Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Halil ÇİFTÇİ


KIYIMLARIN GÖLGESİNDE

Yazarımız Halil Çiftçİ´nin ´yeni´ yazısı...


Siyasetin olmazsa olmazı olarak görülen her daim dillerde pelesenk olan demokrasinin Türkiye´de içi boş bir retoriğe dönüştüğünü son birkaç yıl içinde görmekteyiz. 15 Temmuz Darbe girişimi ile ülkede her şeyin askıya alındığı tek güç ve otoritenin bir kişi üzerinden ve bu kişinin oluşturduğu danışma kurullarından çıktığına şahit olmaktayız. İlk etapta başkanlık sistemi için yeterli olmayan kamuoyu desteğini, darbe girişiminden sonra oluşan konjoktürel ve güvenlik kaygılarını bahane ederek referanduma götüren iktidar, istediği neticeyi az bir oy farkla halktan almıştı. Türkiye´nin başkanlık sistemini kabul etmesi ile beraber tek kişide toplanan siyasi yetkilerin sınırları tam olarak çizilemediği bugünlerde daha bir aşikâr ortaya çıkmaktadır. Meclisin bay-pas edilmesi sonucu milli iradenin idiş edildiğini şimdilerde ciddi manada müşahede etmekteyiz.

Demokrasinin belli başlı argümanlarını teğet geçerek oluşturulan siyasal yönetim şekli Türkiye´nin ilerlemesinde önemli bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir dönem II.Abdülhamid tarafından gerçekleştirilen istibdat dönemini çağrıştıran uygulamaların Türkiye´de devreye sokulduğunu ve bunun yavaş ama sancılı süreçlerini yaşamaktayız. O dönem istibdat dönemi ile Osmanlı 30 yıla yakın çeşitli gelişmeler sağlamış demiryolu ağları, okullar, modern ordular kurulmuştu. Bu müspet gelişmelerin aksine Yeni Türkiye söylevi ile bugünkü durum cennet mekân II. Abdülhamid döneminde gerçekleştirilen yeniliklerden biraz daha uzak despotizme, monarşiye evirilmektedir. Ülkede her gün bir silah fabrikası rant uğruna satılmakta, eğitimde önü alınamaz sonuçlar elde edilmektedir. Ekonomik hareketlilik azalan güven ortamına binayen yabancı yatırımcıyı Türkiye´de yatırım yapmaktan alıkoymaktadır. Tüm bunların üstüne gücün ve saltanatın kaygısı ile her gün biraz daha hatalar manzumesi içinde debelenip duran iktidar, kendi ayağına kurşun sıktığının farkında bile değil.

Yola çıktığı ilk dönemde siyaset sahnesinde kendine yer bulan Ak parti, bugünkü konumu ile halktan git gide uzaklaşmaktadır. ilk iki dönemi birçok proje ve yatırımla Türkiye´yi belli bir seviyeye getiren Erdoğan şimdilerde bu vaziyetten uzak politikaları hayata geçirmektedir. Parti içindeki çıkar gruplarını görmezden gelerek, Ak Parti´nin yola çıkarken ortaya koyduğu ilkeleri (Üç dönem üst üste seçilememe, halkın beklentilerini referans alma, STK ve kanaat önderlerini dinleme?) teker teker ortadan kaldırması ile halkın teveccühünü yitirmektedir.

Tüm gelişmelerin dışında 2019 yerel Seçimleri sürecinde Bazı belediyelere kayyım atanacağı açıklaması o dönem pekte dikkate alınmasa da bugün sonuçları itibari ile Türkiye´nin artık istibdat dönemlerini aratmayacak politikalarla yönetildiğini bize göstermektedir. Eskiden siyasette bu türden girişimler olurdu. Lakin ?Minareyi çalan kılıfını hazırlardı?. Şimdilerde futursüz bir şekilde herhangi bir yargılama ve soruşturma olmadan belediye başkanları görevlerinden el çektiriliyor. Buda gücün meydana getirdiği enerjinin artık ne kadar aymaz bir şekilde kullanabileceğini bize gösteriyor. Teröre kim bulaşmış ise alıp yargılamak minarenin kılıfı olabilecekken, doğrudan görevden uzaklaştırma toplumsal barışı her geçen gün azaltmaktadır. Bununla da kalmayıp küresel ölçekte Türkiye´de bir sıkıyönetim olduğu algısı meydana getirmektedir.

Yakın zamanda birçok yolsuzluk ve rant yarışında olduğu bir şekilde ayyuka çıkan kişilerin seçim zaferleri sonrası balkonlardan nispet edercesine sergilenmesi, daha sonra İslam inancı ile dalga geçip kadim Süryani kilisesi temel atma töreninde görülen eski bir bakan şimdilerde Avrupa´da bir ülkeye elçi olarak atanıyor. ?Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler? diyen kapitalist bir ülkenin despotik bir yönetim altında geldiği son merhale bu şekilde tanımlanabilir. Her geçen gün hatalar silsilesine bir yenisini ekleyen iktidar kendi gemisinin su almasına kapı aralamaktadır. Unutmamak gereken bir durum var ki gemi su almaya başladığında ilk fareler (rant grupları, çıkar çevreleri?) gemiyi terke eder?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR