Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Prof. Dr. Bilal SAMBUR


Özgürlük olmadan sanat olur mu?

Yazarımız Bilal SAMBUR'UN "KONUYA DAİR" ANALİZİ...


İnsani faaliyetler içinde sanat, çok özel bir yer tutmaktadır. Bireyin sahici anlamda insanlaşma çabasında ve macerasında sanatın en asli faaliyet olduğunu söyleyebiliriz. Kişi, sanatla insan olmuştur. İnsanın oluşturduğu teknolojide, bilimde, maneviyatta, edebiyatta, sözde, kitapta, mimaride dinde, mitolojide kısacası insana dair her şeyde baskın olan nitelik sanattır. Sanat boyutu taşımayan eserler, çok kısa süre içinde kaybolmuşlar, insanın insan olma sürecine katkı sunamamışlardır. İnsan, sanat yoluyla, bütün yeteneklerini seferber etmek suretiyle gerçekleştirdiği yaratıcı faaliyetlerle kendisine, tabiata, hayata katkıda bulunmaya ve katılmaya çalışır.

Sanat; hayatı yoğun, derin, geniş ve çoğulcu yaşayanların gerçekleştirdiği bir faaliyettir. Vasatın altında olan, tabular ve sınırlamalarla hayata bakan, kültür, gelenek ve kural diye konformist bir hayat perspektifine sahip olanların, insanlığa sanat alanında katkıda bulunmaları mümkün değildir. Sanat, düşü, düşüncesi ve duyarlılığı olan insanların tabiatı, hayatı, tarihi ve insanı insanca yeniden tahayyül ve inşa etme faaliyetidir.

Sanat, sevgi eylemidir. Hayatı, insanı ve doğayı seven bireyler, sanat üretebilirler. Sevgi olmadan sanat üretmek imkansızdır. İnsanlığın bütün sanat yapıtlarının arkasında bir sevgi öyküsü vardır. İnsanı ve doğayı sevmeyen, insanı ve doğayı ötekileştiren ve sömüren kişiler, kurumlar ve güçler, aslında insanın sanat yeteneğini ve kapasitesini köreltmekte ve çürütmektedirler. İnsanın insana ve tabiata düşman edildiği bir yerde sanat oluşmamaktadır. Sanat, kişinin tabiata ve insana duyduğu sevgisini güzellik olarak hayata katma çabasıdır. Sanat, güzellik şeklinde yaşanan bir aşk hikayesidir.

Sanat, insanlığın hiç sönmeyen ışığıdır. İnsanın olduğu her yeri aydınlatan güç, sanattır. Kadim zamanlardan günümüze kadar yaşam alanı olarak insanlığa hizmet etmiş mağaraları, antik kentleri, mabetleri aydınlatan güç, sanattır. Tarihin en eski devirlerinden günümüze gelen bir mağara, insanın duvarlarına işlediği sanat eserleriyle aydınlanmakta ve bizimle konuşmaktadır. Aydınlanma, insanın düşünme ve düşleme, akıl ve duygu yeteneklerinin bir bütün olarak faaliyete geçmesiyle mümkündür. Aydınlanma için insanın akıl etmeye ve hissetmeye birlikte cüret etmesi lazımdır.

İnsanı amaç olarak değil, araç olarak gören ve kullanan bütün kişi, kurum ve güçlerin en sevmediği şey, sanattır. İnsan bedenini bütün kötülüklerin kaynağı olarak gören, insanın ruh dünyasını iktidar, şöhret ve maddiyatla çürüten yaklaşımlar, aslında insandan ve sanattan nefret etmektedirler. İnsanın insan üzerinde hakimiyet kurmasını tek amaç haline getiren ve sanatı bir hakimiyet aracı olarak gören yaklaşımların, hayata ve doğaya güzellik adına katacakları hiçbir şey yoktur. Sanat, bir hegemonya aracı değil, bir hürriyet tecrübesidir. Sanatı var eden dinamik hürriyettir. Hegemonya sapkınlığı ve saplantısı, sanatı yok etmekten başka bir işe yaramamaktadır.

Kontrol, müdahale, sınırlama ve yasak kavramları sanata en yabancı olan şeylerdir. Korona virüs salgınından dolayı kontrollü bir hayata ihtiyaç duyuyoruz. Sanat için ise hiç ihtiyaç duyulmayan şey, kontrollü ve sınırlı hayattır. Sanatın en büyük düşmanı sansürdür. Sanatın doğası, homojenlik değil heterojenliktir. Sanat, insani çoğulculuğun özgürce oluşturulmasıdır. Sanat için ihtiyaç duyulan şey, özgür, coşkulu, düşünceli duyarlı ve duygulu hayattır. Özgür, duygulu, düşünceli ve duyarlı insanlar, hayatı dolu, derinlikli ve yoğun bir şekilde yaşayabilirler, yaratıcı yeteneklerini sanat eserlerine dönüştürebilirler.

Sanatçı, hiçbir otoriteye bağımlı kalmadan kendini gerçekleştirmeye çalışan insandır. İnsanları memnun etme ve başkalarının beklentilerine uygun bir sanat eseri ortaya koymaya çalışmak ve yaşamak, insanı sönükleştiren, cılızlaştıran ve güdükleştiren bir tutumdur. Puşkin, Şair’e isimli ünlü şiirinde sanatçının özgür, hiçbir otoriteye bağımlı olmayan ve hiçbir şekilde popülizme sapmaması gerektiğini çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır:

Ey şair! Kulak asma, sevgisine sen halkın
O canım methü sena, anlık gürültü, geçer;
Kuru kalabalığın gülüşünü duyarsın,
Ve aptalın hükmünü; fakat metin ol, boş ver.
Sen Çarsın; yalnız yaşa, yolunda yalnız yürü,
Yürü, hür vicdanının seni çektiği yere,
Olgunlaştır, sevgili meyveyi, tefekkürü;
Hizmetine karşılık bir mükâfat bekleme.
Her şey sendedir, sende; büyük mahkeme sensin;
Eserine, elden çok, kıymet biçebilensin,
Söyle ey titiz şair, sen ondan memnun musun?
Memnunsan, kalabalık varsın küfretsin sana,
Tükürsün, ateşini yakan ulu mihraba,
Şamdanını, çocukça öfkeyle, sarsadursun.

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR