Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


İsmail Hakkı Güleç


RAMAZANI ŞERİF

İsmail Hakkı Güleç'in yeni yazısı


                             

            Mübarek bir ay olan oruç ayı Ramazan başladı. Bizleri tekrar bu mübarek aya yetiştiren Rabbimize hamdolsun, şükürler olsun.

            Ramazan bir ikramdır. Kerem olan Rabbimizden, ekrem olan insana bir armağan, bir ikram. Ramazan demek günahlardan arınmak, azade olmak demektir.

            Oruç demek masumiyet demektir. İnsanın bir nevi melekleşmesi, şeytani dürtülerin değil, Rabbani duyguların insan üzerinde etkili olmasıdır.

            Yani insanın Rabbanileşmesidir. Rabbaniler demek Rabbe (cc.) göre şekillenmek, şekil almak, yaşamak demek.

            İnsan nefsi hem fücura, hem de takvaya meyilli bir özellikte yaratılmıştır. İnsan dilerse fücuru, isterse takvayı tercih edebilir.

            Ramazan demek aynı zamanda takva demektir. Takva ayı demek olan Ramazan bize neler kazandırmalı?

            Oruç bir disiplinize olma, her türlü masivadan/(günah) arınma, şeytan ve dostlarından korunma demektir.

            Bu şerefli aydan istifade yoluna girmek gerekir.

            Mübarek bir ay olan Ramazanı yani orucu bir imkân kabul edip, ondan maksimum düzeyde istifade etmemiz lazım.

             Oruç bize Rabbimizin (cc.) nimetlerinin ne kadar mühim ve önemli olduğunu, Rabbimize bu konuda ne kadar şükretsek de az olduğunu öğretir.

            İnsanın bütün vücudu yıl on iki ay durmadan çalışır. Tabi ki onlarda sürekli çalışarak yorulur yıpranır. İşte bu organlarımızın da tabiri caizse dinlenmeye, tatile ihtiyacı vardır. Bunu biz Ramazanla yaparız, yaşarız.

            Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur.

            Mübarek Ramazan aynı zamanda Kur’an ayıdır. Bu ay aynı zaman da şehri Kur’an’dır. Bu ayda Kur’an’la maksimum buluşmak, birleşmek, bilenmek, direnmek için onu anlayarak çok çok okumamız gerekir.

            Bu ayda her türlü günahtan, kirden arınmak için var gücümüzle gayret göstermeliyiz.            Sürekli bir muhasebe, nefsi terbiye ve de tezkiye, tezekkür, tefekkür halinde olmamız icap eder.

            Bu arınma ameliyesini sadece Ramazanda yapmak doğru bir davranış değildir. Yani yılın on bir ayı günah işleyebilirsin nasıl olsa Ramazan geliyor bir tövbe edersin kurtulursun! Bu anlayış şeytanın insana sağdan yanaşmadır.

            Ancak insan bu ayı fırsat bilip tam bir tövbe ile hayatında yeni bir sayfa açabilir. Çünkü bu ay aynı zamanda bir af ve mağfiret ayı. Burada kişinin içten nedamet, pişmanlık duyması ve bir daha o eski haline dönmemeye azmetmesi, niyet etmesi gerekir.

            İnsan samimi olursa tövbesinde Rabbini (c.c) gayet af ve mağfiret edici bulur.

“Günahından tam olarak dönüp tövbe eden, onu hiç işlememiş gibidir.” (İbn Mâce, zühd 30; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, 10/150)

            Ramazan ayında yapılan dua ve ibadetler diğer aylarda yapılan dua ve ibadetlerden daha efdal, daha faziletlidir.

            İnsanın kendi hatalarını, hastalıklarını, kusurlarını, zaaflarını bilmesi ve gerekli tedbirleri alıp onun tedavisi için adım atması,  çaba göstermesi üzerine borçtur.

            Şüphesiz insan azabilir, yoldan çıkabilir, insan şaşabilir, şaşırabilir, hatta şeytanlaşabilir. Hiç bir şey çaresiz, çözümsüz değildir.

            Her şeyden önce insanın bu dünyanın fani ahiretin ise baki olduğunu; bir gün mutlaka öleceğini aklından çıkarmaması lazımdır.

            Bu dünya da sürekli bir sınav, imtihan halinde olduğunu bilmesi, gerekli tedbirleri alması gerekir.

            Büyükler insan nefsini; başıboş bırakılan bir ata benzetmişlerdir. Şayet siz atı gemlemez, onu dizginlemezseniz at sizin kontrolünüzden çıkar, yabancı haram meralarda otlanır. Aynen nefiste öyledir. Şayet eğitilmez, terbiye edilmez, gemlenmez ise o zaman sürekli haramlar, günahlar, isyanlarla asli mecrasından çıkar.

            Ramazan ayı Kur’an ayıdır, Ramazan ayı iman ayıdır, Ramazan ayı infak ayıdır, Ramazan ayı cennete yaklaşma ayıdır, Ramazan ayı cehennemden uzaklaşma ayıdır, Ramazan ayı cihat ayıdır, Ramazan ayı şehadet ayıdır.

“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” (2/Bakara, 185)

            Oruç bizi tutsun bizde orucu. Bu ayda ve hayatımızın tamamın da nefsimize gem vurmamız onu her türlü kirden günahtan arındırmamız icap eder. Dileyen imanı, ihsanı, ittikayı, irfanı, seçer kurtuluşa erer dileyen isyanı, nisyanı, günahı seçer bu konuda tamamen özgürüz. Çünkü “dinde zorlama yoktur”. Din işi tamamen bilinçli bir tercih ve gönül işidir.

“Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir. (91/Şems, 1-10)

            Oruç bize sabırlı olmayı öğretir. Her istediğimizin istediğimiz gibi olması bu dünya da mümkün değildir. İnsanın her istediğinin olmaması onun canını sıkar, moralini bozar. Bazen da öfkelenebilir. İşte oruç bura da devreye girer.

             Oruçlu iken insan diğer insanlardan gelen her türlü saldırıya karşı orucun verdiği asaletle ben oruçluyum demeli, sabır ve tevazuuyla oradan uzaklaşmalıdır.

            Bu konuda Yunus şöyle demiş; “sövene dilsiz, dövene elsiz gerek” demiş.

            Şayet bir insan oruç tutuyor ama bu eylem, amel kişiyi değiştirmiyor, ona çekidüzen vermiyorsa onun oruçtan nasibi aç ve susuz kalmaktır.

            İslami mücadele, davet sabır gerektiren bir eylemdir. İnsan nefsi sahada yorulabilir, yıpranabilir onu yeniden diriltecek, ona ruh verecek, sekinet verecek olan şey oruç ve namazdır.

            Mümin bir davetçi kardeş hep Rabbine(cc) yönelir, onun rızasını talep eder, arar işte ramazan ve oruç bu vesilelerden birisidir.

            Kur’an bu ayda inmeye başladı. Sevr mağarasında Oku ile başladı oku; ama bu ümmet okumayı terk etti, bıraktı.

            Okuyoruz ama; sadece Kur’an’ın Arapçası, hatmediyor ama onu anlamıyor, anlamaya da yanaşmıyoruz. Asıl olan metin midir mana mı?

            Elbette metinde önemli ama mana daha da önemlidir.

            Ramazan ayı toplumumuzda büyük toplumsal sorunların, ekonomik sıkıntıların oluşturduğu bir boşluğu dolduruyor. Bu boşluk fakir, ihtiyaç sahibi insanların aranıp sorulmasıdır. Ramazan ayı; zekât müessesesinin devreye girmesiyle sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın zirveye çıktığı bir aydır.

            Bu mübarek ayın ümmetin yeniden dirilmesine, kendine gelmesine vesile olmasını Yüce Rabbimden diliyorum. Selam ve dua ile…

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR