Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Abdulbaki ÇAĞATAY


NÜŞUZ VE İNŞAZ

Ayet-i Kerimede geçen (D-R-B) fiilinin anlamı ve muradı konusuna gelince; kanaatimce bunu doğru anlamak için bazı kavram ve kuralları bir de ayet-i Kerimenin nüzul sebebini bilmekte yarar vardır.


(Serkeşlik ve Serkeşliğin İzalesi/İfsat ve Islah)

Aile hayatına karışması yönünden ve aile nizamı içerisinde aldığı pozisyon açısından; Kur´an-ı Kerim, kadını ?Saliha ve Naşize?  olmak üzere iki kısma ayırmaktadır. Son zamanlarda tartışmalara konu olan Nisa Suresi 34. Ayet-i Kerimeyi gerekçeli bir şekilde çevirmeye çalışalım.

?Erkekler, kadınlar üzerinde yönetici ve koruyucudurlar?? (Nisa: 34)

Ayet-i Kerimenin bu bölümünde geçen ?Kavvamun/???????, kelimesi; kaim olmak, başında durmak, ayakta olmak, ayakta tutmak, değerlendirmek, kıymetlendirmek, yönlendirmek, yönetmek ve koruyup gözetlemek gibi anlamlara gelmektedir. Bir nevi kaymakamlık yapmaktır. Zaten kavvam ile kaymakam aynı kökten gelmektedir. Anlaşılan o ki evin kaymakamı erkektir. Ayet-i Kerimede ?Kavvam? kelimesi iktidar, isti´la/üstünlük, yücelik, galiplik ve güç bildiren ????? edatı ile gelmiştir.

? ?bunun sebebi, Allah´ın bazı insanları bazılarına karşı üstün/farklı kılmasıdır??(Nisa:34)

Ayet-i Kerimenin bu bölümünde ise erkeklerin kadınlar üzerinde ?kavvam/ yönetici ve idareci?  oluşlarının gerekçesi dile getirilmektedir. Kadın ile erkek arasındaki fizyolojik ve psikolojik farklılıklar dikkate alınarak sorumluluk verilmiştir. Erkeklerin kadınlar üzerinde ?kavvam oluşunun sebebi? şeklindeki manayı Ayet-i Kerimede  ????? kelimesinde yer alan ve  ?sebebiyet? ifade eden   ??? edatından anlıyoruz. Üstün ve farklı diye çevirdiğimiz kelime ????? kelimesidir.  ???  kelimesi Türkçeye ?fazla? olarak geçmiştir. Buna göre, bir cinsiyete verilen fizyolojik ve psikolojik fazlalıklardan/üstünlüklerden, yeteneklerden dolayı sorumluluk ve görev tevdi edilmiştir.  

??bir de erkeklerin kendi mallarından infak etmelerinden dolayı?? (Nisa:34)

Ayet-i Kerimenin bu kısmında ise erkeklerin kadınlar üzerinde ?kavvam/ yönetici ve idareci? oluşlarının başka bir gerekçesi dile getirilmektedir. Mali sorumluluk, evin geçimi erkeklere yüklendiğinden dolayı aileyi sevk ve idare etme, yönetme hakkı da onlara tevdi edilmiştir.

? ?böylece saliha kadınlar, gönülden itaat edenlerdir?? (Nisa:34)

Ayet-i Kerimenin bu bölümünde aile içerisindeki yerini bilen, iyilikten yana tavır alan, kendisine biçilen role rıza gösteren, fıtratına uygun bir yol ve yöntem belirleyen iyi kadın anlatılmaktadır. Saliha kadın itaatkâr olan kadındır. Dik kafalı davranmayan, Allah´ın bu emrinden dolayı eşine itaat eden kadındır. Ayet-i Kerimede ?gönülden itaat edenlerdir? şeklindeki çevirimiz ???????/qanitat? kelimesinin ifade ettiği bir manadır. Burada dikkat edilmesi gereken bir husus daha var o da ?böylece, bu nedenle? anlamlarına gelen ve ???????????  kelimesinin üzerindeki ??? bağlacıdır. Bu edatın işaret ettiği, sebep olarak gösterdiği şey nedir? Meseleyi hangi durum ile bağlamaktadır?

??bir de Allah´ın koruması sebebiyle onlar da gaybı korurlar?? (Nisa:34)

Ayet-i Kerimenin bu kısmında ise saliha kadının bir başka niteliği ve özelliği dile getirilmektedir. Hem kocasının ve diğer aile fertlerinin yanında hem de onların bulunmadıkları yerlerde (gayb) vazifesini ve sorumluluğunu hakkıyla yerine getirir, isyan etmez, iffetsizlik yapmaz, ailesinin şerefine leke sürmez, ihanet etmez, aile saadetini bozmaz. İşte saliha kadının durumu böyledir.  

Şimdi de ayet-i Kerimeye devam ederek ?naşize? kadının durumunu ele alalım.  Dik başlılığı, serkeşliği, pervasızlığı ve davranış bozukluğu sebebiyle yoldan çıkan,  aile ve sosyal hayatın hukukuna baş kaldıran, aile nizamını ve saadetini tehlikeye atan kadına karşı, Kur´an-ı Kerim vazifeyi ailenin reisi sıfatıyla-öncelikle üç aşamalı olarak- kocaya vermektedir.

??serkeşlik yapmalarından korktuğunuz kadınlara gelince, onlara nasihat edin?? (Nisa:34)

Ayet-i Kerimenin bu bölümünde serkeşlik yolcusu olan kadına kocası tarafından vaaz edilmesi, ailenin vahdetinin ve saadetinin öneminin anlatılması şeklinde bir görev tevdi edilmiştir. Bu aşama bir ta´lim aşamasıdır, bilgilendirme ve bilinçlendirme aşamasıdır.

??ve yatakta yalnız bırakın?? (Nisa:34)

Ayet-i Kerimenin bu kısmında ise söz ve sohbet ile yola gelmeyen kadının, tavır ve terbiye ile yola getirilmesi kocasına tavsiye edilmiştir. Bu aşama tavır ve terbiye aşamasıdır. Söylemden sonra eylem aşaması şeklinde de izah edilebilir.

? ?ve onları dövün.? (Nisa:34)

Ayet-i Kerimenin bu kısmında ise tavır ve terbiye ile yola gelmeyen kadının kocası tarafından dövülmesi izni verilmiştir.  Bu aşama yolların ayrılması anlamına gelen bir tehdit aşamasıdır. Kocanın uygulayacağı bu yöntem de ses getirmezse, mesele tek taraflı nüşuz olmaktan çıkıp  çift taraflı düşmanlık ve bozuşma anlamına gelen ?????/Şikak?  (Nisa:35)  aşamasına gelmiş demektir. Böyle bir durumda ise aileler devreye girerler. Bu da sonuç vermezse boşamaya başvurulur.

Evet görüldüğü gibi ayette talimden terbiyeye, terbiyeden tehdide, tehditten tahkime, tahkimden talaka uzanan bir yol haritası çiziliyor. Bu aşamaların her biri gerçekten büyük bir titizlik ve merhamet ihtiva etmektedir.

Nasıl ki tüm ceza kanunlarında ve İslam Şeriatında toplumun ifsadını önlemek, toplumsal düzen ve adaleti sağlamak için yöneticilerin bir takım tedbir ve cezaları uygulaması toplumsal hayatın bir zorunluluğu ise, bu ayette teklif edilen uygulamalar da aile düzeni ve birliğinin korunması için Rabbimizin hükmettiği gerekliliklerdir.

Ayet-i Kerimede geçen (D-R-B) fiilinin anlamı ve muradı konusuna gelince; kanaatimce bunu doğru anlamak için bazı kavram ve kuralları bir de ayet-i Kerimenin nüzul sebebini bilmekte yarar vardır.

Birçok kelime ve kavramda olduğu gibi ?D-R-B?  kelimesinin de temelde hakiki ve mecazi olmak üzere iki anlamı/kullanımı vardır. Aslında bu kelimenin hakiki manası vurmaktır. Diğer manalarda kullanılması ise mecazidir. Evvela bunun bilinmesi gerekir. Bunun tersini iddia eden kardeşlerimizle beraber bir vaz´ ve lugat seferi yapacağız.

D-R-B kelimesi mutlak bir şekilde zikredildiği vakit kendisinden kastedilen mana hakiki manadır. Muhammed:4. ve Enfal:12.  ayetlerinde olduğu gibi?

???? ????? ??????/Erkek deve dişi deve ile çiftleşti? gibi örneklerde ise; ?D-R-B?  için mecazi anlama gidilmiştir.

Kur´an-ı Kerim´de naşize kadın ile alakalı olarak sırayla beş aşama zikredilmektedir. Biraz önce zikrettiğimiz bu beş aşamayı biraz daha izah edelim.

Birinci aşama: Ta´lim etmektir.  ???????/ Onlara nasihat edin, öğüt verin? (Nisa:34) Yani önce konuşmak, anlaşmaya çalışmak, sohbet etmek, bilgilendirmek, aile içi bir sorunu dışarıya yansıtmadan çözmeye çalışmak vs?

İkinci aşama: Terbiye etmektir.?????????/onları yatakta yalnız bırakın ? (Nisa:34) Yani nasihat ve sohbet etmek fayda vermezse tavırlarınızın dozunu biraz daha sertleştirin, onları yataklarında yalnız bırakın ve bu durumdan muzdarip olduğunuzu kendilerine hissettirin.

Üçüncü aşama: Tehdit etmektir.?????????/ Onları dövün? (Nisa:34) Bu fiil burada gerçek manasındadır. Ancak Allah Resulü (sav) bunun dozunu, ölçüsünü ve muradını beyan etmiştir. Bu açıklamaya göre buradaki ?dövün? ifadesi adeta sembolik olarak durmaktadır, boşama tehdidi taşımaktadır. Buradaki ?dövme?nin anlamı, onun bedenine hafif vurarak, dokunarak  ?Bak hatun böyle yaparsan, böyle devam ederse boşanmak zorunda kalırız? düşüncesini hissettirmektir. Nasıl ki bayılan veya şok geçiren ?bu kadın da burada ciddi bir şoktadır-  bir adama kendine gelebilmesi ve ayılması için hafif tokat atılır ya, burada da aynı taktik ve uygulama söz konusudur? Burada bir şiddet söz konusu değildir. Bu aşamada dozu biraz daha yükseltmek söz konusu olmuştur.

Fıkıh kitaplarında dövmenin şekli ve miktarı üzerinde durulmuş, kadına zarar vermemesi, iz bırakmaması, yüze vurulmaması genel olarak kaydedilmiştir. Bazı tefsircilere göre vurma tamamen semboliktir. Mesela müfessir Ata´ya göre vurma, misvak (dişlerinin temizlendiği, fırça büyüklüğündeki özel, yumuşak ağaç dalı) gibi bir şeyle yapılmalıdır. (Cessas,2,189, İbn Atıyye,2,48)

Bu sembolik bir dövme değil de nedir. İslami müktesebata top yekûn olarak gölge düşürmeye çalışan oryantalistlere buradan ekmek çıkmaz!... Bu olayın fıkıhta nasıl işlendiğini tam anlamıyla bilmeyenler bütün fakih ve müçtehitleri korkunç bir zan altında bırakarak ağza alınmayacak derecede hakaret etmektedirler. Hz. Peygamber´in (sav)  uyarılarına baktığımız zaman buradaki dövmekten asla şiddet anlaşılmamaktadır. Nitekim Allah Resulü (sav) eşlerini döven ve şiddet kullananları şu sözlerle uyarmıştır: ?Sizden biri hanımını köle gibi dövecek de gece vakti onunla aynı yatağa girecek, öyle mi?? (Buhari-Tirmizi)

Ayet-i Kerimenin iniş sebebi şudur:

Allah Resulü´ne (sav) gelerek eşi tarafından dövüldüğünü anlatan Habibe Bint Zeyd´e Allah Resulü (sav) ? Kocana misillemede bulun!? diyerek cevap vermiştir. Bu olay hakkında bu Ayet-i Kerime nazil olmuştur. Bunun üzerine Allah Resulü (sav) şu ifadeleri dile getirmiştir: ?Biz bir çözüm istedik fakat Allah daha farklı bir çözüm istemiştir. Allah´ın indirdiği çözüm daha hayırlıdır./????? ???? ????????? ???? ????? ???? ???? ??? ?

Dördüncü aşama: Tahkim/mahkeme kurmak ve arabulucuları devreye sokmaktır.???????? ???? ?? ????? ?? ?????  /erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin.?  (Nisa:35)

Nisa suresi 34. ayette üç aşama zikredilmişti. Bu aşamalar ?nüşuz?un aşamaları idi. Ancak bu Ayet-i Kerimede ?nüşuz?un bir sonraki aşaması olan ?şikak/karşılıklı kin ve düşmanlık? aşaması anlatılmaktadır. Sorun büyümüş ve eşleri aşmış bir duruma gelmiştir. Onun için aileler devreye girmiştir. Verilen bütün mücadeleler ?talak/boşamanın? olmaması içindir. Ancak bu hakem meselesi çözüm getirmez ve  durum daha kötüye doğru giderse boşanmaya başvurulur.

Beşinci aşama: Talak, boşamaktır.  ???????/onları boşayın.? (Talak:1)

Üzerinde kıyametler koparılmaya çalışılan konunun kısaca özeti budur. Oryantalistlerin hakkında kargaşa ve fitne yaratmaya çalıştıkları bu mesele, beş kelimeden ibarettir:  Ta´lim, terbiye, tehdit, tahkim ve talak.  

 

Naşize?????/ ve Munşize?????/ Kavramları

Bu iki kavram arasındaki fark, sevgi ile nefret arasındaki fark kadar büyüktür.  Sülasi mücerred fiilinin yani ???  / n-ş-z´ nin ismi faili olan naşize  ?????; başkaldırmak, ayağa kalkmak, isyan etmek, serkeşlik yapmak, başına buyruk davranmak, takmamak, pervasız olmak, dik kafalı olmak, dağıtmak ve parçalamak gibi anlamlara gelir. Örneğin şu ayet-i kerimede ayağa kalkmak anlamında kullanılmıştır:

?Ey iman edenler, size meclislerde "yer açın" dendiği zaman, yer açın; Allah size genişlik versin. Size, "Kalkın" denildiği zaman da kalkın. Allah, sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdârdır. (Mücadele-11)

Ayet-i Kerimede ?kalkın?  diye çevrilen kelime nüşuz kelimesinden gelen ?unşuzu ??????? kelimesidir.

Sülasi mezid fiilinin yani ?enşeze?nin faili olan ?munşize? kavramı ise birleştirmek, kaynaştırmak, barıştırmak, telif etmek, terkib temek, yan yana getirmek gibi anlamlara gelmektedir. Munşize kavramına bu anlamı kazandıran enşeze fiilinde yer alan ve selbiyet ifade eden ? ????? harfidir. Birinin masdarı ?nuşüz ????/? diğerinin masdarı ?inşaz?????/?dır. Örneğin şu Ayet-i Kerimede bir araya getirmek anlamında kullanılmıştır:

?Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" (Bakara-259)

Söz konusu Ayet-i Kerimede ?bir araya getiriyoruz? şeklinde tercüme edilen kelime, inşaz kelimesinden gelen ?nunşizuha??????/?  kelimesidir.

Özün özü ?İnşaz anti nuşuzdur.? Bu iki kelimeden anladığımız şey Nisa 34´e konu olan naşize kadın, normal bir kadın olmaktan çıkıp anormal bir hal almıştır.  Kur´an, kadın dövmeyi emretmiyor, naşizeyi munşize etmeye çalışıyor. Ne acıdır ki serkeşlik yapan bir insanı konuşan günümüz insanları birbirlerine karşı serkeşlik eden bir topluma dönüşmektedir.

Bir Kural

? ??? ?? ?? ?????? ??????? /Sözde asıl olan hakikattir?  şeklinde ifade edilen bir dil ve fıkıh kuralı bulunmaktadır. Bu kural çerçevesinde mecazi olarak birçok manada kullanılan ?D-R-B? fiilinin asıl vaz´ı/konuluşu/manası; ?dövmek?tir. Zira; ? ??? ????? ??????? ???? ??? ??????/Gerçek mananın alınması zor ise mecazi manaya gidilir.? şeklinde başka bir dil ve usul kuralı bulunmaktadır. Gerçek mananın murad olmadığını anlatan bir karine/ipucu/delil varsa o zaman hakiki manadan vazgeçilip mecazi mana tercih edilir. Söz konusu Ayet-i Kerimede böyle bir karine yoktur.

Başka Bir Kural

Beyan ilminde İstiare-i Tebeiyye ??????? ?????/ şeklinde ifade edilen bir dil ve beyan kuralı vardır. Bu istiare çeşidi müştak olan isimlerde ve harflerin manasının mutaallıkında olur. Örneğin Arapçada ???? edatı ?zarfiyet ?????/? için ?vaz´/ ????edilmiştir. ?isti´la???????/? için kullanılması istiaredir. Ancak harfler arası geçiş olmadan önce harflerin kendilerine takıldığı fiil ve vasıflara mecazi manada kullanma hakkı sadır olmalıdır. Arapçada şöyle ifade edilir:  ????????? ??? ???? ?? ????? ???? ????? ?? ???

Bunu konumuzla alakalı anlaşılır bir dil ile ifade edecek olursak edatlar bazen fiillerin manasını değiştirebilir, gerçek manasının dışına çıkarabilir. Söz konusu Ayet-i Kerimede geçen (D-R-B) fiilinin yanında onun asıl manasını değiştiren bir edat var mıdır? Ona bakacağız.

Beraber Geldiği Edatlar

Kur´an-ı Kerim´de ?D-R-B???/? fiili;  bazen harfi cer olan ??? edatıyla gelir. Bu edat ile beraber geldiği yerlerde ?D-R-B? fiilinin anlamı;

  1. Beyan etmek, açıklamak, örnek vermek ve benzetmek:

 ?Onlara şu iki adamı örnek ver...? (Kehf:32,45)

 

?(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver..? (Yasin:13)  Söz konusu bu Ayet-i Kerimeler; ????? ???  şeklinde başlamaktadır.

 

? Artık Allah´a (şanına uymayan) benzetmeler yapmaya kalkmayın. Çünkü Allah bilir, siz bilmezsiniz.? (Nahl:74) Bu Ayet-i Kerimede ise ?? ?????? ??? ??????? ifadesine yer verilmiştir.

?Allah, size kendinizden şöyle bir örnek getirdi??  (Rum:28)  Ayet-i Kerimede;  ??? ??? ifadesine yer verilmiştir.


?Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?? (Yasin:78) ??? ???  ifadesine yer verilmiştir.

  1. (Yol)  Açmak, (Yol) tutmak:

?(Firavun´un imana yanaşmaması üzerine) Mûsâ´ya, "Kullarımı (İsrailoğullarını) geceleyin (Mısır´dan) yürütüp çıkar. Yakalanmaktan korkmaksızın, endişe etmeksizin onlara denizde kuru bir yol aç" diye vahyettik.?  (Taha:77) Ayet-i Kerimede; ????? ??? ifadesi yer almaktadır.

 

D-R-B / ???  fiili; ??? edatı ile gelmese de ????? veya ??????? kavramları ile beraber geldiğinde yine bu manadadır.
? ? İşte Allah, böyle misaller verir.? (Rad:17)  Ayet-i Kerimede ?D-R-B/ ??? fiili; ??????? kavramı ile gelmiştir.

 

?Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez?? (Bakara:26)  Ayet-i Kerimede söz konusu fiilimiz; ?????kavramı ile gelmiştir.

Kur´an-ı kerim´de ?D-R-B???/? fiili bazen harfi cer olan ???? edatıyla gelir. Bu edat ile beraber geldiğinde ise ?D-R-B? fiilinin anlamı ?yolculuk etmek, sefere çıkmak´ anlamında olur. Başka bir anlamda olduğu düşünülemez.

?Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman??  (Nisa:94-101, Maide:106, Al-i İmran:156, Müzzemmil:20, Bakara:273)  

Verilen bu ayetlerde ?D-R-B? fiili ???? edatı ile beraber geldiği için yolculuk ve sefer anlamında kullanılmıştır.

Kur´an-ı kerim´de ?D-R-B???/? fiili bazen harfi cer olan ??? edatı ile gelir. Bu edat ile beraber geldiğinde ise ?D-R-B?  filinin anlamı:

  1. Çarpmak, vurmak, değdirmek

"Sığırın bir parçası ile öldürülene vurun dedik...? (Bakara:73)  "Asanı kayaya vur" demiştik??(Bakara:60)  "Asânı taşa vur" diye vahyettik?? (A´raf:160)   "Asan ile denize vur" diye vahyettik?? (Şuara:63)?Şöyle dedik: "Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma."    (Sad:44)

2-Set çekmek, duvar örmek, sarkmak, salmak

?  ? Aralarına kapısı olan bir sur çekilir?? (Hadid:13) ? ?başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar? gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar?? (Nur:31)

3-Şiddetle ve hiddetle vurmak

?Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.?   (Saffat:93) Unutulmamalıdır ki  ?D-R-B? fiilinin bu manada kullanılmasının sebebi ? ??edatı ile beraber gelmesidir.  

Kur´an-ı kerim´de ?D-R-B???/? fiili bazen harfi cer olan ???? edatı ile gelir. Bu edat ile beraber geldiğinde ise ?D-R-B? fiilinin anlamı, ?geri durmak, vazgeçmek, yüz çevirmek? olur.

?Haddi aşan bir topluluk oldunuz, diye vazgeçip Zikir´le (Kur´an´la) sizi uyarmaktan geri mi duralım??  (Zuhruf: 5)  

Kur´an-ı kerim´de ?D-R-B???/? fiili bazen harfi cer olan ????? edatı ile gelir. Bu edat ile beraber geldiğinde ise ?D-R-B? fiilinin anlamı:

  1. Uyutmak, kulakları kapatmak  

?Bunun üzerine biz de nice yıllar onların kulaklarını (dış dünyaya) kapattık (Onları uyuttuk).?  (Kehf:11)

 

  1. Damgalanmak, laf olmak, dillere düşmek, ibretlik olmak, zillete düşmek

 ? ?böylece zillet ve yoksulluk onları kapladı?? ( Bakara:61, Al-i İmran:112)

Kur´an-ı kerim´de ?D-R-B???/?  fiili bazen de yanına hiçbir edat almadan gelir. İşte bu durumda ?D-R-B? fiili ikinci bir delil (karine-i Sarifa????? ?????/) yoksa kendi asli manası olan ?dövme?yi ifade eder. İşte Konumuz ile alakalı olan Nisa Suresi 34. ayet de bu kısma girer. (Ayrıca bak: Enfal:12, 50, Muhammed:27)

D-R-B???/ fiilini; geldiği bütün bu manalar çerçevesinde düşündüğümüzde Nisa suresi 34. ayette geçen ?vurun veya dövün? ifadesinin bazı alimler tarafından te´vil ve yorumlara açık olduğu söylense de ilmi kurallara ve usule uygunluğu açısından ele aldığımızda bu ifadenin asli anlamda olduğunu söylemek daha doğru olur. Zira Peygamber Efendimiz (sav) bu dövmeyi  ???? ??? ????/Darb-ı gayri Muberrih/kırmayan, dökmeyen, kanatmayan, kalıcı olmayan? şeklinde izah etmiştir. Hatta hadisi Şerifte geçen ?Muberrih????/? kavramının anlamı ?taciz etmek, rahatsız etmek, zor durumda bırakmak?tır.  Bunu ?gayr-i Muberrih ?  şeklinde olumsuzluk edatı ile beraber düşündüğünüzde anlam ortaya çıkıyor. Yani bu dövme;  ta´cizden uzak, kalıcı bir rahatsızlık vermeyecek, zor durumda bırakmayacak türden olacaktır. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu dövmenin sembolik olmaktan öte bir dövme olduğunu söylemek neredeyse imkânsızdır. Bütün bu tahliller çerçevesinde düşündüğümüzde bunu kolaylıkla anlayabiliriz. Sözün özü: Buradaki ?d-r-b? nin anlamı dövmektir, ama şiddet değildir, semboliktir.

Ancak bunu oryantalistlere anlatmak, art niyetlilere kavratmak kadar zor bir şey yoktur. Hele hele meal müctehitlerine hiç anlatamazsınız.

Esasen buradaki ?darbın/ dövmenin? en güzel tefsiri Hz. Eyyub´un  (as) düştüğü pozisyondur. ?Şöyle dedik: "Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma."  Gerçekten biz Eyyûb´u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah´a çok yönelen bir kimse idi.? (Sad:44) 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR