Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Davut GÜLER


Paşalı Birol...

Öyledir bu iş; sen el uzatırsan karşıdaki de uzatır. Eller birbirine değince erir aradaki buzlar. Selam veren dayaktan emindir; dövmeye gelenin elinde kalır sopası.


Kimdir bu adam bilmiyorum. Amigo veya fanatik bir taraftar olabilir.

Her gün geçtiğim Topkapı Mezarlığı´nda medfun, Türkiye Futbol Federasyonu Eski Başkanı Hasan Doğan´ın yakınlarından biridir diye tahmin ediyorum. On yıldır gösterdiği vefaya bakılırsa belki de rahmetlinin üvey oğludur.

Paşalı Birol denilen bu adam her bayram ve ölüm yıl dönümlerinde Topkapı Surları´na bakan mezarlığa gelir, adeta Ulubatlı Hasan´la yarışırcasına üstünde sevgi ve bağlılık ifadeleri olan PVC kaplı çıkartmaları Hasan Doğan´ın mezarına yapıştırıp gider.

Doğal olarak ben de ölüye bir faydasının olmayacağını düşündüğüm o çıkartmaları her gördüğümde söker atarım.

İlk zamanlar bu yapıştırma ve sökme işi o kadar sıklıkla oluyordu ki, artık çıkartmaları sökmeden önce gören var mı diye etrafa bakmaya bile başlamıştım. O çıkartmalarda neler yazmıyordu ki:

Babalar sadece Babalar Günü´nde değil, her zaman sevgi ve saygıyla anılacak varlıklardır!.. Sanma ki bu sessiz aleme terk edilmişsin, her an bizimlesin kalbimizdesin!.. Unutmadık seni, unutmayacağız!.. Hasta kalbimin ilacı sensin!..

Hayat biter, sevda bitmez!.. Biz seni unutmak için sevmedik!.. Vurdum duymaz olmayalım, elden haber sormayalım, ara sıra uğrayalım, burada yatan değer bizim!..

Ve bütün bu sloganların altında slogandan daha büyük mühür gibi bir imza: PAŞALI BİROL

Bu adam çıkartmaları söktüğümü görse kesin beni döver diye geçiyor bazen içimden, ama sonra da boş ver diyorum; mezarlık arasında dövmesi kalabalık arasında dövmesinden daha iyidir. Hiç değilse aleme rezil olmayız.

Akşam iş yerinden çıkıp metroya gitmek için mezarlığa girdiğimde ´Sanırım o beklenen gün geldi´ diye geçirdim içimden.

Dört çekerli siyah Land Cruiser Prado´yu Hasan Doğan´ın mezarı başına çekmiş, Kızılderilileri andıran saç modelleriyle biri mezar başında, biri ayakta, ikisi de arabada bekleyen ürküntü verici dört adam çıktı yolumun üstüne.

Ne olacaksa olsun, sonunda ölüm yok ya deyip yürüdüm. Lafı eveleyip gevelemeden bodoslama ´Paşalı Birol hanginiz?´ diye sordum şoför mahallinde oturan esmer gence.

Saçları gibi sanırım delikanlının kafası da karışık olmalı ki, benim evliyaullahtan bir zatın kabrini aradığımı düşünüp ´Mezarlık görevlilerine sorarsan onlar daha iyi bilir amca´ deyip geçiştirdi.

Gencin bakışlarındaki sevecenliği görünce az da olsa rahatlamıştım. Aynı soruyu bu sefer daha yumuşak bir ses tonuyla sordum; ´Paşalı Birol hanginiz?´ dedim ikinci kez. ´Tamaam´ dedi gülerek, ´Paşalı Birol... O burada değil.´

Delikanlı arabadan inip karşıma dikilince Paşalı´yı niçin sorduğumu anlattım kendisine, güldü. Mezar başında duasını bitiren gençle ayakta gezinen sarışın genç de bize katıldı, ayaküstü muhabbete başladık.

Koruma görevlileri gibi sağ arka koltukta oturan delikanlı ise arabadan hiç inmedi. Arka camdan elimi uzatıp kendisiyle tokalaşınca bizimkisi toparlanıp baş selamı verir gibi tebessümle hafifçe öne eğildi.

Öyledir bu iş; sen el uzatırsan karşıdaki de uzatır. Eller birbirine değince erir aradaki buzlar. Selam veren dayaktan emindir; dövmeye gelenin elinde kalır sopası.

İnsan için en büyük ibret olan kabir ziyaretlerini takdir edip gençlere nefis okşayıcı birkaç kelam edince gözleri parladı birden, biraz daha sokuldular. İltifat görmeye pek fazla alışık olmadıkları hemen fark ediliyordu.

Yataktan yeni kalkmış görüntüsü veren sarışın uzun saçlı genç ´Paşalı Birol nevi şahsına münhasır farklı bir insandır´ diye başladı.

´Ünlü simaların cenazelerinde tabutlara kendi imzasını taşıyan pankartlar yerleştirir, ölüm yıl dönümlerinde gider, mezarlarını ziyaret eder.

Kendi aile fertleri bile bilmezken, Fenerbahçe´nin kurucularından Ali Naci Karacan´ın bu yıl ölümünün 60. yıldönümü olduğunu O bilir. Aynı şekilde kemikleri bile çürümüş efsane taraftarlardan Cuma Tufan´ın ölümünün bu yıl 62. yıl dönümü olduğunu yine Paşalı Birol´den öğrenirsiniz.

Mehmed Akif, İsmail Dümbüllü, Ali Fuat Başgil, Turgut Özal, Faruk Ilgaz, Nevzat Demir, Kemal Sunal, İslam Çupi, Lefter, Süleyman Seba, Necmi Tanyolaç gibi meşhur simaların vefakar ziyaretçisidir.

Zincirlikuyu, Karacaahmet, Edirnekapı Şehitliği onun sıklıkla uğradığı mekanlar arasındadır. Her mezar başına geldiğinde okuduğu tek bir duası vardır:

"Elhamdülillahi Rabbi´l alemin... Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah´a mahsustur..."

Bayramlarda sadece ölüleri değil, ayırım gözetmeksizin diğer rakip takımların kulüp başkanlarını da ziyaret edip ellerini öper.

Maçta uzatma dakikaları. Fenerbahçe maçı yenik götürüyor. Denizli Stadı´na dışarıdan taşlar yağıyor. Taraftar koltukları kırıyor. Kaçan 2006 şampiyonluğu ve "Ne olur arkadaşlar kırmayın, parasını bizim kulüpten alırlar" diye çırpınan çaresiz bir adam: Paşalı Birol.´

Maçların uzatma dakikaları olur ama hikayelerin olmaz. Paşalı Birol hakkında yeterli bilgiyi aldıktan sonra gün batımına yakın mezarlık arasında karşılaştığım bu gençlerle son defa kucaklaşıp omuzumda asılı kahverengi çantamla yoluma devam ettim.

Birkaç adım atmıştım ki arkamdan kornaya bastılar. ´Abi Akşemseddin´e gidiyoruz, o tarafa gidiyorsan gel seni de götürelim´ dediler. Gençlere teşekkür edip Başakşehir´e gitiğimi söyledim. Bunlar el sallayıp ters istikamette gaza basıp gittiler.

Olanda hayır vardır. Neyse ki bizim gençler Başakşehir istikametine gitmiyordu. Ya değilse tanıdık birileri beni arabada bu acayip görünümlü gençlerle birlikte görseydi ´Kesinlikle var bu adamda bir anormallik´ der çıkarlardı. Ondan sonra da al eline bir kova arap sabunu, temizle üstündeki lekeyi temizleyebilirsen.

Muhabbetle kalın Dostlar!..

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR