Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


Muhafazakarlık: Siyasal Bir İdoloji Mi, Yoksa Her İdeoloji İçine Sinmiş Bir Tutum Mu?

Yazarımız Yusuf Yavuzyılmaz'ın "yeni" yazısı...


Muhafazakarlık, genel anlamda mevcut sosyal, siyasal ve kültürel yapıya hayat veren inançlara, tarihin bugüne taşıdığı değer ve normlara, kurumlara, gelenek ve göreneklere bağlı olma ve bunlarda köklü değişikliği reddetme tutumudur.

Muhafazakar (statükocu) devlet ise, mevcut kurulu düzenin iyileştirilmesi yönünde reformcu çabalara, ani ve köklü değişiklikler olan devrimlere karşı duran, değişimden yana açık tavır koymayan, yerleşik değerlere bağlı, hantal ve bürokratik devlet, anlamına gelir. Bu anlamda kurulan düzen ne olursa olsun değişim taleplerini reddeden her model ve siyasal anlayış muhafazakar özellikler taşır. Öte yandan, bir ideolojik sistemi ilk kurulduğu biçimiyle kabul eden ve her değişim talebine kuşku ile bakan, bundan dolayı toplumda köklü sarsıntı oluşturacak devrimlere direnen her rejim, bir anlamda muhafazakardır. Bu anlamda İslamcı, Kemalist, sosyalist, liberal, milliyetçi muhafazakarlıktan söz edebiliriz.

Muhafazakarlığın bir ideoloji mi, yoksa her ideolojinin içine sinmiş bir yaklaşım biçimi mi olduğu konusu tartışmalıdır. Kuşkusuz muhafazakarlık hem bir ideoloji hem de her ideoloji içine sinmiş ideolojik bir yaklaşım tarzı olarak görülebilir. Bu anlamda bir din veya ideolojiyi ilk çıktığı şekliyle kabul eden, değişim ve yeni yorumlara kapalı her radikal tavır muhafazakar olarak nitelenebilir.

Dünya tarihi dikkate alındığında bir ideolojik yaklaşım olarak muhafazakarlık Fransız aydınlanması ve Fransız devrimine karşı bir tutum olarak ortaya çıkar ve devrimci, kökten değişimlere muhalefet eder.

Bu anlayışa göre muhafazakarlık şu özelliklere sahiptir.

1-İktidar mutlak değil, sınırlı olmalı ve halkın iradesiyle şekillenmelidir. Bu noktada muhafazakarlık demokrasi ile örtüşür.

2-Kurulu düzeni kökten değiştirmeyi amaçlayan radikal devrimlere mesafeli durur ve karşı çıkar. Çünkü bu tür devrimler, tarihin hakemliğinde günümüze taşınan yapıyı tahrip eder.

Muhafazakar düşüncenin en önde gelen temsilcisi, “Fransa’daki Devrim Üzerine Düşünceler” adlı eserin yazarı E. Burke’dir. Ancak, muhafazakar düşüncenin kurucusu olan E. Burke muhafazakarlık terimini kullanmamıştır. Burke’nin en önemli özelliği devrim düşüncesine karşı olmasıdır.

Klasik muhafazakarlık düşüncesinin temel tezi, mevcut statükonun ve toplumsal düzenin korunmasını savunması, ekonomik ve sosyal düzenin sarsılmasına yol açan hareketlere karşı çıkmasıdır. Tarihten gelen ve toplum tarafından genel kabul gören düzenin devamını savunur.

Muhafazakar düşüncenin en belirgin özelliği ani ve köklü değişimlere karşı çıkmasıdır. Eğer değişim kaçınılmaz olarak ortaya çıkmış ise, değişimin ani değil, aşamalı bir şekilde evrimsel bir şekilde gerçekleşmesini savunur. Muhafazakarlık felsefi bir düşünce biçimi olarak, insanı, aklı ve bilimi temel değer olarak kabul eden aydınlanma düşüncesine karşı çıkar. Toplumun tarihsel süreçten bugüne taşıdığı gelenekler ve kadim değerlere sahip çıkar. Hümanizm, rasyonalizm be bilim geleneksel yapıda köklü değişim taleplerinin sürükleyicisi olan felsefi alımlardır.

1-Burke, neden devrim düşüncesine karşıdır? Çünkü O, devrim yoluyla iktidarı değiştirmeyi amaçlayan hareketlere, iktidarın gaspı ve kadim değerlerin tahrip edilmesi olarak bakar.

Muhafazakarlık, insanı ve aklı merkeze alan aydınlanma felsefesinin temel aldığı soyut aklın ürettiği fikirlerden daha çok tarih, gelenek ve tecrübeyi ele alan bir yaklaşımdır.

Muhafazakar düşünceye göre toplumun geleceği için istikrarı ve sürekliliği gerekli ve faydalı görür. Öte yandan tarihi değerlerin en önemlisi dini değerlerdir. Ancak muhafazakarların dini değerlere bakışı araçsaldır. Muhafazakarlara göre din, toplum ile bireyi kaynaştıran en önemli araçtır. Bu yüzden dini sadece vicdana refere eden seküler anlayışlara karşı mesafelidir. Muhafazakar düşünceye göre birey iddia edildiği gibi inançtan arınmış atomize bir varlık değildir.

Muhafazakar düşüncede gelenek, faydacılık, insanın kusurlu olması, organizmacılık, hiyerarşi, otorite ve mülkiyet kavramları temel parametrelerdir.

Türk siyasetinde kendini muhafazakar demokrat olarak niteleyen Ak Parti’nin düşünce temelini kuran Yalçın Akdoğan’a göre bu düşüncenin temel parametreleri şunlardır:

1-Muhafazakarlık, dünden kalkarak geleceği inşa etmeye çalışır. Bu anlamda dün yani tarih, kültür, değer ve kurallar ihmal edilemez.

2-Var olan sosyal değerlere ve bunların taşıyıcısı olan sosyal kurumları sürdürebilmek için, sürekliliğe vurgu yapar. Muhafazakar düşüncenin darbelere ve devrimlere mesafeli durmasının altında yatan gerekçe budur. Çünkü ani kesintiler sorun çözmekten ziyade sorunları daha da ağırlaştıran bir özellik taşır.

3- Toptancı, totaliter, devrimci, ve ütopik değişim projelerine karşıdır. Olan, tarih içinde gerçekleşen ve tarihin bugüne taşıdığı, sahip çıkılması gereken değerlerdir.

4- Değişim toplumsal dinamiklere dayanmalıdır. Toplumsal dinamikleri önemsemeyen, onlara karşı kayıtsız davranan devrimler sorunludur.

5- Fert-devlet-toplum devletin fonksiyonlarını ve bireyin özgürlük olgusunu kabul eden, ancak toplum çizgisine daha yakın duran bir anlayıştır.

6- Akıl ile duygunun, mana ile maddenin sentezini esas alır. Bu anlamda muhafazakarlık sentezci bir ideolojidir.

7- Aydınlanma felsefesinin temel değerleri olan aklın kutsanması ve tek otorite kabul edilmesi, kabul edilemez. Sosyal değişim sürecinde tarih, gelenek, din ve milli değerler de dikkate alınmalıdır.

Muhafazakar düşünceye göre tarihten bugüne gelen değerler, yani olan, en doğru, en güzel ve en doğru olandır. Çünkü tarih iyiyi kötüden ayıran en büyük hakemdir. Çünkü tarih içinde oluşan ve tarihin bugüne taşıdığı değerler, uzun ihmal edilmemesi gereken bir tarihsel tecrübenin ürünüdür. Tarihsel tecrübeyi dikkate almayan ani değişimler toplumsal sarsıntı meydana getirir.

Türk muhafazakarlığın en önemli parametresi din ve dini değerlerdir. Türk muhafazakarlığının en önemli temsilcileri olan Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fazıl, Nurettin Topçu’dur. Yahya Kemal’in “İstikbal Köklerdedir”, Necip Fazıl’ın “Şanlı Tarih”, Nurettin Topçu’nun “Anadolu Sosyalizmi” muhafazakar düşüncenin yansımalarıdır.

İslam dininde eserciler olarak tanınan Eserciler- Ehli Sünnet- Eşari geleneğinin kıyasa dayalı anlayışı muhafazakar olarak görülürken, Mutezile- Ebu Hanife reyci çizgisi akılcı olarak tanınır.

Türk muhafazakarlığın en önemli parametresi dini değerler karşısındaki olumlayıcı duruşudur. Bu yüzden muhafazakarlığın tarih anlayışı Osmanlı pratiği ile iç içe girmiştir. Bu yüzden muhafazakarlığın tarih algısı, din ile içi içe geçmiş bir tarihtir. Bu yüzden Muhafazakarlıkta Yavuz Sultan Selim, Fatih Sultan Mehmet ve II. Abdülhamit önemli figürlerdir. Türk muhafazakarlığı büyük bir dönüşümün yaşandığı Cumhuriyet modernleşmesine, özellikle tarih ve dil üzerinde yapılan değişime kuşkulu bakmış ve muhalefet etmiştir.

Muhafazakar düşüncenin modern Türkiye Cumhuriyeti’ne muhalefeti de özellikle din ve tarihsel gelenek üzerinden olmuştur. Modernleşmenin gelenek, din ve tarihsel pratiğe müdahalesi ve yeniden kurgulamak istemesi temel farklılığı oluşturur. Tarihsel kimliğin en önemli parametreleri dil ve gelenek olduğu için bunlara müdahaleye sıcak bakmamıştır. Geleneğin en önemli unsuru din olduğundan, dine karşı geliştirilen tavır muhafazakarlık ve İslamcılığı ortaklaştırmıştır.

Kurulu statükonun korunması ve geleneksel değerlere ne kadar sadık olunması gerektiği anlayışı muhafazakarlık ve İslamcılığı birbirinden ayrıştırır. Bu yüzden İslamcılar geleneğe eleştirel yaklaşmışlardır. Geleneğin İslami değerlere aykırı unsurlar taşıması, bundan dolayı İslamcıların geleneğe karşı eleştirel tutumları İslamcıları muhafazakarlardan ayırmıştır. İslamcılar Kur’an ve Sünnete dönüş, cihat ruhunun uyandırılması ve içtihat kapısının açılması tezleriyle aslında tarihsel muhafazakar Müslümanlığa da eleştirel yaklaşmışlardır.

Türkiye’de İslamcılık büyük ölçüde içinde doğup büyüdüğü muhafazakar dindar ve milliyetçiliğe kendini yakın hissetmiştir. Kuşku yok ki, İslamcılık, kendini muhafazakar, sağ ve milliyetçi tutumdan ayırma sürecinde farklı bir anlayış olarak ortaya çıkmıştır. Ancak bu ayrışmanın başarılı bir şekilde tamamlandığını söylemek imkansızdır.

Siyasal anlamda sol-sosyalist düşüncenin reddedici tavrı, geleneksel dindar kitleleri sağ muhafazakar partilerin kucağına itmiştir. Sağ- muhafazakar partiler hiç hak etmedikleri halde, bu anlayış üzerinden iktidar olmuşlardır. Tarihsel süreçte sol ve İslamı sentezleyen düşünce akımları ortaya çıkmış olsa da, solun ateizm ve materyalizmde olan ısrarı yüzünden bu arayışlar kitlesel kabul görecek bir düzeye henüz ulaşamamıştır.

Geleneksel değerlerin eleştiri konusu yapılması ve değiştirilmesi gerektiği konusunda İslamcılar ile Cumhuriyet modernleşmecileri ortaklaşırlar. İslamcılar köklü bir ihya projesi önerirlerken, modernistler laik ve seküler bir toplum yaratmayı hedeflerler. İkisinin ortaklaştığı nokta tarihin bugüne taşıdığı dini anlayışın sorunlu olduğudur.

Siyasal anlamda muhafazakarlık, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Serbest Cumhuriyet Fırkası, Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve Milli Nizam Partisi Geleneği ve Ak Parti tarafından temsil edilmiştir. Yalnız Milli Nizam Partisi geleneği ile Ak Parti geleneğini diğerlerinden ayırmak gerekir. Bu gelenek Mustafa Reşit Paşa, İttihat Terakki ve Cumhuriyet Halk Partisine karşıdır. Siyasal anlamda Birinci Meclisteki İkinci Grup muhafazakar değerlere yakın olmasına karşın kendini sağ ve muhafazakar siyasal çizgiden farklı görürler.  Ancak son zamanlarda Ak Parti giderek muhafazakar ve statükocu bir siyasal anlayışa evrilmiştir. Böylece başlangıçta muhafazakar sağ milliyetçi partilerle arasındaki fark giderek silikleşmiş, hatta kaybolmuştur.

İslamcılığın ortaya çıkma sürecinde İslamı muhafazakar sağcılıktan arındırma çabalarının halkta beklenen karşılığı görmemiş, bir aydın hareketi olarak kalmıştır. Özellikle Ak Parti deneyimi İslamcılığı muhafazakar-sağcı- milliyetçiliğe yaklaştırmıştır. Özellikle Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman ve Selçuklu temalı dizilerde milliyetçi ve dini öğeler içi içe geçmiş olarak resmedilmiştir.  

Öte yandan Hz. Peygamber ilk mesajları alıp, bunları açıklamaya başladığından itibaren, en büyük muhalifleri Mekkeli müşrikler olmuştur. Mekkeli müşrikler var olan statükoyu korumak istiyor, geleneksel inanç ve değerlere sahip çıkıyor, yapılacak ani değişimlere karşı çıkıyorlardı. Yani modern anlamda Mekkeli müşrikler muhafazakarlardı.

Anadolu Müslümanlığı olarak kavramsallaştırılan anlayış genel anlamda muhafazakar bir din anlayışını benimser. Bu anlayışın kökenleri, Eşari Gazali çizgisi; insan özgürlüğüne karşı kaderci din algısı;  Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı üzerinden şekillenen, devleti ve güvenliği öne çıkaran siyasal aklı, büyük ölçüde atıl hermetik aklın etkisinde olan Orta Asya ve İran tasavvufu anlayışı, Orta Asya Türk devlet geleneği ile İslam’ın Emevi yorumundan beslenen otoriter ve itaatçi siyasal anlayışına yaslanır. Genel anlamda Anadolu’da yaşayan insanların ve Türk muhafazakarlığının tarihsel süreçten aldığı din anlayışı bu düzlemdedir.

Öte yandan Türk muhafazakarlığı kendine özgü bir külliyat oluşturmuştur. Türk muhafazakarlığının en önemli temsilcileri ve çalışmaları şunlardır:

1-Peyami Safa’nın, “Fatih-Harbiye” eseri,

2- İsmayil Hakkı Baltacıoğlu’nun, Eğitim görüşleri,

3- Mustafa Şekip Tunç’un, Bergson sezgiciliği,

4- Yahya Kemal Beyatlı’nın, “Kendi Gök Kubbemiz” adlı eseri,

5- Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, “Huzur”, “Beş Şehir” ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü” eserleri,

6- Necip Fazıl’ın “Doğru Yolun Sapık Kolları”adlı çalışması ile

7- Ali Fuat Başgil’in “Din ve Laiklik “ adlı çalışması.  

Muhafazakarlığın diğer önemli temsilcileri Ahmet Kabaklı, Nevzat Yalçıntaş, Remzi Oğuz Arık, Tarık Buğra, Osman Turan’dır.

Kendine özgü bir dini anlayış geliştiren, dinin en doğru yorumunun tarihin hakemliğinde taşınan yorum olduğuna inanan Türk muhafazakarları, genellikle evrensel bir ümmet modelinden ziyade Türkiye merkezli bir siyasal ve dini anlayışa sahiptirler. Türk merkezli bir İslam anlayışına sahiptirler. Türk muhafazakarlarının devletçi, milliyetçi, sağcı ve statükoya yatkın zihinsel tutumu değişim taleplerinin önündeki en büyük engeldir.

Başlangıçta devrimi hedefleyen, önemli bir toplumsal değişim yaratmayı amaçlayan hareketler siyasal iktidara geldikten sonra muhafazakar tavır takınmaları sık rastlanılan bir tutumdur. Nitekim Cumhuriyet modernleşmesi başlangıçta toplumsal yapıda önemli bir dönüşümü hedeflemesine karşın, karşısına yeni iktidar alternatifleri çıktığında muhafazakar bir tavır takınmışlardır. 1950’de gerçekleşen iktidar değişiminde Cumhuriyet elitleri siyasal anlamda muhafazakar bir tutum takınmışlardır.

Gerek Tek Parti döneminde CHP’nin yürüttüğü laiklik eksenindeki din politikaları, gerekse 1960’lar sonrasında ortaya çıkan sol –sosyalist hareketlerin materyalist-ateist anlayışları, dindarları, din karşısında inkarcı bir sol tavırla, dini istismar eden sağ muhafazakar tavır arasına sıkıştırmış ve tercihe zorlamıştır. Bu tercih, inkarcılığa karşı şekillenmiş dindar kitleleri ve İslamcıları muhafazakar sağcılılarla ortak bir savunma hattına itmiştir. Bugün hala dindarları sol karşıtı bir siyasal çizgiye eklemleyen zihinsel tutumun altında büyük ölçüde bu gerekçe vardır.

Kuşkusuz bu anlayışta köklü bir değişim ve dönüşüm yaratmadan dini ve dindarı muhafazakar kuşatmanın etkisinden uzaklaştırmak mümkün değildir.

 

Referanslar ve İleri okumalar için

1-E. Burke, Fransa’da Devrim Üzerine Düşünceler

2- Şerif Mardin, Din ve İdeoloji, İletişim Yayınları

3- İsmail Safi, Türkiye’de Muhafazakar Siyaset ve Yeni Arayışlar

4- Fırat Mollaer, Türk Muhafazakarlığında Bir Cevelan, Dergah yayınları

5- Fırat Mollaer, Muhafazakarlığın İki Yüzü, Dergah yayınları

6- Ramazan Akkır, Türkiye’de Muhafazakarlık, Kutup Yıldızı yayınları.

7- J. De Maistre, Fransa Üzerine Düşünceler

8- Cemal Fedai, Türkiye’de Sağ Siyaset, Kadim Yayınları

9- Fırat Mollaer, Türkiye’de Liberal Muhafazakarlık ve Nurettin Topçu,Dergah yayınları

10- Muhafazakarlık, Türkiye’de Modern Siyasi Düşünce, 5. Cilt,İletişim yayınları

 

Kaynak: Farklı Bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR