Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyfi Pınarbaşı


KARDEŞLİK HUKUKU

Yazarımız Seyfi Pınarbaşı'nın "yeni" yazısı...


Kur’an-ı Kerim’de bütün Müslümanların birbirinin kardeşi olduğu ilan edilmiştir.  

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah'tan korkup sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat,49/10)           

Müslümanlar, sağlam örülmüş bir duvar gibi birbirlerine bağlıdırlar.     

Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saff, 61/4.)       

İslam kardeşliğinin harcını, kardeşler arasında sevgi, saygı ve güven gibi değerleri yaşatmak oluşturur. Hz. Peygamber, müminler arası münasebetlerin güçlü olması için şöyle buyurmuştur: Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerine şefkat hususunda tek bir beden gibidirler… (Müslim, Birr, 65.)

Bu sebeple, en yakın komşudan en uzak komşulara varıncaya kadar, müminler, onlara yardım elini uzatırlar, onlarla dayanışma ve yardımlaşma içerisine girerler. Böyle bir tavır, kardeşlik hukukunun bir parçasını oluşturur. Çünkü İslam’da kardeşlik, işlevsel bir kardeşliktir.    

Kardeşlik bahsi, Kur’an’ın emirlerindendir. Bundan dolayı, kardeşlik konusu da dikkat edilmesi gereken önemli amellerdendir. Kardeşliğin şartları vardır ve o şartlardan bazıları şunlardır: Ayrılıktan kaçınarak, birlikte hareket etmek için çaba göstermektir. Kardeşinin gizli hallerini araştırmamak, hatalarını görmemek, kusurlarını örtmek ve kardeşinin dedikodusunu yapmamaktır.                      

Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah da o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter. (Buhari, Mezâlim)                     

Güven yıkılırsa, kardeşliğe dair birçok incelik orta yerde öylece kırılır kalır. Kırıldığı andan itibaren, güven eksildiği için mümin mümini kardeşi gibi görmemeye başlar. Artık bu aşamadan sonra kardeş kardeşin kurdudur. Peygamber as bir hadiste şöyle buyurur Müslüman, Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. (Buhari.) 

İnanç, insanı, kendisini aşarak özünü aramaya ve o öze ulaşmak için çabalamaya zorlar. İman, insanın kendi sınırlarının ötesine varmasıdır. İnsan ancak bunu başarabildiğinde yetkinleşebilir ve Mü'minler ancak kardeştirler ayetini içselleştirerek kâmil insan olabilir.  

Kardeşlik hukukunun zedelenmesi ve güven eksikliğinin temel nedeni Kur’an’a ve peygambere inanan insanların barışın, güvenin kardeşliğin kaynağı olan bu kitabın emrettiği kuralları gereği gibi içselleştirememeleridir. 

Din kardeşliğinin en güzel örneğini Ensar ve Muhacir göstermişti. Kur’an mü’minlere uyarıda bulunarak böyle kardeş olmalarını tavsiye ediyor.     

Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz. (Ali İmran 3/103)                 

Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size ayetleri açıkladık. (Ali İmran 3/118)           

Bıtâne, kelimesi Kur’an’da sadece bir kere Ali İmran 118.ayetinde geçiyor. Manası sırdaş, müttefik, arkadaş kişinin sırlarını paylaşabileceği yakını, dostu demektir. Kur’an İslâm düşmanlarını ve fenalık düşünenleri sırdaş edinmeyi yasaklıyor.                                     

Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir (dostları, yardımcılarıdır). Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir. (Tevbe 9/71)           

Kur’an’daki Müminler birbirlerinin velisidir vurgusu özellikle kardeşliğe işaret ediyor. Çünkü veli kelimesi sırdaş, seven, dost, arkadaş, yardımcı manalarına geldiği gibi, koruyup kollayan, ihtiyaçları gideren, müttefik olan, destek olan gibi anlamlara gelir.                   

Veli olmak, veli olunan üzerinde hak ve yetki sahibi olmayı gerektirir. Ama bu hak ve yetki veli edinilen insan üzerinde bir baskı ve hükmetme değil, aksine her açıdan o insanın iyiliği için çalışma, onun için gerekli yardımı yapma yetkisidir. İslam tarihi boyunca yaşanan birçok kardeşlik uygulamalarından dolayı Mü’minler arasındaki velilik (dostluk) bağının, biyolojik kardeşlik bağından daha güçlü olduğu söylenebilir.     

Hayatımızın her alanına etki eden bir tevhit bilincine, vahdet bilincine ve kardeşlik coşkusuna her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. İslam coğrafyasında güven eksikliği sorununu çözemezsek dünyada barış ve adaleti temin edemeyiz.     

Hayatınızı gözden geçirin ve düşünün. Ölümün ne zaman geleceğini Cenabı Allahtan başka bilen yok. İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin. Bilerek bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin. Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın. Ve en önemlisi, verdiği vermediği, aldığı almadığı, her şey için, tekrar tekrar şükredelim Rahman ve Rahim olan Yaradan’a.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR