Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Selvigül ŞAHİN


Meriç nehrinde, batı kapılarında öldü insanlık

Yazarımız Selvigül ŞAHİN'İN 'YENİ' YAZISI...


                                             “Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm

                                              Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi” (Yunus Emre)

 

Hayat bazen bir nehir gibi akar. Aslında bir ırmak coşkusunda ve serinliğinde akandır tüm dünya hayatımız.

Bu hayatta varolmaya çalışırken işte bizi sarıp kuşatan bu çılgın nehrin sularına kendimizi ne denli bırakırsak o denli de güçlü oluruz, yaşarız, soluk alırız…

Kimi dünya nehrinde çer çöp gibi atılır kenara, kimisi de dimdik kavi ve sağlam bir duruşla selamlar üzerinden geçen çılgın hayat nehrini.

Şimdi insanlık boğuluyor Meriç Nehrinde…

Şimdi insanlık boğuluyor Batı kapılarında…

Şimdi tükeniyor bir bir mültecilerin umutları, yaşama dair ne varsa tükeniyor… Gemileri çoktan yakmışlar yığılmışlar Batı kapılarına…

Şimdi gönlümüz kırık yastayız…

Meriç şimdi tam da insan yerken oluyor her şey. Şimdi, Ortadoğu kan gölü, şimdi insanlık ölüyor canhıraş feryatlarla. Kirli ve kahpe oyunlarla savaşa sürüklenen ülkem bir kurtuluş adası gibi veriyor mücadelesini. Her daim haklının yanında, her daim müstekbirlere karşı bir duruş bu.

Zaman akıp geçer ve bizler yaşadığımız dönemde şimdi bu zamanın imtihanını veriyoruz. Acılar, yaralı türküler gibi akıyor yalnız ve örselenmiş yanlarımıza. Yetim çığlıkları yakıyor yüreklerimizi.

Bahar tazeliğinde yiğit delikanlılarımızı mayalıyoruz toprağın bağrına sonra…

“Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm

  Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi” diye seslenir asırlar öncesinden Yunus Emre…

Sonra sırlar ayan oluyor… Tüm oyunlar çıkıyor ortaya. Oyunbozan kim, oyunu kuran kim, kim bu dünya düzenini kurguluyor?

 Ortadoğu’yu kim kan gölüne çeviriyor? Kurban olduğum Rabbim bir bir çıkarıyor tüm oyun kuranları ve oyunbozanları…

Ülkem bir kurtuluş sakası gibi yıllardır yetimlere hami olan, kurtuluş olan ülkem direniyor.

Direnecek elbet, çünkü ona kader gibi yakışan bu direniş, bu şahlanış, bu teslim olmayan, dizginlenemeyen başkaldırı…

Anadolu topraklarında yüzyıllardır bir destan gibi kurduğu nice medeniyetler var milletimin. Şimdi bunları hamaset olarak söylemiyorum.

Aç kurtlar, oyunbozan ve oyun kuranlar, müstekbirler şimdi işte tam da bu zamanda Osmanlı’nın artıklarını pay etmeye çalışıyorlar. Bizden alınanlarla yenidünya düzenini kurma telaşındalar yüz yıldır.

Evet, yüz yıldır defterler kapanmadı, hesaplar görülmedi… Bitti desek de bitmeyen davalar vardır…

Batının yüzü nasıl da kendini gösteriyor. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren düzenleri Amerika’nın, Rusya’nın kapitalist sistemleri… Şimdi nasıl da ortaya çıktı her şey. Bozguna uğradı… Oysa düzenleri bozulmadan, uzaktan kumanda ile hallediyorlar her şeyi. Mülteciler kirletmesin sokaklarını, onlar ancak ölebilirler, ölüm yakışır onların kirli yüzlerine. Onların yaşam hakları yoktur, onlar kirli ve düzen bozucudurlar. Şimdi hatırlıyorum Viyana Caddelerinin steril dokusuna yerleştirilmiş boyanmış bir dilenciyi. Dilenciyi bile doğal halinde görmeye dayanamayan Batı zihniyeti. Onu cilalayıp boyayarak adeta bir meta gibi gören bir zihniyet elbette mültecileri istemeyecek. Sömürgeleştirerek, adeta kan emici vampirler gibi başlarına çöktükleri nice halkları yok etmeye çalışan Batı ve emperyalist güçler her şeyi uzaktan seyretmekte mâhirler.

Şimdi Meriç’te boğuldu insanlık, şimdi Batı kıyılarında boğuldu insanlık…

Şimdi gönlümüz kırık, şimdi hüzünlüyüz, yastayız…

Ama bir o kadar da güçlüyüz ve kavi bir imanla dağlarda, ovalarda, haksızlığa bayrak açtık…

Şimdi, aziz bir millet olarak, kurtuluş adası gibi direndiğimiz şu günlerde her zamankinden daha çok muhtacız mübarek zamanların kurtuluş duraklarına…

İşte şimdi ey yolcu İnşirah diyerek aç ellerini ve yalvar Rabbine, Meriç’te boğulan yetimler için aç ellerini, bombalar altında kalmış bir millet için aç ellerini, ahir zamanda paramparça olmuş ümmetin birliği için aç ellerini…

 Şimdi dua zamanı… Şimdi müstekbirler için, kan emici emperyalistler için, bencil ve acımasız tüm şeytani güçler için beddua zamanı…

Rabbim zor günlerimizde, mübarek ayların sürur ve huzur kuşanmış zamanlarına taşısın tüm yürekleri. Rabbim zor zamanlarda ümmete kurtuluş ve salah versin, birlik ve esenlik versin.

Rabbim zor zamanlarda mübarek ayların gölgesinde bizleri muzaffer eylesin, yetimlere hami eylesin, yolda kalmışa çare eylesin, her daim kurtuluş ve adalet üzere yaşamayı bu aziz millete nasip eylesin…

Amin…

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR