katlediyor, nesiller yok ediliyor; inanç katliamcıları ellerinde palalarla, kılıçlarla, tüfeklerle din adına insanları cehenneme gönderiyor.

Ve tüm bu yaptıklarının karşılığında da hepsi cenneti hak ettiğini sanıyor.

Bugün dünyadaki savaşların, katliamların altında istisnasız din savaşları var ve herkesin ilahı ötekinin ölümünü emrediyor.

Tüm dinler kendi içlerinde mezhep kollarına bölünerek her yıl binlerce insan mezhep ve din savaşlarında can veriyor.

Ve ne hazindir ki ölende öldürülen de cennete gideceğine inanıyor.

***

Unutmamak gerekir ki, vehimlerimizdir aslında psikolojimizi, sapkınlıklarımızı ve saplantılarımızı belirleyen hayat boyu.

Geçmişe, geleceğe, öte dünyaya ve insana bakarız geçirdiğimiz evrelerle.

Cennet ya da cehenneme giriş biletimizi belirler vehimlerimiz.

Kimi zaman bir siyasetçi, kimi zaman bir ebeveyn, kimi zamansa bir din adamından alırız evhamlarımızı, kuruntularımızı.

Her zaman en doğru onlardır bizim için ve içimizde bir yerlerde boy atarlar derinlere doğru.

Uzun yıllar bırakamayız ve ölüme dek peşimizdedir bizim.

Vehimlerimizdir bizi kimi zaman bir şirk devletinin safında cihat ettiren.

Kimi zaman bir tarikatta kan ter içerisinde ”Hu…” dedirten.

Kimi zamansa, bir uçağın mitralyözü başında çocuklar ve masum halklara ateş ettirerek zafer çığlıkları attıran!

Kâh sulu gözlü bir vaizin bendesi olarak hizmet ettiren; kâh bir firavunun emir eri olarak önünde diz çöktürüp secde ettiren…

Oysa aklımız yitip giderse başımızdan, kuruntularımız bizi yönetiyorsa; ne kadar iyi niyetli olursak olalım cennet sadece rüyalarımızdan ibaret bir düş olarak kalacaktır şüphesiz her daim.

Vehimlerimiz cennetten atacaktır bizi günahlarımız yüzünden kötülerle, şeytanlarla dolu bir dünyaya…

O halde Kuran da muhteşem bir anlatımla tarif edilen bir cennette zaten yaşıyor olan Adem ve eşi cennetten çıkarılmasaydı, insan neslinin akıbeti nasıl olurdu acaba?

Öldürme, yok etme, paylaşamama, tümüne sahip olma hırsı cennette de olacak mıydı yine de.

Ya da cennette kalsaydı insan, kavimcilik, etnik ayrımcılık ve savaşlar yaşanacak mıydı orada da.

Ayıp yerleri gösterilmeseydi insanoğluna.

Kimbilir?

***

Aslında Âdem ve nesli kovulmuş olsa da hep cenneti özledi.

Geldiği yeryüzünde de cenneti yaşamak istedi.

Nesiller boyu, cennet özlemiyle cenneti andıran mekânlar, bahçeler, şelaleler düşledi ve tasarladı.

Bu arzu arayışlara ve saplantılara yöneltti onu.

Piramitler, görkemli saraylar, ihtişamlı evler ve bahçeler inşa etti yeryüzünde.

Güce hâkim olanlar yeni yaşamlarında, diriliş cennetlerinde de gücü ellerinde bulundurabilmek için kasalar dolusu altın ve mücevheratla gömülmek istediler.

Saldırdılar, yaktılar, yağmaladılar daha çok toprağa ve altına kavuşabilmek için.

Her daim cennete sahip olmak istediler her iki cihanda da.

O yüzden sahte dinler ve inanç sistemleri geliştirdiler yaptıkları kötülükleri meşrulaştırabilmek için.

Karunlar aldılar yanlarına, belamlar istiflediler kucaklarında boy boy.

Sevdikleri için sahte cennetler inşa ettiler, sevmedikleri ise katliamlarla cehennem azabına uğradı ömür boyu.

Ancak yeryüzü cennetleri kalıcı ve ebedi değildi ne yazık ki!

Yuvarlanıp gittiler hepsi de cehennem çukurlarından bir çukura debelenerek pislikleri ile beraber.

Ta ki gerçek güç sahibi kahhar olanın huzurunda yeniden diriltilmeyi beklemekteler zillet içerisinde…

Selam ve dua ile…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR