Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


F. Yılmaz ALTUNÖZ


"KAYSERİ’DE SURİYELİ PROBLEMİ GİDEREK ARTIYOR" MU?

Yazarımız F. Yılmaz Altunöz’ün “yeni yazısı…


İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş Millet Meclisinde Suriyeliler hakkında “Kayseri’de Suriyeli problemi giderek artıyor. Hemşerilerimiz sürekli şikâyet hâlindeler, Suriyelilerden ve yarattıkları asayiş olaylarından çok rahatsız ve huzursuzlar. Yoksulluk ve açlıkla boğuşan hemşerilerimiz bu yükü daha fazla taşımak istemiyor. Zamanında geçici olarak geldiği söylenen Suriyelilere özel okullar yapılmakta, çıraklık ve mesleki eğitim projeleriyle Suriyeliler şehrimizde kalıcı hâle getirilmeye çalışılmaktadır. İşsizlikle mücadele eden Kayserili işini ve aşını Suriyelilere kaptırma tehlikesiyle karşı karşıyadır. 80 bin Suriyeliye ev sahipliği yapan huzur şehri Kayseri’de Suriyeli sorununu çözmeye yönelik gerekli adımlar iktidar tarafından bir an önce atılmalı, vatandaşlarımızın ve şehrimizin huzuru ve güvenliği sağlanmalıdır.” Böylesi bir konuşma yaptı.

Evet! Bu konuşmanın sahibi bir işsiz değil. Bu konuşma bir kahvede de yapılmış değil. Bu konuşmanın sahibi insan hakları evrensel beyannamesini de biliyor olmalı. Bu Konuşmanın sahibi tarih ve coğrafyanın kader olduğunu da! Bu konuşmanın sahibi Kayseri’de yaşamayan biride değil. Evet! Bu sözler bir milletvekiline ait; İYİ Partili Dursun Ataş. 

Gerçekleri yansıtmayan ve hayal ürünü, bir konuşma neden yapılır ki! Üstelik bir milletvekili tarafından. Böylesi bir iddianın sahibi TÜİK verilerine bakmaz mı? İçişleri Bakanlığının verilerini dikkate almaz mı?Adalet Bakanlığından bilgi edinmez mi? Emniyet birimlerinden suç istatistiklerini alıp bir iddia da bulunması gerekmez mi? Ayrıca Çalışma Bakanlığının, Kayseri Ticaret ve Sanayi odasından ve esnaf odalarından, organize sanayi yönetimlerinden gerçek bilgi ve veriler ışığında; meclis gibi bir yere deTürkiye kamuoyuna yönelik konuşma yapması beklenirdi. Ama görünen o ki milletvekili Ataş’ın basına yansıyan sözlerine bakılacak olursa; konuyla ilgili olarak ilgili kurumlardan bilgi almamış.

Ataş’ın konuşmaları gerçekleri yansıtmıyor. Türkiye’de de istatistikler söz konusu iddiayı desteklemediği gibi tam tersini gösteriyor. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, 2014-2017 arasında Suriyelilerin karıştıkları suç oranları %1,32. Türkiye ortalaması olan %3’ün altında yani. Bu oran hem yoksullukla boğuşan hem de psiko-sosyal travma yaşayan bir kitle için suç oranının çok yüksek olmadığı anlamına geliyor. Suriyeliler arasında elbette suç işleyenler var; ama geniş kitle işinde-gücünde ve sosyal medyadaki imajı ve vekilin iddialarını hak etmiyor.

Suriyelilerin ülkeye geldiği 2011’den 2018’e kadar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ve yabancıların ceza ve infaz rakamları; TÜİK verilerinden derlenerek oluşturulan verilerde, mahkûmiyet kararı alanlar içinde yabancıların suç oranları da var. TÜİK ve Adalet Bakanlığı verileri ışığında, 2011’den 2018’e kadar yabancıların suç oranlarına bakıldığında, bu oranın %1’in altında olduğu görülüyor.

Göç İdaresi Genel Müdürü Abdullah Ayaz’ın 28 Ağustos 2018’de Anadolu Ajansı’na verdiği beyanattan:“Suriyeli misafirlerimiz bazı kesimlerce suçlu olarak gösterilmeye çalışılmakta, kendi aralarında gerçekleşen en küçük tartışmalar dahi basında olması gerektiğinden, taşıdığı haber değerinden çok daha fazla gündemde tutulmaktadır. Suriyelilerin 2014 ila 2017 yılları arasında toplam asayiş suçları içerisindeki yıllık ortalama oranı yüzde 1,32. Bu olayların önemli bir kısmı kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan kaynaklanan olaylardan oluşmaktaydı. Suriyelilerin ülkemizdeki suç işleme oranındaki düşüş trendi 2017’de olduğu gibi 2018’de de devam etmektedir. 2018’in güncel verileri 2017 ile karşılaştırıldığında en az yüzde 20’lik bir düşüş görülmektedir. Geçici koruma altındaki Suriyeli misafirlerimiz ülkemizde artan nüfuslarına rağmen azalan suç oranları ülkemizin ortaya konduğu uyum politikaları ve Suriyeli misafirlerimizin ülkemize uyum sağlama çabalarının gösterilmesi açısından da adeta sağlama yapmamıza olanak vermektedir.”

Suriyeli muhacirlerle ilgili güvenlik konusunda olduğu gibi; iş çalma ve işsiz bırakma gibi diğer rahatsızlık konularında da abartı ve yanlış bilgi payı yüksek. Kayseri’de birçok fabrika ve esnaf çalıştırmak için Türk elaman bulamıyor. Suriyeli muhacirlere yönelik nefret dili içeren -“asayiş, güvenlik, işsizlik, yoksulluk, açlık” gibi gerçeği yansıtmayan ötekileştirici, dışlayıcı, ayrımcı, düşmanca ve düşmanlığı davet edici yaklaşımlar -ki bunlar baş edilmesi güç sorunlar doğurma potansiyeli taşıyor.

Düşünür, aktivist, yazar ve insan hakları savunucusu olarak; su, hava, toprak, enerji ve yaşam hakkı insanlığın ortak malıdır diyorum. Ve bunu bir kez daha paylaşmak istiyorum.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR