Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Ramazan KAYAN


Kamuoyu tabusu

Yazarımız Ramazan Kayan'ın "yeni" yazısı...


Gençlerimizin yoğun sınav maratonu yaşadıkları günlerden geçmekteyiz… Bakalım bu sınav anaforunda kimler gülecek, kimler üzülecek…

Sınavdan söz açmışken, kulluk sınavımızın farklı bir boyutuna değinmek istiyorum…

Konu: Kamuoyu Sınavımız

Doğrusu şimdiye kadar yeterince cesaret edemediğimiz, sorgulamakta geciktiğimiz bir mevzu; şu kamuoyu meselesi…

Gerçekten oldukça önemsediğimiz, eleştirmekte aşırı temkinli davrandığımız kamuoyu nedir?

Kamuoyu masumiyeti… Kamuoyu meşruiyeti habire vurgulanıyor… Kamuoyunu kutsayanların bir de bakıyorsunuz aynı kamuoyunu ustaca kullanma yoluna da gidebiliyorlar…

Manipülatif kamuoyu baskısı kimlerin önünü kesiyor bilmek durumundayız…

Kapalı kapılar ardında kamuoyunu istedikleri kulvara çekmenin peşinde olanların, kime hizmet ettiklerini bilmek için kâhin olmaya gerek var mıdır?

Malum mihrakların toplumsal meşruiyet söylemlerini ciddiye alabilir miyiz?

Evet, güç odakları meşruiyetlerini kamuoyundan aldıklarını hep iddia ederler… Kamuoyunu kendi hesapları doğrultusunda yönlendiren, besleyen, eğiten, motive eden, manipüle eden malum zinde güçlerdir…

Kamuoyunu şekillendirenler bize meçhul değil… Resmi ideoloji, statüko, egemen güçler tüm kurnazlıklarını ve kuvvetlerini bu amaca odaklamaktadırlar…

Çıkarı gereği kamuoyuna sığınan daha doğrusu kamuoyunu kullananların oyunları bitmiyor…

Kamuyounu güdenler, kamuoyunu kutsallaştırıyorlar… Daha fazla kullanmaya müsait hale getirmek için… Kamuoyunu pohpohlayarak pasifize edenlerin plan ve projeleri fasılasız işliyor…

Hile ve hurafelerle hafızasızlaştırılan halklar çoğu zaman sergilenen senaryodan habersiz…

Pek çok uygulamanın kamuoyunu yönlendirmeye yönelik olduğu göz önünde bulundurulması gereken bir noktadır…

Kamuoyu anketleri, araştırmaları, analizleri, verileri adeta tartışılmaz mutlak doğrular olarak önümüze konulmaktadır… Yorumlarını mutlaklaştıranlar, halkla hakikat arasına bariyerler örüyorlar…

Sosyolojik gerçeklik adına zihinlerimiz bloke ediliyor… Olgular dinleştiriliyor… Toplum tabulaştırılıyor…

Bizden, kamuoyuna boyun eğmemiz, uyum sağlamamız isteniyor… Kamuoyuna ters düşmeyeceksin… Halkın iradesi üstünde irade tanımayacaksın…

Suyun akışına direnmenin imkânsız olduğu beyinlere kazınıyor…

Kamuoyunu yüceltenler bizi marjinal kalmakla suçluyorlar…

Dünde bugünde kamuoyunu biçimlendirenler mele ve mütref sınıfıdır… Ayrılıkçı seçkinler, imtiyazlı despotlar… Direksiyonda onlar bulunur…

İnsanların çoğunluğu kendilerine dayatılan ve telkin edilen şekilde düşünür, konuşur ve hareket eder…

Unutmayalım ki, halk kutsal değildir, kutsal olan hakikattir… Bugün kamuoyunu kıbleleştirenlerin kime hizmet ettiklerini biliyoruz…

Peki, bizim kamuoyu sınavımız neyi gerektiriyor?

Kamuoyu ile kavga edelim demiyorum, kamuoyunu yüceltmenin ağır sonuçlarından kaygı duyuyorum…

Kamuoyunu yok saymak niyetinde de değilim, halkın yaslandığı değerleri, savunduğu doğruları sahihleştirmek için çırpınmalıyız…

Kamuoyunun akışına kendimizi kaptırmadan, diriltici bir nefes olabilmeliyiz… Toplumsal irşad ve ıslah projelerimize yoğunlaşmak boynumuzun borcudur…

Adil şahitliğimiz ile toplumsal değişimin öznesi olmak bizi bekliyor… Ancak istikamet ve basiret üzere bir kamuoyu her türlü kötülüğün önüne geçebilecektir.

Biz toplumsal sünnetullaha inanıyoruz.

‘’Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez… (Rad, 11)

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR