Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


PSİKOLOJİK DEVRİM "İMAN"

Yazarımız Aziz DARICI'NIN 'YENİ' YAZISI...


Kâinat tevhid ilkesi üzerine kurulmuştur”  sözü doğrudur. Tüm kâinat,  Allah'ı bir’lemenin ve tanımanın İfadesidir. İnsan ise bu tanıma, tanımlama ve anlama işinin özünü teşkil etmektedir. Allah'ın vermiş olduğu irade sayesinde hakla ile batılı, iyi ile kötüyü, çirkin ile güzeli, adalet ile zulmü birbirinden ayrıştırarak; hakikat bilgisi ile tercih yapan (bildiğimiz kadarı ile)  iki varlıktan birisidir. 

Yüce Allah, “uluhiyet ve rububiyet” noktasında hiçbir şeyi kendisinde ortak kabul etmez. O yüzden şirki “büyük zulüm” olarak adlandırmıştır. Şirk aslında,  Allah’ın hakkını teslim etmemektir. Yaratılış amacına ihanet olan küfrün, yanlış din anlayışı ile zuhur etmesidir. 

Tevhid, bu yanlış din anlayışının aslına rücu etme bilincidir. Tevhid; kalıplaşmış benliklere, taşlaşmış kalplere, akletmeyen iradeye “Allah” a teslim olma çağrısıdır. Tevhid; ilahi kitapta geçen " De ki: 'Ey cahiller! Bana, Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emredersiniz?" (1) diyen tüm çağrılara "red" cevabıdır. Tevhid; Allah'tan başkasına kulluk edecek olursam;  "...Sakın Allah ile beraber başka bir ilâh edinme; yoksa kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın!"  (2) ayetinin muhatabı olacağım demenin bilincidir.

İman,  bu sürecin "psikolojik" sınavıdır.  İçimizdeki karanlığı aydınlatma, şirki kalpten söküp atma, Şeytan'ın içsel sesini bastırma, başkalarının kınamasından korkmadan; "Ben Allah'a teslim oldum" beyanıdır. Maalesef bu bayanı herkes göstermemektedir. Hakkı idrak etmek, hakka teslim olduğunuz anlamı taşımamaktadır. Baktığınız ama gördüğünüz anlamı da çıkmamaktadır. Kişi,  "içsel-dışsal"  birçok dürtüye maruz kalırken, zaaflarının etkisi ile iman sürecinin "psikolojik devrimi"ni gerçekleştirememektedir. "Mahalle baskısı" ile özdeşleşen içsel ses, kişinin duygularına ve iradesine ket vurmaktadır. Aklı örtme, kalbi uyutma çabası, kişinin "Allah'a iman" etmenin tadına vardıramamaktadır.

Kişinin Kuran ve sünnetten kopması, islami ortamlardan uzak oluşu, salih kullar ile beraber olmaması, kişinin tercihlerini etkilemektedir. Birçok kelli-felli, bilgi sahibi insanın imanın psikolojik süreci tamamlayamamasının etkenlerini burada aramak lazımdır. Ortamın dili ve havası, zamanla kişinin belliği-kimliği haline gelmektedir. Ortamın cazibeli kılınması ile beraber artık kişi, kötülük kokan ortamın bir parçası haline gelmektedir. Artık kişide bu tür ortamların terki, kendi benliğinin boşluğa düşme korkusu çağrıştırmaktadır.

Ramazan ayının içerisindeyiz, muhasebe ayındayız. Oruç nefsimizi terbiye etmenin yanında, kimliğimizi oluşturma ve şahsiyetimizi inşa etmenin ayına dönüşmelidir. Duaya kalkmayan eller, kıyama durmayan bedenler, secdeye gitmeyen alınlar,  Allah'ın huzurunda teslim olmayan nice gönüller bu ayda daha bir hassaslaşır. Kapitalizm, tüketizm, şovenizm kapılarına kilit vurmak zorunda kalır. İçimizdeki şeytanın sesi daha bir duyulmaz olur. Benlik, egoya karşı isyan bayrağını açmaya hazırdır. Hiçlikten varlığa doğru bir yolculuk zamanı belirmiştir. Çünkü;  peygamberin dili ile kötülükler bu ayda dizginlenmiş, bağlanmıştır.

Ortam tamda iman etmenin, Allah'a teslim olmanın zamanını hatırlatmaktadır. Orucu ritüellerden, gelenekselcilik anlayışından tezahür eden mirastan çıkarıp; Allah'a iman etmenin bilincine varma ve Allah'a kulluk etmenin tadını alma zamanını haykırmaktadır. Psikolojik devrimi tamamlama, "iman"ın iktidarını ilan etme saati gelmiştir. "Nasıl olsa zaman var"  deyip; ertelemek,  şeytanın ve avenesinin radarından çıkamadığımızın, kendi nefsimizin egosuna daha söz geçiremediğimizin kanıtıdır.

Ramazan ayı,  aç-susuz kalma ayı değildir. Fıkıha takılıp, akla ziyan sorularla  zamanı geçiştirilecek ay değildir. Nefsi okşayan, iftarın ve sahurun "iştah sofrası" hayali hiç değildir. Ramazan ayı, muhasebe-mücadele ve inşa ayıdır.  Her türlü zulme karşı sessiz ama derinden gelen bir isyanın habercisidir. Masuma-mazluma derinden, içsel bir selam verme ayıdır. Ramazan ayı; imanını özgürleştirmenin, benliğini özgünleştirmenin, şahsiyetini oluşturmak için "Kalk ve diren!" diyen bir çağrıdır. İç huzuru-barışı ve adaleti sağlayan sosyolojik, psikolojik bir  "devrim"dir. Bu devrime ve bu devrime katılanlara selam olsun...

1-Zümer Suresi 64. Ayet

2- İsrâ Suresi 22. Ayet

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR