Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Nezir ERGENÇ


Lütfen Yavaşlayalım!

Yaşadığımız asır için ?hız? ve ?değişkenlik? kelimeleri hayati önemi haizdir. Her şey çok hızlı ve çabuk değişmektedir; olayları, meseleleri bırakın konuşmaya takip etmeye bile zorlanıyor insan.


Facebook dışında uzun süredir yazı yazmıyorum. Sevgili Davut Abi´nin talebi üzerine, Allah nasip ederse, haftada bir sefer olmak üzere bir şeyler yazmaya çalışacağım.

Yazmak, malum ciddiyet ve rikkat isteyen bir ameldir. Her yazdığınız kelime, kavram yerli yerinde olmadığı takdirde failinin başını ağrıtır. Söz uçar; ancak yazı kalır. Bu yüzden yazanlar her zaman risk altındadır. Çünkü yazdıklarınız, yazdığınız andan itibaren mahremiyetini yitirir, kamuya açık, savunmasız hale gelir. Onun için anlatmak istedikleriniz kadar, okuyucuların ne anladıkları da önemlidir ve bunu göz önünde bulundurmak zorundasınız.

Yaşadığımız asır için ?hız? ve ?değişkenlik? kelimeleri hayati önemi haizdir. Her şey çok hızlı ve çabuk değişmektedir; olayları, meseleleri bırakın konuşmaya takip etmeye bile zorlanıyor insan. Yazdığınız bir yazının sosyal medyada görülme imkânı saatlere kalıyor çoğu zaman; o da okunursa. Sabah ?şok? ?skandal? diye geçen bir haberi, bir olayı akşama arasanız da bulamıyorsunuz. Üzerinde saatlerce bazen günlerce düşündüğünüz bir konuyu piyasaya sürdüğünüzde birkaç dakika veya birkaç saatlik ömrünün olduğunu görüyorsunuz. Daha siz test etmeden gözünüzün önünde ortadan siliniveriyor.

Ben, insanları bir kanser mikrobu gibi sarmalayıp boğmaya ve onları zombilere dönüştüren ?hız? ve ?değişkenlik? hastalığından kurtulmanın çaresi olarak ?yavaşlamayı? ve ?sakinleşmeyi? en iyi ilaç olarak görüyorum. Olaylar, meseleler hız kazandıkça bizim yavaşlamamız lazım. İnsanlar, olaylar, konular değiştikçe veya değiştikleri zannedildikçe bizim sabitelere sarılmamız lazım. Çünkü hayat lineer/ çizgisel değil, daireseldir bana göre. Her şey dönüp dolaşıp aynı noktaya gelecektir. O halde acele etmenin, hızlanmanın, sürekli değişmeye/ değiştirmeye ihtiyaç duymanın bir sahih mantığı olmadığı gibi bir kazancı, bir faydası da yoktur. Vakıa da bunu gösteriyor; bizden çok daha yüksek hızlarda seyahat edenler bir bakıyoruz ki arkamızda beliriyorlar. Değiştiklerini söyleyenler, değişimlere ayak uyduranlar bir zaman sonra bizimle aynı forma geri geldiklerini müşahede ediyoruz. O zaman da kendimizi ?Ağam, öyleyse biz bu tezeği neden yedik? hikâyesinin içinde buluyoruz.

Bunu bir merhaba tadında kabul edelim. Haftaya cuma günü buluşmak ümidiyle, Allaha emanet olun.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR