Günlerdir ekonomik krizi konuşuyoruz.
İşsizlik, yoksulluk, pahalılık birinci gündemimiz.
Dövizle yatıp enflasyonla kalkıyoruz.
Rüyalarımızda bile ekonomi tartışıyoruz.
Öyle anlaşılıyor ki en az seçime kadar bu durum böyle sürecek.
Bunca sorunun öyle bir gecede kazanan ve kaybedenin değişmesiyle düzelmesi de mümkün olmadığından;
İşin kötüsü seçimlerden sonra da kim kazanırsa kazansın en az bir iki yıl bu kaos devam edecek.
Allah encamımızı hayır eylesin.
Uzun uzadıya
‘Ekonomi ne kadar bozuk?
Hükümetin günü birlik politikaları günü nereye kadar kurtarmaya yetecek?
Alınan kararların uygulana bilirliği ne kadar?
muhalefetin alternatif bir çözüm önerisi var mı?’ sorularını tartışmaktan bıktık.
Türkçe de ‘velev ki’ ile başlayan güzel bir ifade var.
‘Velev ki’ hükümetin aldığı kararların tamamı doğru olsun; eğer uygulamadaki bürokratlar veya sahadaki diğer yetkililer bu kararlara uymazsa doğru bir sonuç alarak başarılı olmak mümkün değil.
Bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomide en fazla üzerinde durduğu konu faiz meselesi.
Israrla enflasyonun ana sebebinin faiz olduğunu ve faizlerin mutlaka düşürülmesi gerektiğini söylüyor, faizleri de kademe kademe düşürüyor.
Bu konuda oldukça kararlı davranıyor, kendinden
farklı düşünen onlarca arkadaşının ‘kellesini almaktan’ da çekinmiyor.
Alınan faiz indirimi kararı ile;
Bankaların kredi faizlerini düşürmesi,
yatırım yapmak isteyen sanayici ve üreticinin önünün açılması,
ihracat ve istihdamın artması,
cari açığın hızla kapanması hedefleniyor.
Ancak sahada durum böyle değil.
Devlet bankaları hükümetin emrinde olduklarından mecburen kredi faizlerini bir kaç puan düşürdüler, lakin kredi verirken bin dereden su getiriyorlar.
Özellikle sabit faizli, taksitli kredi kullandırmak istemiyorlar. Bu gibi kredilerde faizler yükselse de faiz artırımı yapılamıyor.
İsteksizliklerinin nedeni bu.
En önemli direnç ise özel bankalarda.
Ya kredi vermiyorlar veya devlet bankalarındaki (çok az bulunan ve hatırlı müşterilere kullandırılan) %16-17’lik kredilere karşılık %30’dan kredi kullandırıyorlar.
Daha bu sabah (3 Ocak 2022 günü sabahı) sürekli kredi kullanmakta olan bir arkadaşıma ‘finans’ işleri ile uğraşan bir özel bankanın verdiği rakam %30, burnundan kıl aldırmayan bir ‘Bembeyaz’ bankanın verdiği oran ise %35!
Savcılar peşimi bırakıp ‘Ticari sırları açıklama’ kapsamından çıkarırlarsa bu bankaların isimlerini ve kullandırdıkları kredilerin oranlarını belgeleriyle açıklayabilirim.
‘Hiç bunlara da gerek yok.
Önünüze gelen ilk bankaya girin ticari kredi oranlarını sorun; ne olup bittiğini göreceksiniz.’ diyorsanız, haklısınız.
En kestirme yol bu.
‘Halep oradaysa arşın burada!’
Bu çok yüksek faiz oranları ile değil yeni yatırımlar yapmak, mevcudu korumak bile mümkün değil.
Dediğim gibi alınan bu ekonomik tedbirler ve yeni uygulamalar ne kadar doğru, ne kadar yanlış, ne kadar devam ettirilebilir veya ettirilemez ayrı bir konu.
Bildiğim ve gördüğüm bir şey var ki özel bankalar Cumhurbaşkanını dinlemiyorlar.
Savcılar bizim gibilerle ilgilenmekten bu konularla ilgilenmeye fırsat bulamıyor olabilirler!
Maliye müfettişlerine acilen duyurulur.
Kaynak: Farklı Bakış
