Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Musab Aydın


KURAMER´İN KUR´AN VE POZİTYİF BİLİM SEMPOZYUMU ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

İslam Coğrafyası, Kur´an´ın bahar iklimine hasret.


Her yürek bir bahar sevdası taşır. İster kışın zemheri vaktinde olsun ister yazın yakıcı sıcağında. Eğer hülyalarını bir bahar süslüyorsa, mevsimlerin bir önemi yok. Yorgun düşmüş her sevdanın ilacı bahardır. Kur´an, yüreğimizin bitmeyen sevdası. Bu sevdanın peşinde koşuyoruz bir ömür. 


İslam Coğrafyası, Kur´an´ın bahar iklimine hasret. Bu sebeple Kur´an merkezli birçok çalışma yapılmakta. Bu çalışmalardan biri de 27 Nisan günü Üsküdar´da 29 Mayıs Üniversitesi İSAM konferans salonunda gerçekleşti. KURAMER´in organize ettiği, Kur´an ve Pozitif Bilim Sempozyumunu dinlemek için sabah erkenden salonda yerimizi aldık. Gün boyu süren programa on bir Profesör, bir Doçent ve üç Doktor´ dan oluşan on beş kişilik bir akademik heyet ile hazırlanmışlardı.

/resimler/2019-5/6/0930186541096.jpg

Orta büyüklükteki salonun yarıya yakını doluydu. Öğlenden sonraki oturumlarda katılım daha da arttı. Özellikle Prof. Dr. Mustafa Öztürk´ün tebliğini sunduğu son oturumda salonda boş yer kalmamış gibiydi. Anlaşılan sayın Öztürk´ün anlatacakları merak uyandırıyordu. Oldukça ilgili ve dikkatli bir dinleyici kitlesi vardı. Öğle arasına kadar giriş konuşması ve iki oturum, sonrasında iki oturum yapıldı. Her oturumda bir başkan, bir tebliğci ve iki müzakereci vardı. İlk iki oturuma başkanlık yapan Prof. Dr. Celal Kırca´nın, tebliğci ve müzakerecilere konuşmaların duygusal bağlamda yapılmaması gerektiğini söylemesi, bilimsellik açısından düşünce üzerinden yapılmasının altını çizmesi önemliydi. Bu uyarının bilim dünyasında dahi yapılması açıkçası düşündürücüydü.

/resimler/2019-5/6/0930517479413.jpg

Giriş konuşmasını, Bilim ve Din arasında meşruiyet alışverişinin Hermenötik bağlamı, başlığı ile Yasin Aktay yaptı. Aktay´ın konuşmasında ana fikir, İslam Coğrafyasında yaklaşık iki yüz yıldır süreklilik gösteren askeri mağlubiyetlerin doğurduğu sonuçlar üzerineydi. Bu mağlubiyetlerin endüstri, sanayi ve bilim alanında da yaşanması, travmatik bir şekilde toplumsal bir kırılmaya yol açmasını, sosyolojik analizler ile ifade etmeye çalıştı. Bu mağlubiyet psikolojisinin, Kur´an tefsirlerine yansımalarına dikkat çeken Aktay, Pozitif bilimin etkisinde kalan ve pozitivist müfessirlere örnek olarak Reşit Rıza ve Muhammed Abduh, özellikle de Abduh´un Fil süresi tefsiri üzerinden örneklendirdi. İslam düşüncesinin gelişimini pozitif bilim ve modernitenin etkileri konusunda Müslüman Aydınlara örnek olarak Cemaleddin Efgani ve Said Nursi´nin düşünce yapısı üzerinden anlatmaya çalıştı. Pozitivizmin etkisinde kalan çağdaş İslam düşüncesinin sonuçları üzerinde durdu.


Oturumların konu başlıkları şöyleydi;

-Tarihte ve Modern Dönemde Bilimsel Tefsir.

-Destekleyenler ve Karşı Olanlar Açısından Bilimsel Tefsir.

-Ecnebi Bilgi Sistemleri Karşısında Uzlaşmacı Bir Tavır Örneği Olarak Bilimsel Tefsir Zihniyeti.

-Bilimsel Kur´an Yorumlarının Genel Kritiği.

Bilimsel Tefsiri savunanlar ile bu yaklaşıma karşı çıkanlar kendi açılarından konuyu müzakere etmeye çalıştılar. Haksızlık yapmak istemem ama konuşmacıların ekseriyetinin iyi hazırlanmadığını söyleyebilirim. İlahiyatçı olmayan tek tebliğci olan Doç. Dr. Vehbi Başer bir metin hazırlamadığı halde anlatımı ve dile hakimiyeti dikkat çekiciydi. Prof. Dr. Necmettin Gökkır, ilgili tebliğ üzerine metodolojik değerlendirmeleriyle sempozyumun en iyi müzakerecisiydi kanaatimce. Konusunu kesin ifadelerle anlatan günün konuşmacısı ise Prof. Dr. Mustafa Öztürk´tü.

Savunanlar açısından bilimsel tefsire konu, sadece 700-800 civarında Kevni ayet ile sınırlıydı, Kur´an´ın tamamına uygulanmadığına dikkatler çekildi. Kâinatın oluşum serüveni ve yaratılış ile ilgili konularda bilimsel tefsire olan ihtiyacı vurgulamakla beraber yapılan örneklemeler yeterli seviyede değildi. Psikoloji gibi pozitif bilim ile daha anlaşılır olduğuna örnek verilen ayetler, karşı çıkan tarafın delillerinin daha baskın olduğunu müşahede ettik.  Bilimsel tefsirin tarihini Abdullah ibni Abbas´ın rivayet hadise dikkat çekerek, başlangıcını sahabeye dayandırmaya çalıştılarsa da genel anlamda zayıf kaldılar ve güçlü deliller öneremediler. Bilim ve pozitif bilimin tanımlanması etraflıca yapılamadı, hissettiklerimiz ile sınırlı kaldı. Modern kavramlar üzerine meşruiyet yaklaşım isteği ağırlığı dinleyicilere hissettirildi.

/resimler/2019-5/6/0931154979745.jpg

Karşı çıkanlar açısından, bilimsel tefsiri savunanların, metodolojik olarak Zehebi´yi ve tefsir olarak da Cevheri´nin ötesine geçemediklerini ileri sürerek, yaptıkları çalışmaların yetersizliğini vurguladılar. İbni Abbas´ın rivayetinin temel gösterilmesinin doğru olmadığını, şayet böyle olsaydı on dört asır boyunca bilimsel tefsir üzerine ilmi bir disiplinin bina edilmiş olması gerekirdi, ancak böyle bir durumun oluşmadığını ileri sürdüler. Kevni ayet olarak tanımlanan, kâinat ve yaratılışla ilgi ayetlerin bilim ile tefsir edilmesinin doğru olmadığını söylediler. Her şeyin Kur´an da olduğuna dair düşüncenin ve evrim teorisinin Kur´an ile destekleme çabalarının yanlışlığına işaret ettiler. Kur´an´ın ve Bilimin ayrı kulvarlarda ilerlemesi gerektiğini ve çakıştırmanın tehlikesine dikkat çektiler. Bilimsel tefsiri kabul etmeyenler deneysel bilgiyi tefsirde kullanmanın doğru olmadığını söylediler.

Her müzakere sonunda ama özellikle oturumun bitiminde dinleyicilerden sorular alındı. Kayda değer soruların başında bilimsel tefsir sempozyumunda bilim insanlarının olmayışının bir eksiklik olduğu şeklindeydi. Bu konuda sadece ilahiyatçılardan oluşan bir heyetin tartışmasının yeterli olmayacağı veya doğru olmayacağı şeklindeydi. Konuşmacıların ortak sayılabilecek tavrı, bu Kur´an her kesin üzerinde konuşacağı bir kitap olmadığı. Günceli aşan, tasarlanacak bir toplumun inşasında Kur´an anlayışının sahipliğini üslenmek noktasında bir boşluk olmadığı düşüncesini dinleyicilere hissettirdiler. Sempozyumun can alıcı noktası da buydu kanımca. Bir Kur´an tekelciliği düşüncesini sezinlediğimi ifade etmeliyim. 

Kapanış konuşmasıyla günün mütevazi hatibi KURAMER adına ev sahipliği yapan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu olduğunu söyleyebilirim. Daha sonra kitaplaşacak olan çalışmaya, dinleyicilerinde yazılı bir metin ile katkı sunabileceği duyuran Bardakoğlu üçüncüsünü yaptıkları sempozyumlar serisinin devam edeceğini de ifade etti.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Osman Baharçiçek
6.05.2019 11:32:11
Eyvallah üstat. Selam ve Dua ile

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR