Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


SAHİDEN KARDEŞ MİYİZ...

Yazarımız Aziz DARICI'NIN 'YENİ' YAZISI...


"Mazeretimiz, imanımızın, sözümüzün, kardeşliğimizin önüne geçmemelidir"

İlahi mesajın tüm uyarılarına rağmen, aklın tefekkür sahası bize kapılı gözükmektedir. İslam medeniyetin gerilemesinin asıl sebebi,  aklın hikmet fonksiyonunu devre dışı bırakılması ile kalbin akletme görevini yitirmesi sonucunda oluşan toplumsal nevrotik durumdur. Kimlik bunalımı yaşayan toplumların, başka kimlik kartları ile iş görmesi gibi akla ziyan bir hal üzerineyiz. Asıl ve asli duruş yoksunluğu, zemin kaybını da beraberinde getirmektedir. Yaşanan gerçeklere rağmen, hakikatin ilahi ikazlarına rağmen bir değişim ve dönüşünden söz edemiyorsak; bunun adı "akıl tutulması, vicdan körelmesi "dir.

Batı rüzgarlarının etkisi ile oluşan beşeri zaafların hortlaması, ırksal-dilsel-renksel tanımlamaların revaçta olması, kapitalist sistemin çarkındaki maddi ve manevi tüketim çılgınlığı, fikirsel ve kavramsal yozlaşma gibi etkenler, İslam ümmetinin birlikte yaşama ve birlikte hayal etme gücünü elinden almış durumdadır. Tarihin bir çok döneminde yaşanılan çalkantıların izleri belli coğrafyalarda ve sınırlı insanlar üzerinde iz bırakırken; zamanımızdaki çalkantılar ve  yıkıntılar  evrensel bir boyut taşımaktadır.

Hak ve batıl mücadelesinin sınırları, coğrafik olarak anlamını yetirmiş durumdadır! Karşıt olarak gördüğümüz coğrafyalar, bazen sizlerin "iyilik" tanımlamanıza "ne haber" diye bilmektedir. Kendi içimizdeki kötülüğün cazip hal alması, kötülüğün içselleştirildiği anlamı taşımaktadır. Bunca kötülük, zulüm, iftira, kin ve nefret sadece halkları değil; yaşadığımız İslam coğrafyasının bile kimyasını bozmaktadır.

İslam coğrafyanın kıymeti harbiyesi kendince çok büyüktür. Kıymet bilmez zamanlardan geçtiğimiz de doğrudur. Nankörlük, hadsizlik, ihanet hat safhadadır. İslam ümmeti paramparça, kendi bütünlüğünü kaybetmiş durumdadır. Tevhidin sancaktarlığını yapan bu diyarlar, birleşmenin değil;  bölünmüşlüğün hikayesini yazmaktadır. Mezhepsel, hizipsel, ırksal ayrımcılık kokan her türlü anlayışlar, ümmetin geleceğini baltalamaktadır.  Sekülerizm ve modernizmin yaşamsal formları, bu toprakları emperyalist gücün hegomanyasına dönüştürmektedir. Azınlık veya proje dahilinde olan tüm ekabirlerin; siyasi çekişmeleri, iktidar kavgaları ile birlikte güç adına halka dayattıkları politikalar, bu coğrafyanın kimyasını bozmaktadır. Despot rejimler kendi gelecekleri adına özgürlükleri, haklı isyanları ve talepleri, kendi geleceklerine karar vermeleri gibi tüm açılımları; vatana ihanet, fitne ve fesat kapmasında değerlendirilmektedir. Sonuç... Bastırılmış, ezdirilmiş, mahrum edilmiş halklar... Halka reva görülen, ellerinden alınan evrensel haklar...

Mezhepsel-hizipsel- ırksal bakış açılarının bizleri getirdiği nokta, yerel ve milli kardeşliktir. Yerel ve milli olmayan her unsur gündem dışı edilmektedir. İlahi mesajlar devre dışı bırakılarak, tevil metodunu çalıştırarak, vicdanlar susturularak, aklı değersizleştirilerek, maslahat fermanına sarılarak yapılan açıklamaların bizi getirdiği nokta;  kâfirler-zalimler tarafından öldürülen müslümanlara "ateşi bol olsun!" deme çılgınlığıdır. Kendi işini başkasına havale eden ümmet, küfürden medet umunca; küfrün tokadı herhalde "şefkat tokadı" gibi algılanmaktadır. Oysa küfür, tek millettir,  zillettir. Ondan medet ummak acziyettir.

Başka legal-illegal yapıların küfürden medet ummalarına "ihanet" diyen aklın; şimdilerde yerellik ve millilik ya da mezhepsel bakış açıları söz konusu olunca söz-tavır değiştirmelerini anlamakta zorluk çekiyoruz. Kendi savaşlarını cihad, diğerlerinin savaşını "küfür",  kendi askerlerine özgüven aşılarken "Bedir Savaşı", kendileri ile savaşan diğer müslüman kardeşlerini(muhtemelen öyle görmüyorlar) "harici-zındık " diye nitelendirmeleri hangi amaca matuftur. Ölen-öldüren hepsi aynı inancın birer halkasıdır. İslam'ın evrensel kapsama alanı, bizim mezhepsel kapsama alından fersah fersah geniştir. Birbirimize olan uzaklığımız, birbirimize olan merhameti de köreltmiştir. Anlayamadığımız, anlamlandıramadığımız ya da zaten anlamak istemediğimiz söz ve eylemelerin bize yabancılığına şaşırmamalıyız. Kalbinizde yer vermediğiniz bir insanın, "Ağzıyla kuş tutsa da.." sizin için birer ötekidir ve "güvenlik riski" kapsamındadır. Yanlışlarımızı, hatalarımızı, günahlarımızı tarihi istatistiğe vurursak, hiç birimiz temiz çıkmayız. İlahi öğretinin deyimi ile " ...Kendinizi temize çıkarmayın. O, sakınanı çok iyi bilir." (Necm Suresi-32)

O yüzden; "Mazeretimiz, imanımızın , sözümüzün, kardeşliğimizin önüne geçmemelidir". Vesselam...

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR