Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


SAĞ MUHAFAZAKARLIĞIN İSTİKLAL SAVAŞI VE CUMHURİYET MODERNLEŞMESİ OKUMASI

Yazarımız Yusuf Yavuzyılmaz'ın "yeni" yazısı...


Sağ muhafazakar siyasal kimlik Türk siyasetinin önemli kimliklerinden biridir. Bu kimliğin zihniyet dünyasını oluşturan tarihsel bir hafızası vardır. Sağ muhafazakarlığın İstiklal Savaşını okuması da kendi siyasal kimliğini oluşturan en büyük etkendir. Bu kimliğin siyasal davranış biçimini ve hafızası da tarihsel birikimi ile oluşmaktadır.

Türkiye Cumhuriyetinde İstiklal Savaşıyla başlayan büyük koalisyon, Atatürk’ün CHF( CHP) kurması ve 1921 Anayasasını değiştirmesiyle bozulur. Bu olayın neticesi olarak Birinci Mecliste Atatürk muhalifi olan grup dağılır/ dağıtılır. Çünkü o Mecliste hem Lozan’ı kabul ettirmek, hem de yapılacak olan devrimleri kabul ettirmek zordur.

Muhafazakar dindar zihnin Lozan itirazı buraya dayanır. Bu itiraz büyük ölçüde Ali Şükrü Bey’in söylemine dayanır.

Atatürk’ün kurduğu CHF'na karşı kurulan ilk muhalif parti başkanlığını Kazım Karabekir'in yaptığı TCF'dır. Parti'nin içinde  Refet Bey ve Ali Fuat Bey gibi İstiklal Savaşı kumandanları vardır. 

Şeyh Said İsyanı dolayısıyla Kazım Karabekir’in kurduğu ilk muhalif parti parti ile isyan ilişkilendirilerek kapatılır. İkinci muhalif parti ise yine İstiklal Savaşı komutanlarından Fethi Okyar' in kurduğu SCF'dır. Bu parti de Cumhuriyet karşıtı eylemlerin odağı olduğu bahanesiyle kapatılır. Aslında bu iki partinin başkanları İstiklal Savaşı'nı yürüten büyük komutanlardı. Bir anlamda İstiklal Savası komutanları, siyasal anlamda rekabet içine girmişlerdi.

Sağ muhafazakar siyasal anlayışın kökleri TCF, SCF’na dayanır. Sağ muhafazakar dindarların büyük kısmı İstiklal Savaşı'nı kumandanı Atatürk'e değil, CHP(CHF)'ni kuran Atatürk'e karşıdır. Böylece muhafazakar zihin Atatürk muhalifliğini CHP muhalifliği üzerinden yürütür.

Sağ muhafazakarlık din, aile ve toplumsal düzen bakımından geleneğe bağlıdır. Ani ve keskin, devrimci siyasal dönüşümlerden uzak durur. Terakki yoluyla aşama aşama değişimi onaylar.

Sağ muhafazakarlık, devleti ve güvenliği siyasal anlayışının en tepesine yerleştirir. Devleti zaafa düşürecek, güvenliği zedeleyecek her anlayışa karşıdır.

Her ideolojinin ütopyası vardır. Sosyalizm, liberalizm, İslamcılık, Kürt milliyetçiliği ve Türk milliyetçiliğin kendine özgü ütopyası olduğu gibi sağ muhafazakarlığın da kendine özgü bir ütopyası vardır. Sağ muhafazakarlığın en büyük ideali, Osmanlı döneminde olduğu gibi bir dünya hakimiyetidir.

Özellikle son dönemlerde İslam’ın muhafazakar-sağcı- milliyetçi retoriğe teslim olmasıyla dindarlık anlayışı da değişti. İbadet asıl mecrasından çıkarak sosyal hayatta her türlü haksızlığı yapan kişilerin vicdanlarını rahatlatmaya dönük bir gösteriye dönüştü. Milliyetçi- muhafazakar paradigma içinde değerlendirilen din anlayışı kendi kaynaklarında tanımlanan din ile önemli ölçüde farklılaşmıştır. Türk muhafazakârlığı ve milliyetçiliği içinde gelişme imkânı bulan İslam düşüncesi bu süreçte büyük bir semantik müdahaleye uğradı. Hala semantik müdahaleye uğramış bir din dilini kullanan nesillerin doğru düşünmesini bekliyoruz. Oysa bu dilin kavramsal çerçevesi İslam değil Türk tarihi ve kültürü oluşturmaktadır.

Sonuç olarak sağ muhafazakar düşünce İstiklal Savasına değil, savaş sonrasında yeni kurulan devletin yaptığı devrimlerin bir bölümüne karşıdır. Sağ muhafazakarlık için tarihsel süreklilik önemlidir. Bu anlamda sürekliği zedeleyecek söylem ve tutumlara destek vermez.

Kaynak: Her Taraf

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR