Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Ramazan KAYAN


Kudüs niçin düştü?

Yazarımız Ramazan Kayan'ın "yeni" yazısı...


Bugün bayram… Bugün matem…

Bugün kıyam…   Bugün kıyım…

Bugün günlerden Kudüs… Ancak Kudüs bize küs…

Bugün Kudüs’ün yasını mı tutacağız yoksa mirasına sahip mi çıkacağız?

Kendimi bildim bileli Kudüs sınavındayız… Bitmedi, anlaşılan o ki, kıyamet sabahına kadar da bitmeyecek bir imtihan…

Ümmet olarak Kudüs’le aynı imtihanı paylaşıyoruz…

Yıllar yılıdır kendime sorduğum, cevap aradığım bir sorum var!..

Kudüs niçin düştü?..

Ümmet bu hale nasıl düştü?..

104 yıllık hasret niçin bitmiyor? Bu fetret neden son bulmuyor? Bir asrı aşan parantez niçin kapanmıyor?

Bu durum kaderimiz mi, kusurumuz mu?..

Allah’ın ayetleri üzerinden sürdürdüğüm tefekkür yolculuğunda bu soruya cevap aradım…

‘’Kudüs niçin düştü?’’ sorusuna…

Dört ayete takılı kaldım… Dört ayetten hareketle düştüğümüz durumu anlamaya çalıştım… Sizinle paylaşmak istedim…

Bir…

‘’Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki, Allah çoğunu da bağışlar.’’ (Şura, 30)

Bu ayetten anladığım; işlediğimiz haksızlıklar, hadsizlikler, haramlar, zulümler ve günahlar yüzünden Kudüs düştü… Biz günaha düştükçe, izzetten zillete düştük…

Günahlarımızla Allah’ı gücendirdiğimiz için bizi güçsüz bıraktı… Gaybi yardımlar kesiliverdi…

Estetize edilen günahlar, hoşgörü ile karşılanan isyanlar, normalleştirilen haramlar bizi vurdu ve düştük…

İnanıyorum ki, temiz ellere Allah, Kudüs’ün iktidarını tevdi edecektir… Arınır ve adanırsak Kudüs’ü tekrardan alırız kuşkusuz…

İki…

‘’Allah ve Resulüne itaat ediniz. Birbirinize düşmeyiniz. Sonra zayıflarsınız, rüzgârınızı kaybedersiniz. Sabrediniz. Kuşkusuz Allah sabredenlerle beraberdir.’’ (Enfal, 46)

Evet, birbirimize düştüğümüz için Kudüs düştü…

Atomize olduğumuz için atalet ve esaret bizi vurdu… Paramparça olduğumuz günden beri payımıza ezilmişlik ve sinmişlik düştü…

Bizi takatsiz bırakan taassup ve tefrikalarımız değil mi?

Rüzgârımızı kaybettik… Yani onurumuzu, heybetimizi, cesaretimizi, özgürlüğümüzü, hilafetimizi yitirdik…

Kudüs’ümüz, Endülüs’ümüz düştü…

Asabiyet, enaniyet ve aşırılıkları aşmadan amaca ulaşamayız…

Üç…

‘’Ey iman edenler! Size ne oldu ki, ‘’Allah yolunda seferber olun’’ denilince yerinize çakılıp kaldınız; yoksa ahiretten vazgeçip de dünya hayatıyla yetinmeye razı mı oldunuz!.. Halbuki dünya hayatının sağladığı fayda ahiretinkine göre çok azdır.’’ (Tevbe, 38)

Ümmet olarak dünyevileştik ve düştük… Biz düşünce Kudüs’te düştü…

Konforun, lüksün, israfın, zevkin peşine düştükçe perişan olduk… Peşinin peşine düştüğümüz için sonsuz güzellikleri ıskaladık…

Yüzümüzü davaya ve ukbaya dönersek, düştüğümüz yerden doğruluruz ve Kudüs mücadelemizi yüz akı ile verebiliriz…

Dört…

‘’Allah şöyle bir şehri örnek veriyor: Bu şehir güvenlikli ve huzurluydu; her yerden oraya bol rızık geliyordu. Derken ahalisi Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük etti. Allah’ta onlara yapıp ettikleri yüzünden genel bir açlık ve korku felaketini tattırdı.’’ (Nahl, 112)

Yüreklere korku düştü… Ölüm korkusu… Geçim korkusu… Gelecek korkusu…

Kalplere evham ve vehen çöktü… Vesveselerden, kaygılardan kurtulamadılar…

Üretilmiş korkulara yenik düşen kalpler yürüyemez oldular… Zillet elbisesi, korku gömleği sardı benliklerini… Sel sularının sürüklediği çer-çöpe dönüştüler… Korku imparatorluklarının kölesi oldular… Hep düşmanın yenilmezliğine inandılar…

Kısacası kalplere korku ve kasvet düşünce Kudüs düştü…

Şimdi düşünüyorum; Kudüs mü bizi, biz mi Kudüs’ü kurtarırız, onu bilemem!..

Bildiğim tek şey, Kudüs özgür olmadan asla özgürleşemeyiz…  

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR