Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


İslamcılık, İktidar ve İslamcı Aydınlar

Yusuf Yavuzyılmaz'ın "yeni" yazısı...


Türkiye siyaseti kuşku yok ki, krizin eşiğinde duruyor. Bir taraftan ortaya çıkan milliyetçi anlayış, değer taraftan bu anlayışın sol ve İslamcı düşünceyi sarmasıyla ortaya çıkan etkisizleştirme, devletin yapısına karşı yönelmiş olan eleştirilerin kolunu kanadını kırmıştır. Özellikle sisteme karşı muhalif kimliği temsil eden ve yeni bir dünya arayışının cephesi olan İslamcılık, sisteme entegre olarak muhalif yönünü iyice törpülenmiştir.

Ne yazık ki, iktidara eklemlendiğinde muhafazakarlaşan ve statükonun bir parçası ve savunucusu olan her devrimci anlayış gibi, İslamcılarda statükoya eklemlenerek muhafazakarlaştılar; değişimci ve devrimci kimliğini kaybettiler. Muhafazakarlık yenilik arayışı değil, her türlü değişime mesafeli ve statükoyu korumayı amaçlayan bir siyasal zihniyet önerir. İslamcı kökenden gelenlerin iktidarında ki muhafazakarlaşma ve çürümeye karşı, bir ümit muhalif yerde durması gereken İslamcı aydınlar olacaktı. Ancak onlarında büyük ölçüde iktidarın şehvetine kapılmaları, İslamcılığın muhalif damarını iyice örselemiştir.

Son yıllarda İslamcılık bağlamında yaşanan en büyük açmaz, İslamcı aydınların iktidarla olan bağının bir bağlılık ve itaat ilişkisine dönüşmesidir. Bu durumda bütün enerjilerini iktidarın devamına harcamaya başladılar. Bu durum, söylemlerinde bir kalite ve seviye kaybına yol açtı. İslamcılığı muhafazakarlaştırdı ve etkisizleştirdi. Bu anlamda İslamcılık modern dönemin en büyük kimlik krizini yaşamaktadır. Kimlik krizinin özü şu: “İslamcılık yıllardır itiraz ettiği modern dünya sistemine eklemlenerek mi, yoksa adil bir dünya amacını dillendiren bir muhalif hareket olarak mı yoluna devam edecek?”

İktidarın şehveti ve çekiciliği, insana reddedemeyeceği imkanlar sunması, insanların geçmişte savunduğu düşüncelerinin büyük kısmını kenara iterek iktidara eklemlenmeyi tetiklemektedir.

İran Devrimi ve Pakistan İslam Cumhuriyeti deneyimi bize İslam adına başlayan arayışın milli devlet duvarına ve dünya konjonktürüne çarparak millileştiğini ve yerelleştiğini gösteriyor. Bu büyük ölçüde İslam dünyasında yaşanan İslamcı iktidarların serüveni için de geçerlidir.

İran devrimin evrildiği noktayı analiz eden ve büyük ölçüde hayal kırıklığı yaşayan İran aydınlarının sorduğu “Bunu mu hedeflemiştik?” sorusunu aslında genelleştirerek İslam dünyasındaki bütün iktidar deneyimleri için sorulabilir. İslamcılık, iktidar konusunda yaşanan tutarsızlık, muhafazakarlık ve milliyetçilik konusundaki yozlaşmayla mutlaka yüzleşmelidir.

“İktidarı dönüştürmek mi yoksa iktidara eklemlenmek mi?” Bu soru İslamcılığın geleceğini sekilendirecek en önemli sorudur. Öte yandan İslamcılığın öncülerinin evlerini terk edeli epey zaman oldu. Onların evlerine dönüş umudunun kalıp kalmadığı önemli bir sorun alanıdır. Eğer kalmadıysa şimdi nereden ve nasıl başlanacağı sorunu üzerine kafa yormak gerekmektedir.

Muhalif İslamcı aydınlar, 20 yıllık iktidar sürecinde biriken ve yeni eklenen sorunlara, yaşanan yozlaşma ve çürümeye karşı uyarı görevini yerine getirmelidir. Çünkü ses çıkmadığı sürece bu çürüme ve yozlaşmışlığın bedelini dindarlar ödeyecektir/ ödemektedir. Dindarların yaşadığı çürümüşlüğe ve yozlaşmaya, bunun sonucunda oluşan toplumsal duyarsızlığa karşı, toplumun değişik kesimlerinde başlayan eleştirileri göğüsleme ve iktidar sahipleri uyarma İslamcı aydınların birincil görevidir.

 Mevcut iktidara “İslam iktidarı” demek hatalı bir kavramsallaştırmadır. Müslümanların iktidarı demek daha doğrudur. Çünkü İslam iktidarı ideal bir kavramsallaştırmaya işaret eder. Tanrı adına yönetim modelini çağrıştırır. Oysa tarihte yaşanan hiçbir düzeni İslam iktidarı (Hz. Peygamber hariç) olarak nitelendirmemek gerekir. Nitekim Hz. Ebubekir, kendini Allah’ın halifesi olarak değil Resulün halifesi olarak nitelendirtmiştir. Çünkü yaşananlardan iktidarın sorumlu olduğuna işaret ediyordu. İktidar sahiplerinin Allah’ın halifesi kavramının ardına sığınarak sorumsuzluklarını temellendirmesinin önünü açmak istemiyordu.

Öte yandan aynı endişeyle İhsan Süreyya Sırma, yazdığı tarih kitabına “İslam Tarihi” değil “Müslümanların Tarihi” adını koymuştur. Çünkü insan ontolojisi hataya, yanlışlığa açıktır. Çünkü insan tarihsel bir varlıktır. Bu yüzden İslam iktidarı olmaz, İslami değerlere dayalı iktidar arayışı olur. Bundan dolayı Hz. Peygamber sonrasındaki hiçbir iktidar İslam iktidarı değildir.

Unutmayalım Ebu Hanife zamanın iktidarına karşı vasiyeti şu olmuştur: “Beni zulmün olmadığı bir toprak parçasına gömün” (Ebu Hanife’nin muhalefet ettiği laik yönetimler değil, bizzat başında halifenin olduğu yönetimlerdir)

Muhalefetin elinde olan belediyelerde olanlar, iktidardan şikâyet ettiğimizin benzerlerinin orada da geçerli olduğunu gösteriyor. Bu yüzden sorun iktidar olmaktan çok daha derinlerde. Muhalif belediyeler de ihaleleri kendine yakın iş adamlarına veriyor, kendine yakın sanatçılara, gazetecilere para aktarıyor. “Onlar yaptı, bizde yapacağız” duygusu egemen. Oysa kim olursa olsun hak eden olsun şeklindeki bir bakışa ihtiyacımız var. Adaleti üst düzeyde tutacak bir anlayış, toplumsal birliği sağlayabilir. Mülakat sistemini eleştirmek gerekir; kimin mülakat yaptığı önemli değil. Çünkü mülakat sistemi, yetenekten, verimlilikten başarıdan farklı kriterleri öne çıkarır. Ne yazık ki, parti aidiyeti, ahlaki değerleri önemsizleştiriyor. Dolayısıyla makbul olan, ahlaki değerlere vurgu yapanlar değil, parti liderine sadakati öne çıkaranlar oluyor. Siyaset menfaat şebekesine dönüşüyor ve ahlak ve adaletten uzaklaşıyor.

 Türkiye siyasetinin temel sorununun basit bir iktidar sorunu olmadığını görmek gerekir. Bu durumu düzeltmek uzun ve yorucu entelektüel mücadeleyi gerektiriyor. Ancak kısa vadede önümüzde bir seçim vardır. Kuşkusuz insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi açısından mevcutlar arasında en iyi olanı ya da en az zararlı olanı tercih etmek gerekiyor.

 

Kaynak: farklı bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR