Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Musab Aydın


ÖZGÜRLÜK VEYA YALNIZLIK

Musab Aydın'ın yazısı;


 

Hayatın çeşitli evreleri vardır. Her evre kendi içinde birçok hadiseyi, duyguyu hatta çelişkiyi barındırıyor. Gün içinde bile onlarca kez değişen ruh halimizi anlamaya çalışarak günü yitiririz. Kâh bir muştu ile selamlıyor, kâh büyük bir hayal kırıklığıyla karşılıyor hayat bizi. Sevinçler, hüzünler, düş kırıklıkları ile inişli ve çıkışlı bir serüvene dönüşüyor yaşam. Bu gelgitler içinde çoğu kez dilimizden “Her şey boş” cümlesi dökülüverir. Bunu söylememize sebep genelde etrafımızdaki insanlardır. Buna rağmen hayatımızdaki boşlukları, yalnızlıkları yine insan ile doldurmaya çalışıyoruz. Fakat bu çaba her zaman arzu edilen sonuca ulaştıramıyor bizi. Hatta çoğu kez bizi yalnızlığa terk ederek dünyamızda daha büyük boşluklar meydana getiren yine insandır.

İnsanoğlu tabiatı gereği hayata dair büyük korkular taşır. Yalnızlık bu korkuların temelini teşkil etmiştir her zaman. Zira insan en zor zamanları yalnız yaşamak zorundadır. Hastalıkların acısını yalnız yaşar insan, keza ölümü de… Hastalığı da ölümü de paylaşmanın bir yolu yok. Buna rağmen hayatımıza anne, baba, eş ve çocuklar dışında birçok arkadaş ve dost sığdırma telaşına kapılmışızdır. Belki de bütün bu çabalarımız yalnız kalma korkumuzdandır.

Yalnızlık, insanlığın en yalın gerçeği olmasına karşın her zaman buna karşı çareler aramaktayız. Oysa kul olmanın gereği olan yalnızlık duygusu ile ancak yaratıcıya ulaşabiliriz. Yaratıcıya ulaşmanın bir yolunu bulabildiğimiz zaman da yalnızlık korkusundan kurtulabileceğiz. Bu korkularımızdan kurtulduğumuz zaman insan ve tabiat ile de sağlıklı bir diyalog kurabiliriz. Bütün kamburlarımızdan kurtulmuş olarak, bizi yalnızlığa terk etmeyecek olan yegâne dost ile baş başayız artık. Bu durumdaki insanın beklentileri, arzuları bir başka insana külfet getirmez. Bu yüzden insan ile barışık yaşar, dost ve arkadaş ile hayatını zenginleştirir. Ama gerçek dost dışında her şeyin fani olduğunu unutmadan. İşte insanoğlu için gerçek özgürlük de budur…

Belki de özgürlüğün diğer adı yalnızlıktır. Başka bir deyişle kendini bilmektir, yalnızlık. “Kendini bilen rabbini bilir” demiş Allah Resulü. Nihayetinde yalnızlık yüreklerimizde gizlenmiş geleceğimizdir. Birçok insan bunu kabul etmemiştir lakin bu gerçeği de değiştirememiştir. Zira yalnızlığa alışamayan insan özgürlüğü içselleştirememiştir. Hep birilerine yaslanarak ayakta durmamaya çalışan insanoğlu, yaslandığı her şeyin, her insanın tek tek yıkılışını gördüğü halde tecrübe etmeye devam etmiştir. Eskiler “Yalnızlık karda ölüm gibidir. Tebessüm ederken yaşama veda eder insan” demiş.

Aslında gözlerimizi karmaşadan, dünya dekorundan ayırmayı başarabilirsek kendimize yönelebiliriz. Kendimize yöneltmeyi öğrenebilirsek, kendimizi, kulluğumuzu da keşfedebiliriz. O vakit özgürlüğü de fark edeceğiz elbette. Özgürlük bedeli ödenmiş yalnızlıktır. Bedel ödenmeden özgürlüğün kazanılmayacağını bilmek gerekiyor. Peki, gerçekten “her şey boş” mudur; bunu açıklamak o kadar kolay değil elbette. Ancak eskiler “Her şey boş” diye yakınanlara “Her şey boş demekte boş, hayatı kendi bakışınla, çabanla sen dolduracaksın” diye mukabelede bulunmuşlar. Derviş “Ney’in çığlığa dönüşen sesi, içindeki boşluğun maharetidir” demiş. O boşluğu dolduran ve sese dönüştüren ise dervişin nefesidir.

yalnızlık,

yalnız bırakmayan sadık bir dost

şehrin kalabalık caddelerindeki,

yalnızlık kuyusunda dahi,

terk etmeyecek kadar vefalı…

 

yalnızlık,

bir yetimin mahzun bakışı

bazen bayram sevinci,

bazen hüznün kalabalığı…

 

suskun çığlıkların,

dayanılmaz uğultusudur bazen

binlerce insan içinde,

insana hasret yaşamaktır yalnızlık…

 

kahkahalar arasında,

bir tebessüm aramaktır

sessizliğin gürültüsünden,

haykırışlara sığınmaktır

bazen terk edilmişliğin kalesidir yalnızlık

 

musalladaki,

tabutta olmak değil

saf tutan,

müminlerin arasında olmaktır yalnızlık…

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Osman Baharçiçek
13.07.2020 17:48:05
Eyvallah üstat nefis bir yazı . Ellerine yüreğine sağlık

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR