Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Faysal Mahmutoğlu


Paranın Gölgesindeki Ev Sahipliği

Faysal Mahmutoğlu'nun "yeni" yazısı...


İlk defa 1930 yılında 13 ülkenin katılımıyla Uruguay’da düzenlenen FIFA Dünya Kupası’nın 22’ncisi Katar’da yapılıyor. Tüm zamanların en pahalı dünya kupasının Katar’da düzenlenmesi, 2010 yılında karara bağlanmıştı.

Katar’ın nüfusu 2,9 milyon kişi. Bunun sadece %15’i Katarlı. Nüfusun kalan kısmı göçmenlerden oluşuyor. Kişi başına düşen gelir 113 bin dolar. Göçmen Katarlılar ise ayda sadece 350 dolar kazanıyorlar. Ücretler aidiyetler üzerinden belirleniyor. Uygar dünyada ise ücretler iş koluna göre tespit ediliyor.

2022 Dünya Kupası, boykot tartışmalarının gölgesinde başladı. Bu tartışmalar daha çok Katar’ın insan hakları siciliyle ilgili. BBC alışılmadık bir biçimde açılış törenini yayımlamadı.

Katar’ın seçilmesi birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Oylama sürecinde birçok rüşvet iddiası uzun süre gündemi meşgul etti. 2011 yılında FIFA temsilcileri Kamerunlu İsaa Haaytou ve Fildişi Sahili’nden Jacques Anouma’nın Dünya Kupası seçimlerinde Katar lehine oy kullanmaları için 1,5 milyon dolar rüşvet aldıkları iddia edildi. Bu iddialar sonrasında Dünya Kupası organizasyonunun 2022’de Katar’a verilmesine ilişkin yolsuzluk soruşturması başlatıldı. Eski UEFA Başkanı Michel Platini’nin, turnuvanın rüşvet karşılığında Katar’a verilmesinde başat rol oynadığı iddia edildi ve soruşmada sorgulananlar arasında yer aldı. The Times ise Katar’ın Dünya Kupasını alabilmek için FIFA’ya 880 milyon dolar gizli ödeme yaptığını manşetlere taşıdı.

2020 yılında Amerikan Adalet Bakanlığı yürüttüğü soruşturmada bazı FIFA yönetim kurulu üyeleri tutuklanırken, bazıları ise tutuklanmamak için Katar ile ilgili önemli itiraflarda bulundular. Soruşturma sonucunda FIFA yönetim kurulu üyelerinin yarısının bu işe karıştıkları ortaya çıktı.

FIFA para uğruna temel insan haklarının olmadığı, göçmenlerin köle olarak görüldüğü, emeğin sömürüldüğü bir Orta Doğu ülkesinde organizasyon düzenlemiş oldu. Bu konuda FIFA’nın sicili de Katar’ınkine benzemektedir ve hatta daha kirlidir.

İOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) , 1936 yılında Nazilerin hakimiyetindeki Almanya’da olimpiyat düzenlendi.

FİFA,1938’de Mussolini yönetimindeki İtalya’da düzenlenen organizasyon, faşist rejimin propaganda aygıtına dönüştü.

1978’de ise bütün itirazlara rağmen organizasyon aşırı sağcı Jorge Rafael Vidala’nın cuntasının yönetimindeki Arjantin’de düzenlendi. Özel davetli olarak eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger katıldı. Ve o yıl kupayı Arjantin şike iddiaları arasında kazandı.

Uluslararası Af Örgütüne göre, Katar’daki işgücünün %90’ı göçmen işçilerden oluşuyor. 1,7 milyon işçinin çalıştığı Katar’da çalışma şartları eleştirilerin odak noktasını oluşturdu. Devasa projelerde günde 18 saati bulan çalışma saatleri, kavurucu güneşin altında zorlu mesailer ve hijyenin olmadığı inşaat halindeki izbe yerlerde toplu konaklama çok fazla insan kaybına neden oldu.

The Guardian’nın raporuna göre, ülkede son 12 yılda 6750 göçmen işçi, iş güvenliği tedbirlerinin yeterince alınmadığı için yaşamını yitirdi. Güney Asyalı göçmenlerin yoğun olarak çalıştığı ülkede Hindistanlı 2711, Nepalli 1841, Bangladeşli 1018, Pakistanlı 824 ve Sri Lankalı 557 işçinin yaşamını yitirdiği açıklandı. Bu ölümlerin %80’inin doğal ölüm olarak kayda geçmesi, ülkenin şeffaflığı noktasında çok şey söylemektedir. Bu ölümlere karşılık Katar’ın ödediği tazminat ise fevkalade düşük. Bir örnek vermek gerekirse, Hintli Bollapally’nın yaşamını yitirmesi üzerine, altı yıllık emeğinin karşılığı olarak 114 bin Hint rupisi ödendi. Yani günümüz kuruyla 25 bin 993 TL. Bir canın bedeli yalnızca yıllık 4 bin 332 TL.

ABD merkezli spor finansmanı danışmanlığı şirketi Front Office Sports’un verdiği bilgiye göre, Katar’ın Dünya Kupası için harcadığı para 220 milyar dolar. 2018 Dünya Kupası için Rusya 11,6 milyar dolar harcarken, 2014 Dünya Kupası için Brezilya 15 milyar dolar harcamıştı. Katar’da düzenlenen turnuva için harcanan para Rusya’nın yaklaşık 19, Brezilya’nın yaklaşık 15 katı. Beklenen gelir ise sadece 17 milyar dolar. Harcanan para onlarca yıl dünyadaki tüm yoksulları doyurabilirdi.

Katar 3 milyondan az nüfusuyla ve en az stadyumu ile etkinliği organize eden en küçük ülke olarak tarihe geçti. Maçlar sadece sekiz stadyumda oynanıyor. Bunun yedisi yeni inşa edildi. Ayrıca ülkede yüzden fazla otel inşa edildi. 170 km yeni metro hattı, yeni golf alanları, plajlar yaptılar.

Bir milyondan fazla ziyaretçinin beklendiği etkinlik için dünyaca ünlü mimarlar tarafında stadyumlar tasarlandı, antrenman sahaları ve turistler için açık alanlar sıfırdan inşa edildi.

Sponsoru bira markası olan organizasyon boyunca stadyumlarda içki yasak ancak 21 yaşından büyük olanlar lisanslı otel ve restoranlarda alkol tüketebilecekler. Maç öncesi ve sonrası belirli saatlerde stat etrafında belirtilen yerlerde içki içilebilecek. Yasakların halkın tepkisini çekmemek için konulduğu aşikâr.

Orta Doğu ülkelerinde totaliter yönetim anlayışını sürdürülebilir kılmak isteyen devlet yöneticilerinin, kötü imajlarını temizlemek için sporu araç olarak kullanma stratejisini benimsediklerini ve bu amaçla özellikle futbola yatırım yaptıklarını görüyoruz. PSG, Manchester City ve New Castle kulüplerinin Orta Doğulu zengin Arap şeyhleri tarafından satın alındığını biliyoruz.

Katar’ın, şu anda bu dünyanın bir prototipi olarak ayna işlevini gördüğünü söylemek mümkün. Dünyada servetin büyük bir bölümü, tıpkı Katar’da olduğu gibi küçük bir azınlığın elinde. Para sahibi küçük bir azınlık dünyayı dilediği gibi çekip çeviriyor, eğip büküyor.

 

Kaynak: farklı bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR