Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Prof. Dr. Bilal SAMBUR


LÜBNAN HALKI NE İSTİYOR?

Şu slogan meseleyi ok net ortaya koymaktadır: “Allah’ı istiyorum, onların partisini istemiyorum. Umut istiyorum, onların hareketlerini istemiyorum. Güç istiyorum, onların güçlerini istemiyorum. Ulusal birliği istiyorum, Suriye’yi istemiyorum. Kitapları istiyorum, taburları istemiyorum. Gelişme istiyorum, sosyalizmi istemiyorum.”


Ortadoğu’nun en kırılgan ve hassas ülkelerinden biri Lübnan’dır. Sosyal ve siyasal açıdan her zaman kırılmaya ve çatışmaya müsait olan Lübnan, en son olarak halkın sokaklara çıkmasıyla gündeme geldi. Hükümet, Whatsapp üzerindeki sesli görüşmeleri ücretlendirme kararı alınca, halk sokaklara döküldü. Lübnan, Whatsapp isyanı olarak niteleyebileceğimiz bir protesto ve isyan hareketi içindedir.

Siyasal ve sosyal açıdan yıllardır bir enkaz halinde olan Lübnan, ekonomik açıdan tamamen iflas etmiş durumdadır. Dünyanın en borçlu ülkelerinin başında gelen Lübnan, ekonomik açıdan tam bir iflas ve çöküntü hali yaşamaktadır. Lübnan fakirleşirken, Hariri başta olmak üzere ülkenin üstüne karabasan gibi çöken bir hırsızlar çetesi zenginleşmektedir.

Whatsapp’taki konuşmalara bile vergi koyarak hırsızlığa devam etmek isteyen Lübnan hükümetine, halk artık yeter demektedir. Toplum, kendilerinin Hariri başta olmak üzere küçük bir azınlık tarafından soyulduğunun çok iyi farkındadır. Vergiler ve zamlar yoluyla halkı sefalete, işsizliğe ve açlığa mahkum eden Lübnan hükümetinin, topluma vaat edeceği hiçbir şey bulunmamaktadır. Gençler, işsizlikten ve yoksulluktan bıkmış durumdadırlar. Gençlerin ülkenin geleceğine dair hiçbir umutları kalmamıştır. Toplum, Hariri hükümetinin vaatlerinin hiçbirine güvenmemektedir. Whatsapp vergisinin iptal edilmesi ve üst düzey yöneticilerin ve siyasetçilerin maaşlarının yarıya indirilmesi gibi sözler, Lübnan halkı nazarında hiçbir şey ifade etmemektedir. Lübnan’da milletvekilleri ve bakanların, dünyada en yüksek maaş alanlar grubu içinde olduklarının altının çizilmesi lazımdır. Halk, Hariri’nin sözlerini bir oyalamaca ve aldatmaca olarak değerlendirmektedir.

Lübnan, tarihinin en büyük kitlesel protestolarına sahne olmaktadır. Lübnan halkı, hükümetin kesin bir şekilde istifa etmesini istemektedir. Hariri hükümetinin reform vaatlerinin hiçbir anlamı bulunmamaktadır. Halk, hükümetin reform yapamayacağını, sadece zaman kazanmak istediğinin farkındadır. Devletin hiçbir kurumuna güvenmeyen Lübnan halkı, yolsuzluğun kurumsallaştığına ve yönetim biçimi haline geldiğine inanmaktadır. Toplumun hükümete ve siyasete güven duymaması, açık bir gerçekliktir. Hükümet, toplumun güvenini kazanmak için gerekli reformları yapma konusunda çok geç kalmış durumdadır.

Bir karikatür, Lübnan’ın içine düştüğü çöküntüyü iyi ifade etmektedir. Karikatürde “Bir Bakan, yüzde 50’lik maaş indirimini protesto etmek için 1,5 milyon dolarlık saatini yaktı.” Lübnan’da sistem, mevcut durumdan nemalanan küçük bir azınlığın yolsuzluklarının ve hırsızlıklarının korunması üzerine kuruludur. Hariri dahil bütün bakanlar ve bürokratlar, hırsızlık ve yolsuzluğa dayalı mevcut durumun devamını istemektedirler. Hariri hükümetinin ülkede reform ve değişim gerçekleştirecek hiçbir kapasitesi olmadığı gibi bir niyetide yoktur. Yıllardır sürdürülen yanlışlıklar, yolsuzluklar ve hırsızlıklar, ülkenin içini her açıdan çürütmüştür. Lübnan protestoları, Lübnan devletinin başarısız devlet ve yönetim modelinin muhteşem bir örneği olduğunu dünyanın kavramasını sağlamıştır.

Lübnan, şimdiye kadar Fransa gibi Batılı devletler ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinin yardımlarıyla krizleri atlatmaya çalışmıştır. Yolsuzluk, kötü yönetim, israf ve dış borç yükü gibi nedenlerden dolayı bir türlü kendini düzeltemeyen Lübnan hükümetine, artık kimse yardım etmek istememektedir. Fransa başta olmak üzere Avrupa devletleri, Lübnan’ın belini doğrultamaz düzeyde çöktüğünün farkındadırlar.

Lübnan’da ulaşım, sağlık ve eğitim başta olmak üzere doğru dürüst bir altyapı hizmeti, topluma sunulamamaktadır. Bürokratlar ve siyasetçiler, kamu kaynaklarını kullanarak devleti ve halkı soymaktadırlar. Mevcut politikacılar, Lübnan bankalarının üçte birine sahiptirler. Yüksek faizler, siyasetçilerin cebinin dolup taşmasına neden olurken halkın, yoksulluğa işsizliğe ve açlığa mahkum olmasına neden olmaktadır. Hariri hükümeti, siyaset ve bürokrasi merkezli dehşet bir hırsızlık ve yağma düzeni kurmuştur.

Lübnan’da halkın ne istediğini gösterilerde kullanılan şu slogan çok net ortaya koymaktadır: “Allah’ı istiyorum, onların partisini istemiyorum. Umut istiyorum, onların hareketlerini istemiyorum. Güç istiyorum, onların güçlerini istemiyorum. Ulusal birliği istiyorum, Suriye’yi istemiyorum. Kitapları istiyorum, taburları istemiyorum. Gelişme istiyorum, sosyalizmi istemiyorum.”

Halk, kendisini sömüren ve soyan mevcut siyasi ve idari yapıyı istememektedir. Lübnan halkı, insanca yaşamak ve sesini duyurmak için sokaklara çıkmıştır.

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR