Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Abdulbaki ÇAĞATAY


Kadın ve İstişare

Sözün özü adaba, usule hicaba, hürmete riayet edildikten sonra ihtiyaç duyuluyorsa kadınların görüşlerine başvurulabilir, kendileriyle istişare edilebilir. İslam dini kadınlar ile istişare etmeye değil, ihtilata karşıdır.


İyi bir toplumun inşa edilmesi, tevhidi düşüncenin ihya edilmesi, arzın imar ve neslin ıslah edilmesi için Allah huzurunda kadın da erkek de sorumludur. ?Hepiniz çobansınız?.? Derken Allah Resulü (sav) kadına da erkeğe de hitap etmektedir. Ancak İslam dini, kadın ile erkeğin gerek fizyolojik gerek psikolojik yapılarını dikkate alarak, idrak, fehim ve takat oranını gözeterek sorumluluk alanlarında bir takım farklılıklar gözetmiştir. ?Allah hiçbir nefse gücünün yeteceğinden başkasını teklif etmez? (Bakara: 2/286) ayeti kerimesinde ?nefis? kelimesi nekire/belirsiz olarak yansımıştır. Buna göre sadece kadınlar ve erkekler arasındaki fizyolojik ve psikolojik farklar dikkate alınmamıştır. Aynı zamanda erkekler arasında da, kadınlar arasında da söz konusu mükellefiyet olunca akıl ve takat dikkate alınmıştır.

Bu büyük medeniyet, bazen ağır sorumluluğu erkeklere bazen de kadınlara yüklemiştir. Örneğin aile saadetinde büyük sorumluluk kadınlara düşmektedir. Zira ?Yuvayı dişi kuş yapar? denilmektedir ki bu doğru bir sözdür. Dış işlerle alakalı erkekler ağır sorumluluğu üstlenirken iç işler konusunda kadınlar ağır sorumluluğa tabi tutulmuşlardır. Yuvayı tevhid eden de tefrik eden de ?ana arı? dır.

Eşlerin huzurlu, mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşamaları söz konusu olunca kadının itaatkâr, erkeğin de hizmetkâr ve cefakâr olması gibi önemli unsurlar karşımıza çıkmaktadır. Kuran-ı Kerim´de aile nizamı anlatılırken iki ifade dikkatimizi çekmektedir: Birincisi ?Erkeklerin kadınlar üzerine kavvam? olmaları ifadesi, ikincisi ?Saliha kadınlar, itaatkâr olanlardır? ifadesidir. (Bak: Nisa: 4/34)

Kadının buradaki itaati, Yüce Allah´a itaat ederek konumuna rıza gösterip eşine riayet etmesidir. Ben kavvam olayım, sen itaatkâr ol dememesidir. Kavvam ve itaat konusu fizyolojik ve psikolojik durumlarına göre kadın ve erkeğe taksim edilmiştir. Şunu unutmamız gerekir ki kadının kocasına olan itaati ?Allah´a isyanda hiçbir mahlûka itaat yoktur? nebevi disiplinine göre olmalıdır.

Bir toplumda kadın olması gereken yerde olursa o toplum yükselir. Olması gereken yerde değilse ciddi bir çöküş söz konusu olabilir. Aynı şekilde olmaması gereken yerde olursa da ciddi bir çöküşten söz edebiliriz. Unutmamalıyız ki toplumun geleceğinde kadın müessir bir faktördür. Zira kadın, toplumun fertlerini oluşturan ve yetiştiren ilk ve ideal bir öğretmendir. Bu nedenle kadının horlandığı, dışlandığı, tahkir edildiği bir toplum alçalmaya mahkûmdur.

Kadınlarla istişare konusuna gelince, özellikle kadınları ilgilendiren konularda onlarla mutlaka istişare edilmelidir. Nitekim Allah Resulü (sav) böyle yapmıştır.

?Kadınlarla istişare edin, ancak onlara muhalefet edin? mealindeki rivayet çerçevesinde bir düşünce inşa edilmemelidir. Münavi, Feyzu´l-Kadir kitabında bu hadisin muteber bir aslının olmadığını ifade etmiştir.

Zeyneb´in Evliliği ve Hatice İle İstişare

Allah Resulü´nün (sav), kızı Zeyneb´i Ebu´l As ile evlendirmesi, Hz. Hatice´nin teklifi ve istişaresi ile olmuştur. Allah Resulü´nün (sav) Hz. Hatice´ye değer verdiği hiç muhalefet etmediği de gelen rivayetler arasındadır.

Allah Resulü (sav) henüz peygamber olduğunu yakinen bilmezken, çok harikulade diyebileceğimiz olaylarla karşılaşıyordu. Gördüğü ve karşılaştığı bu olaylar karşısında endişeleniyor ve etkileniyordu. Aldığı ilk vahiyden sonra hissettiklerini eşi Hz. Hatice´ye açmıştır. Hz. Hatice bu durum karşısında kendisini şu cümleler ile teselli etmiştir. ?Hayır! Vallahi Allah (cc) seni asla utandırmayacaktır. Çünkü sen akrabayı ziyaret eder, zayıfları destekler, yoksula kazandırır, misafire hizmet eder, hakkın musibetleri karşısında insanlara yardım edersin.? (Buhari, Bed´ül-Vahiy 1)

Hz. Aişe´ye (r.a) iftira atıldığı zaman Allah Resulü (sav) onun hakkında, başta Hz. Ali ve Hz. Üsame olmak üzere Zeynep bint Cahş ve Hz. Aişe´nin cariyesi Berire ile de istişare etmiştir. ?Ey Berire, Aişe´den seni şüphelendirecek bir şey gördün mü?? (Buhari, Şehadat: 16 Hadis, No: 2661) Söz konusu hadisi şerifte çok önemli bir meselede Allah Resulü bir kadın ile ayrıca istişare etmiştir. Bu çok önemli bir şahadet, sorgulama ve istişare örneğidir.

Bir başka önemli istişare örneği Hudeybiye´de yaşanmıştır. Nitekim Hudeybiye´de barış antlaşması imzalandıktan sonra ashabın çoğu razı olmamış, Resulüllah´ın ihramdan çıkma emrine itaat etmek istememişlerdir. Bu durumda Allah Resulü´ün (sav) üzüntüsünü gören Ümmü Seleme, ?Ya Resulallah! Sen kalk, kurbanlığını kes, onlar sana uyacaklar ve kurbanlarını keseceklerdir? diyerek fikir beyan etmiştir. Resulüllah (sav) Ümmü Seleme´nin bu teklifini kabul edip, gereğini yapmıştır. Bu hadisenin bize mesajı kısaca şudur: faziletli ve erdemli olduktan sonra bir kadının görüşünü kabul etmekte ne gibi bir sıkıntı olabilir ki? Ne gibi bir kusur veya ne ya ne gibi bir ayıp olabilir ki?

Kadınlarla istişare etmeyi mutlak manada reddedip kabul etmemek naslara muhalefet etmektir. Zira bazı konularda özellikle kadınlarla istişare etmeyi gerektiren talimatlar bulunmaktadır. Kur´an-ı Kerim´de dolaylı olarak dahi kadınlarla istişare etmeyi yasaklayan hiçbir ayet bulunmamaktadır. Aksine kadınlarla adına istişare diyebileceğimiz bazı örnekler bulunmaktadır. Şimdi gerek Kur´an´da gerek Sünnet´te bulunan bu örnekleri ele alalım.

Birinci örnek: Hz. Musa´ın (as) çoban olarak tutulması için Hz.Şuayb´a fikir beyan eden onun kızıdır. Hz.Şuayb (as) kızının bu teklifini kabul eder ve Hz. Musa´yı çoban olarak tutar. Bu olay Kur´an-ı Kerim´de şöyle ifade edilmiştir: ?İki kızından biri: ?Babacığım! Onu ücretli olarak tut; ücretle tuttuklarının en iyisi bu güçlü ve güvenilir adamdır´ dedi.? (Kasas: 28/26)

İkinci örnek: Sebe melikesi (Belkıs) örneğidir. Zira bu kadın Hz. Süleyman´dan (as ) tehdit dolu bir mektup aldığında kuvvet komutanlarının da aralarında bulunduğu devlet erkânı ile istişareye ve müzakereye başlar, onların fikirlerini alır. Kur´an-ı Kerim´de buyrulduğu gibi Kraliçe şöyle demiştir: ?Sebe kraliçesi Belkıs dedi ki: Ey ileri gelenler! Bana çok önemli bir mektup atıldı. Mektup, Süleyman´dan gelmiştir. O, ?Bismillâhirrahmânirrahîm´ diye başlamakta ve içinde ?Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin´ denilmektedir Ey ileri gelenler! Durumum hakkında bana görüş bildirin. Sizler yanımda bulunmadıkça hiçbir işe kesin olarak karar vermem. Dediler ki: Biz güçlü kimseleriz ve çetin savaşçılarız. Emir senin. Ne emredeceğini düşün. (Kraliçe Belkıs) şöyle dedi: Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler ve halkının ileri gelenlerini zelil hâle getirirler. İşte onlar böyle yaparlar. Ben onlara bir hediye gönderip, elçilerin ne haber ile döneceklerine bir bakacağım? (Neml, 27/29,35)

Üçüncü Örnek: Çocuğun süt emme meselesi örneğidir. Kur´an-ı Kerim´de emzirme süresi iki yıl olarak tayin edilmiştir. Ancak aynı ayetin devamında anne ile babanın aralarında istişare ederek, çocuğu bu süreden daha önce ayırabilecekleri de ifade edilmiştir. ?Emzirmeyi tamamlamak isteyenler
için- anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir. Hiçbir kimseye gücünün üstünde bir yük ve sorumluluk teklif edilmez. -Hiçbir anne ve hiçbir baba çocuğu sebebiyle zarara uğratılmasın. (Baba ölmüşse) mirasçı da aynı şeyle sorumludur. Eğer (anne ve baba) kendi aralarında danışıp anlaşarak (iki yıl dolmadan) çocuğu sütten kesmek isterlerse, onlara günah yoktur. Eğer çocuklarınızı (bir sütanneye) emzirtmek isterseniz, örfe uygun olarak vereceğiniz ücreti güzelce ödediğiniz takdirde size bir günah yoktur. Allah´a karşı gelmekten sakının ve bilin ki Allah, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir.? (Bakara: 2/233) Söz konusu ayet-i kerime´de ?Ana-baba aralarında istişare ederek ve anlaşarak (daha önce) sütten kesmek isterlerse ikisine de günah yoktur? Bölümü kadın ile istişare etmeyle alakalı önemli bir örnektir.

Emzirme ile alakalı bir başka örnek ise Talak Suresi 6. ayet-i kerimesidir. ?O (boşanan) kadınları gücünüzün yettiği kadar ikamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun ve üzerlerine tazyikte bulunmanız için kendilerine zarar vermeyin ve eğer yüklü bulunmakta iseler yüklerini indirinceye kadar onlara nafakalarını verin. Eğer sizin için (çocuklarınızı) emzirirlerse onlara ücretlerini verin ve aranızda maruf bir veçhile müşaverede bulunun ve eğer müşkilata uğrar iseniz onu bir başkası emzirecektir.? (Talak: 65/6)

Dördüncü örnek: Rasulüllah (sav) şöyle buyurmuştur. ?Kendilerini ilgilendiren konularda kadınlarla istişare edin? (İbn-i Esir, Usdul- Ğabe )

Hz.Ömer (ra) kocası cihada gitmiş olan bir kadının bekârlıktan yakındığını duyunca, derhal kızı Hafsa validemize müracaat ederek, ?kızım, bir kadın kocasından en fazla ne kadar ayrı kalmayı taşıyabilir?? diyerek onunla istişare etmiştir. Aldığı cevaba binaen ise askerlik müddetini altı ay olarak sınırlamıştır. (Beyhaki: 9/29)

Allah Resulü (sav) bir başka Hadisi şerifte şöyle buyurmuştur: ?Kızları hususunda kadınlarla istişare edin.? (Ebu Davud, Nikâh, 24 Hadis No: 2095)

Diğer bir Hadis ise bakire kızla babası müşavere etmelidir şeklinde anlayabileceğimiz şu hadis-i şeriftir:
?Bir bekâr kız Allah Resulün´e gelerek babasının kendisini istemediği halde biriyle evlendirdiğini anlattı. Bunun üzerine Allah Resulü (sav) kendisini bu evliliği kabul edip etmeme konusunda serbest bıraktı.? (Ebu Davud, Nikah 24, 25 Hadis No: 2096)

Allah Resulü (sav) kadının rızasının alınmadığı ve sadece babalar tarafından gerçekleştirilen bazı nikâhları ve evlilikleri iptal etmiştir.

Hizam kızı Hansa´nın şunları söylediği rivayet edilir: ?Hansa dul bir kadın olmasına rağmen babası onu evlendirmiştir. Ancak Hansa bu evlendirmeye rıza göstermeyerek Resulüllah´a (sav) şikâyet etmiştir. Allah Resulü ise bu nikâhı ret etmiştir.? (Buhari, ikrah, 3 Hadis No: 6945)

Resülüllah (sav)´ın bu uygulamasına dayanarak kızın rızası hilafına kıyılan nikâh akitlerinin geçersiz olacağına hükmeden ulema da olmuştur. ibni Hacer, Fethulbari, Kitabu-l-İkrah bölümünde İbni battal´ın şöyle söylediğini nakleder: ?Cumhur, zorla kıyılan bir nikâhın iptal edilmesi gerektiği görüşündedir.?
Bu örneği şöyle bir Hadisi Şerif ile bitirelim: ?Dul kadın kendisiyle istişare edilmeden evlendirilmemeli, bakire kız da izni alınmadan nikâhlanmamalıdır.? (Müslim, Nikâh 64 Hadis No:1419)

Beşinci Örnek; Hz. Ömer, bir Cuma günü hutbesinde, kadınlara verilecek olan mehir hakkında bir sınırlama getirerek, aşırıya gidilmesinin önüne geçmek istediğini ifade etmiştir. Bunun üzerine cemaatte bulunan bir kadın ?Ey Ömer, Yüce Allah: ?Bir eşin yerine başka bir eş almak isterseniz, birincisine bir yük altın vermiş olsanız bile ondan bir şey almayın?´ (Nisa: 4/20) buyurarak herhangi bir sınırlama getirmezken, sen nasıl bunu yaparsın?? diyerek müdahale eder. Bu olay karşısında Hz. Ömer ?Bir kadın isabet etti, bir erkek hata etti, bir emir (halife) cedelleşti ve kaybetti? diyerek oradaki kadının uyarısına ve görüşüne ittiba etmiştir.(Bakillani,Temhid )

Altıncı Örnek; Şifa bint Abdullah örneğidir. Şifa bint Abdullah çok zeki, erdemli, faziletli, okuma yazma bilen meziyetli bir hanımefendidir. Onun için Hz. Ömer´in zaman zaman kendisine müracaat ettiği, görüşlerine değer verdiği ve çoğu zaman onun tarafını tercih ettiği rivayet edilir. Hz. Ömer (r.a) Hz. Şifa´ya çok hürmet ederdi. Hatta Hz. Ömer döneminde Hz. Şifa´ya memleket idaresinde görev bile verilmiştir. Çarşı, Pazar işlerine bakan bir zabıta olduğunu söyleyebiliriz. Peygamber efendimizin de bu kadına hürmetkâr olduğu gelen rivayetler arasındadır.

Yedinci örnek; İbni Asakir ?Tarihu Dimeşk? 5/561 ibni Hacer, ?el-İsabe? 4/385 kitaplarında şöyle bir bilgiye yer verirler: ?Halid ibnul Velid Şam bölgesinde kız kardeşi Fatıma ile beraber kalırdı. Birçok konuda onunla istişare eder ve sözüne uyardı.?

Sekizinci Örnek; Abdurrahman bin Avf´ın Hz. Ömer´in vefatından sonra halife tespitindeki tutumudur. O, Hz. Osman´ı belirlerken erkeklerin yanı sıra kadınların da görüşlerini aldığı gelen rivayetler arasındadır. Herhalde ki bu olay İslam´da kadınların seçme haklarının en güzel pratik örneğidir. (Feyzu´l-Kadir)
Bütün bu örneklerden çıkacak olan sonuç, İslam´ın istişare konusunda önem verdiği hususun cinsiyet değil ehliyet ve liyakat olduğudur. Öncelikle kadınları ilgilendiren konular olmak üzere, kadınların fikrinin alınmasının gerekli görüldüğü her konuda onlarla istişare edilmelidir. Bilgilerine, beyanlarına müracaat edilmelidir.

Ancak verilen örneklerdeki genel tabloya baktığımızda, kadınların görüşleri alınırken mahremiyet sınırlarına riayet hususunda gösterilen hassasiyet de dikkatimizi çekmektedir. Kadınlarla istişare edenlerin genellikle kadınların yakın akrabalarının veya emir sahiplerinin olması büyük bir önem arz etmektedir. Abdurrahman Bin Avf´ın kadınların görüşünü aldığını ifade eden rivayetlerin doğrunun kabul edilmesi halinde dahi, altı kişilik istişare heyetinde onlarla beraber bir kadının istişareye oturmaması bu hassasiyetin bir yansımasıdır.

Sözün özü adaba, usule hicaba, hürmete riayet edildikten sonra ihtiyaç duyuluyorsa kadınların görüşlerine başvurulabilir, kendileriyle istişare edilebilir. İslam dini kadınlar ile istişare etmeye değil, ihtilata karşıdır.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR