Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Faysal Mahmutoğlu


Newroz Piroz Be

Yazarımız Faysal Mahmutoğlu'nun "yeni" yazısı...


Yeni gün anlamına gelen Newroz, baharın başlangıcını, gelişini muştular, özgür bir yaşama çağırır.

Newroz toprak altındaki canlıların uykudan uyanışlarının, dirilişlerinin, baharla buluşmalarının günüdür. Baharın ilk günü doğanın yenilenmesidir. Geceyle gündüzün eşitlendiği gündür.

Afganistan, İran ve Türki cumhuriyetlerinde daha bir coşkuyla kutlanmaktadır.

Newroz’u Afganlar, Farslar, Türkler, Kürtler kendilerine göre efsaneleştirmişlerdir. Ateş yakmak, yumurta tokuşturmak, şenlik düzenlemek gibi ritüeller tüm kültürlerde ortaktır.

Demir dövmek, ateşin üstünden atlamak Türklere özgü olarak son yıllarda devlet tarafından geliştirilen ritüellerdir.

Kürtler için ise Newroz, yalnızca Baharın gelişi değil, zulüm ve köleliğe karşı direnişi simgeler. Direnişin zafere dönüştüğü gün olarak da kutlanır. Barışı, kardeşliği ve dirilişi sembolize eder. Coşkuyla, sevinçle, neşeyle halaylar ve zılgıtlar eşliğinde kutlanır.

Tüm Asya kültürlerinde mevcut olan Newroz özellikle son yıllarda Kürt meselesinin sembolü haline geldi. Bunun içindir ki, Mart ayı geldiğinde tansiyon yükseliyor, siyasal gerilim tırmanıyor.

Ulusal kimlikler, kültürel unsurlarla ortaya çıkar. Bu bağlamda bir bahar bayramı olan Newroz’a Kürtler daha büyük anlamlar yüklemektedirler. Newroz’da yakılan ateş adeta bir özgürlük meşalesi olarak, tüm halkların barışa ve kardeşliğe çağrı ateşi olarak görülür.

Yıllara dayanan inkâr ve asimilasyon politikalarının reddidir Newroz. Tekçi devlet söylemine ve hegemonyasına alternatif sağlayan bir itiraz mecrası olarak görülmektedir.

Newroz, Demirci Kawa ile zalim Dehhak arasındaki mücadeleyi bir söylencenin ötesine taşıyıp güncelleştirir. Adeta bir mücadele bayramıdır. İyinin kötüye, mazlumun zalime karşı mücadelesinin günüdür.

“Demirci Kawa”nın zalim İran hükümdarı Dahhak’a karşı isyanının yıldönümü olarak kabul edilmekte ve bu çerçevede kültürel bir zemine oturtulmaya çalışılmaktadır.

Kürt mitolojisinde, Tiran’a karşı mücadele eden kişi Kawa’dır. Dehhak’ı Damavend dağındaki bir mağarada zincirlemiştir. Kürtler bu zaferlerini ateş yakarak herkese duyurdular. Kürtler iki bin yıldan beri dağların tepelerinde ateş yakarak bu günü kutlamaktadırlar. Günümüzde Irak Kürdistan bölgesinde Newroz ateşi kırlarda veya dağların tepesinde yakılmaktadır.

Kürtlerin büyük bir kesimi İslamiyet’ten önce Zerdüştlüğe inanıyordu. Zerdüşt inancında ateş iyiliğin ve arınmanın sembolüdür. Kürtler, Zerdüştlük inancında kötülüğün ve karanlığın sembolü Ehriman’e karşı her yıl ateş yakarak meydan okurlar. Yaktıkları bu ateş Newroz olarak kutlanır.

Zerdüşt’ün Avesta’sında, Firdevsi’nin Şahname’sinde, Şerefhan’ın Şerefname’sinde ve Ehmedı Xani’nin Mem u Zini’nde Newroz değişik versiyonlarda işlenerek günümüze taşınmıştır.

Zerdüştlükte, beş günlük altı tane dini bayram vardır. Yeni yıl –ana bayramlardan biri- dünyanın yeniden canlanmasını sembolize eder. (Avesta, s:16)

Yedinci bayram No Ruz (Yeni Gün) hemen onu takip eder. (Avesta s:17)

Newroz’dan bahseden en önemli eserlerden biri de İranlı şair Firdevsi’nin (ö:1020) Şahname’sidir. “Cemşid”, “Dehhak”, ve “Feridun” adlı bölümlerine yaklaşık yüz sayfa ayırmıştır. (s:58-149)

Özetle: Belh’in ilk kralı olan Cemşid tahta çıktığı ilk gün Newroz günü kutlaması için ferman yayınlar.  Cemşid yedi yüz yıl hüküm süren bir hükümdardır. Cemşid saltanatının 50. Yılında bulunduğu yeri beğenmez ve daha yükseklere çıkmak ister ve büyüklüğüne uygun bir taht yaptırır ve mücevherlerle süsler. Aradan 300 yıl geçer. Halkına çok büyük hizmetler yapan Cemşid kendini Tanrıyla karşılaştırmaya başlayınca, Tanrı da başına Dehhak isimli bir zalimi bela olarak gönderir. Dehhak omzunda sarkan yılanlarına her gün iki çocuğun beynini içiren İblis’in vücuda gelmiş halidir. Dehhak, Kawa isimli demircinin sekizinci çocuğunun beynini de isteyince Kawa zalim Dehhak’ka karşı gelir ve alt ederek Tahran yakınlarındaki Demavend Dağı’na hapseder. Tahta Cemşid’in oğlu Feridun geçer.

En önemli Kürt tarihi olarak kabul edilen Şerefhan Bitlisî’nin yazdığı Şerefname’de Newroz geçmez ancak Dehhak söylencesinin farklı bir versiyonu anlatılır. (s.17-18)

Dehhak, Bişdarilerin, büyük hükümdar Cemşid’den sonra İran ve Turan tahtına oturup ülkelerine tasallut eden beşinci hükümdardır. Zalimliğinden ötürü Allah kendisine kanser hastalığını müptela eder. Hekim kılığına giren şeytan, yarasının iyileşmesi için her gün iki çocuk beyninin yaraya sürülmesini salık verir. O da bunu uygular. Şerefname’de Dehhak’tan bahsedildiği halde Demirci Kawa’ya değinilmemesi de ilginçtir.

Kürt edebiyatının kurucusu sayılan din adamı ve halk şairi Ehmedé Xanî 1690-1695 yılları arasında kaleme aldığı Mem û Zin’de Newroz’u işler.

Mem û Zin’de Newroza dair şu dizeleri okuruz:

“Doğunun şahsüvarı olan güneş / Zamanı Mart ayına döndürdüğü vakit,

Yani yılbaşı burcuna girdiği zaman / Evde, binada hiç kimse kalmazdı.

Hepsi evlerinden dışarı çıkardı / Hatta yaşlı erkek ve kadınlara kadar.

Newroz bayramı günü olunca / Gönülleri aydınlatan o anı yüceltmek için,

Kırları ve çimenlikleri mesken edinir / Ovaları ve tarlaları gülşene çevirirdi.

Özellikle bekarlar ve bakire kızlar / Kısacası o az bulunan cevherler,

Hepsi süslenmiş ve güzel giyinmiş / Hepsi seyretmeye izinli olarak.” (s:42)

Mem û zin’de Cemşid’den, Dehhak’tan ve Demirci Kawa’dan söz edilmemektedir.

Devlet de 1991’de bir genelge yayınlayarak Nevruz’un bir Ergenekon bayramı olarak kutlanmasını istedi. Böylece resmi nevruz ateşleri yakıldı. 1992’deki büyük kutlamadan sonra Nevruz söylencesi Türk-İslam sentezine uyarlandı. Daha sonraları Diyanet İşleri Başkanlığı camilerde Nevruz hutbesi okuttu. Hutbede Nevruz’un Ergenekon ve Çağan gibi adlarla kutlanan ve dini hüviyeti bulunmayan bir gelenek olduğu vurgulandı.

İran’da ise Newroz bayram olarak kutlanır ve 13 gün resmî tatil ilan edilir. İslam öncesi İran’da Newroz günü “Haft Şin” (Yedi Ş) sofrası kurulurdu. Sofraya şoreh (tatlı), şarab (şarap), şir (süt), şemşad (ağaç), şahd (bal), şikar (şeker) ve şaye (meyve) konulurdu. İslamiyet sonrası 7 değişmemiş, ‘ş’ harfinin yerine ‘s’ almış ve şarap sofradan kaldırılmıştır. Şimdilerde ise “haft Sin” (Yedi S) sofrası kurulur; Fars alfabesine göre “s” ile başlayan yedi madde konulur. Bu yedi ürün de şunlardır: sabzeh (sebze), sib (elma), sir (sarımsak), serkeh (sirke), somaq (sumak), sekkeh (sikke/bozuk para) ve senjed (iğde).

 

Kaynak: Farklı Bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR