Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


İslamcılık üzerine gözlemler

İslamcılığa karşı çıkmakla İslam´ı korumak istediklerine bizi inandırmaya çalışıyorlardı. İslam´ı hayata aktarmak ve özne yapmak için İslamcılığın tam sırasıdır.


Zamanın ruhuna uymak bir taraftan geçmişe takılıp çağdan uzaklaşmak, diğer yandan zamanın akışına kapılarak savrulmak tehlikesini içinde barındırır. Zamanın ruhuna uyarken kutsal değerlerin yol gösterdiği evrensel ahlaki ilkelerden ödün vermemek gerekir. Böyle bir çaba, uygun bir zamanda İslam´ın tarihe dönüşüyle sonuçlanacak kutsal yolculuğa yol açacaktır.

XXX

Modern İslami anlayışların bir bölümü İslam´ı modern felsefenin ürettiği kavramlar üzerinden yorumluyorlar. Unutmamak gerekir hangi paradigmanın kavramlarını kullanıyorsan zihin dünyan ona göre şekilleniyor. Liberal İslam, Sol İslam, Türk veya Kürt İslam´ı... nitelemeleri böyledir. Belirleyici kavramsal çerçeve İslam değil, Liberalizm, Türkçülük, Kürtçülük veya sosyalizmdir

XXX

Biat, aslında bireyin özgürce yaptığı seçim anlamına gelir. Anlaşılan o ki, kavramın sicili bozulmuş, körü körüne itaat haline gelmiş. Biat körü körüne itaat anlamında kullanılsa bile, bu kavram sadece iktidar alanı ile sınırlı değildir, Cemaatlerin, örgütlerin, derneklerin, muhalefetin biat etmesi iktidarı kat kat aşabilir. Nasr Ebu Zeyd muhalefetin çoğu kez iktidardan daha otoriter bir yapı ürettiğinden bahseder. Bugün ne yazık ki, İktidar karşısında yer alan odakların çoğu iktidarı suçladıkları biat etmeyi hücrelerine kadar yaşamaktadır. PKK, Hizbullah, sol örgütlerin kendi örgütlenmeleri içindeki biat sistemi iktidarı gölgede bırakacak düzeydedir.

XXX

Zulme, haksızlığa, faşizme karşı mücadele ettiklerini söyleyenler zulüm yapmayacak, haksızlık etmeyecek, faşistler gibi davranmayacaktır. Aliya´nın dediği gibi onlar gibi olmamalı kitaba uyulmalıdır. Zulme uğrayanları bekleyen en büyük tehlike mücadele ettiklerine benzeme eğilimidir.

XXX

İslam adına hareket eden bir örgütün, partinin, ekolün mücadelede başarılı olması İslam´ın başarılı olduğunu göstermez. O örgütün İslam üzerinden ürettiği düşüncenin başarısını gösterir. İslam adına olsa da bütün yönetim tecrübeleri insanidir. Hatalıdır, eksiktir. Bir hareketin İslam adına hareket etmesi, o hareketi tartışılmaz ve hatasız kılamaz. Bir devletin yönetim sisteminin İslam olması devletin hatasız olduğunu kanıtlamaz. Hiçbir beşer hatasız bir yeryüzü devleti kuramaz.

XXX

İslami parti" ve "İslami siyaset" olmaz; Müslümanların partisi ve Müslümanların siyaseti olur. Müslümanların partisi ve siyaseti tıpkı diğer insani faaliyetler gibi hatalıdır, eksiktir, tarihseldir.

XXX

İslam´ın ideolojik hali olan İslamcılığa, "İslam bir din İslamcılık ideolojidir" teziyle karşı çıkanların çok temel bir çelişkisi var. İslam dışı ideolojileri benimsiyor ancak sadece İslamcılığa karşı çıkıyorlar. İlk olarak İdeoloji kötü bir şey midir? Yoksa ideoloji iyi de sadece dinin ideolojiye dönüşmesi mi kötüdür? Beri yandan ideoloji ontolojik olarak kötü ise İslamcılık dışındaki ideolojileri de reddetmek gerekmez mi?

XXX

İslam, modern dönemde en kabul edilebilir sonucunu milliyetçilik üzerinden yaptı. Bu fikriyatın düşünsel temellerini ise C. Afgani attı. İslam dünyasında kurulan ulus-devletlerin tamamı ve kurulacak olanlar bu sentezin ürünüdür. İslami birikimin bütün zihinsel karşı duruşuna karşın, başka bir çözüm üretememiştir. Yeni bir siyasal teori üretemeyince dönüp milliyetçilikle daha derinden ilişki kurması kaçınılmazdır. Şimdilerde ne devlet kuranlar ne de devlet kurma ideali peşinde koşanlar milliyetçiliği kabul edilebilir bir forma sokarak yeniden üretiyorlar.

XXX

Mustafa Sıbai, Seyyid Kutub, Hasan Hanefi, Ali Şeriati ve Nurettin Topçu´nun İslami anlayışlarında sosyalist terminolojide yer alan kavramlardan yaralanmıştır. Ama bu isimlerden hiçbiri sosyalist değildir. Bana göre Ali Şeriati, Marksizm´i en bilimsel bir şekilde eleştiren ve analiz eden isimdir.

XXX

İslamcılık bitmiyor dönüşüyor. İslam bitmediği gibi İslamcılık da bitmez. Bugünkü Müslümanların dünyadaki durumuna bakıp İslam bitti diyebilir miyiz? İslam bitmediği müddetçe, İslam´ı siyasal okuma biçimleri de bitmeyecek demektir. İslamcılıkların başarısız olduklarını savunmak başka bu düşünce tarzının bittiğini söylemek başkadır. Daha açıkçası bizim parti kaybettiğinde demokrasi sona ermiyor.

XXX

Türkiye´de Nurettin Topçu veya Sezai Karakoç´un değil de, mesela Necip Fazıl´ın daha etkili olması, İslamcı düşüncenin kültürel derinliğe çok pirim vermediğini de açıkça gösteriyor.

XXX

Ben hem İslamcılığın kendi tarihsel birikimini hem de eleştirilerini değerli buluyorum. Ayrıca bu tartışmalar yeni de değildir. Pakistan´ın Hindistan´dan ayrılma sürecinde iki büyük İslamcı düşünür karşı karşıya gelmişti. Fazlurrahman Pakistan´ın ayrı bir devlet olarak kurulması gerektiğini savunurken Abu´l Kelam Azad, Hindistan ile birlikteliği savunuyordu. İslamcı düşüncenin başlangıç noktasında bulunan C.Afgani ve M.Abduh arasında da İslami mücadelenin yöntemi konusunda farklılık vardır. Afgani bağımsız devletlerin kurulmasına öncelik verirken, Abduh eğitim faaliyetlerini önemsiyordu."

XXX

İran Devriminin ilk dönemlerdeki heyecanını yitirip, dünyanın pragmatik ve reel siyaseti arasında bir yön bulma sonucunda ürettiği pragmatizm ve ulus devlet refleksleri bir kenara bırakılacak olursa Humeyni hakkında şunu söyleyebiliriz: Humeyni 20. yüzyılda nebevi hareketin izini süren en büyük İslam alimi ve devrimcilerinden biriydi. "Ne Doğu ne Batı " anlayışıyla özgün bir İslami çizgi benimsedi. Batı kaynaklı devrimci hareketlerin ezikliğini yaşayan Müslümanlara dini bir devrimin her zaman mümkün olabileceğinin işaretini verdi.
İran´ın şimdiki konumu ise oldukça trajiktir.

XXX

Türkiye´de genelde tasavvuf karşıtı olarak var olan İslamcılığın İran devrimi ve onun lideri Humeyni´ye duyduğu sempati, Humeyni´nin eserlerinin çevrilmesiyle şok etkisi yarattı. Türk İslamcılığının neredeyse küfürle itham ettiği Mevlana ve Arabi temel referans noktalarından biriydi Humeyni´nin.

XXX

İslamcılık bitmeyecek, ama zorunlu olarak dönüşecek. İslamcılık tarihseldir, gelecek zamanlar için bugünkü şekliyle kalamaz. İslamcılık, belirli bir coğrafya ve tarih kesitinde karşılaştığı sorunlara cevap bulmak için dinin metinlerinden hareketle yapılan beşeri bir yorumdur. Dolayısıyla her yorum coğrafya ve şartlar değiştikçe değişecektir. İslamcılık bitti mi? tartışmaları anlamsız. İslamcılıktan bir dönem üretilen düşünceyi anlıyorsak bitmek zorunda zaten. İslamcılık bitmeyecek, dönüşecek. Dönüşmek zorunda. Bunun iyi mi kötü mü olduğu tartışması ise bahsi diğer.

XXX

            İslamcılık da dahil her ideoloji yanılgıya açıktır. Konumu,bilgisi ne olursa olsun hiçbir insanın oluşturduğu düşünce biçimi (Ulusalcılık, Milliyetçilik, Sosyalizm, Faşizm, Kemalizm, Liberalizm..) hatasız ve evrensel olamaz. Hatasızlık ve evrensellik sadece yanılgısız, öncesiz ve sonrasız olan varlığa aittir. Her kim kendi ideolojisinin mutlak doğru olduğunu iddia ediyorsa ona kutsallık yüklüyor demektir.

XXX

Kemalizm´i, İslamcıları, Sosyalistleri, Kürt milliyetçilerini bekleyen asıl soru geçmişte yaşananlar değil, bu düşüncelerin yaşayan insanlara ne vaat ettiğidir. İnsanlara bir şey vaat etmeyen düşünceler geçmişe sığınır, teröre ve baskıya başvurur, halkın dini ve kültürel tercihlerini önemsemez. Yaşayan insanlara bir şey vaat etmeyen düşüncelerin nostaljiye sığınması kaçınılmazdır.

XXX

İslamcılık eleştirileri de en az İslamcılık kadar yüzeysel, basit ve derinlikten yoksun. Çünkü kavramlar tanımlanmadan, içeriği belirlenmeden yapılan bütün tartışmalar sorunludur. Bilimsel tartışmanın sınırları belirlenmeli, sonra eleştiri yapılmalıdır.

XXX

İslam ve İslamcılık arasında çok fark var. İslam bir din, İslamcılık dinden yola çıkarak oluşturulan ideoloji. İslam kusursuz bir din, İslamcılık hatalarla dolu ideoloji. İslam ilahi öğreti, İslamcılık belli bir döneme ait insan ürünü öğreti.

XXX

İslam var olduğu sürece, İslam´dan yola çıkarak bir ideoloji oluşturma çabaları da olacaktır. İslam´ı çağa hakim kılmak şeklinde bir arayış sonuna kadar meşru bir arayıştır. İslamcıların başarı ve başarısızlığı ayrı bir tartışma konusudur.

 

XXX

 

İslam bir dinin adı. İslamcılık yorumdur. Mehmet Akif örneğin Abduh´u önder kabul eder. ?İnkılap istiyorum ben de Abduh gibi" der Safahat adlı devasa eserinde.?

 

XXX

 

İslamcılık Türkiye´de bütün sağ ve sol ideolojiler içine reddedici ve onaylayıcı biçimde sinmiştir. İslam bugün şöyle olmalıdır, din-devlet ilişkileri şöyle olmalıdır diyen herkes İslamcılık ideolojisine bulaşmıştır. Kaldı ki, İslam´ın bugün nasıl yaşanması gerektiğine dair bir zihinsel çaba İslamcılığa açılan kapıdır. İslamcılığı doğru değerlendirmek için Said Nursi, Said Halim Paşa, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Sezai Karakoç, Afgani, Abduh, Kutub , Mevdudi, Ali, Şeriati, Muhammed Abduh,Fazlurrahman, Malik bin Nebi, Hanefi, Cabiri vb İsimleri okumak gerekir. Yoksa İslamcılığa sövgü üzerinden yürütülecek bir seviyesiz tartışma üslubu ilmi olmadığı gibi ahlaki de değildir. Hiç Olmazsa içinde birbirine karşıt düşüncelerin bulunduğu "İslamcılık Öldü mü" adlı derleme kitabı okumak gerekir. Okumayan, araştırmayan, sorgulamaya hakaret eder, söver, slogan atar.

XXX

İslamcıların, Tek parti dönemine ait tek adamlığa eleştirel bakmalarıyla, bugünkü başkanlık sistemini desteklemeleri arsında hiçbir çelişki yok. Karşılaştırma yapanlar yine anakronizm tuzağına düşüyorlar. Bugünkü başkanlık sistemi seçimsiz değil, seçilen başkan beş yılda bir halk tarafından denetlenecek. İkincisi seçilen başkanı demokratik meşruiyet yönünden güçlendirerek, vesayet sisteminin önüne set koyuyorlar. Bu yüzden İslamcılar tek adamlığa karşı çıkarken şimdi destekliyor genellemesi doğru olmadığı gibi, önyargılarla beslenen bir genellemedir.

XXX

            İslamcılığın enternasyonal ümmetçilik üzerinden kendi toprağına yabancılaşması gerçekten çok önemli bir sorundur. Bir diğer konu da İslam´ın yerelleşerek evrensel özelliklerini kaybetmesidir ki, bu durum başka bir sorunun eşiğine bizi bırakır. Bu iki yaklaşım arasında sağlıklı bir denge kurmak gerekir.
İslam´ın bütün insanlığa gönderilmiş son mesaj olduğunun anlamı nedir?

XXX

İslamcılığın nitelik değişimi kaçınılmazdır. Niteliğin ne yönde değiştiğini tespit ise çok kolay değildir. İslamcılığın kötü yöne evrildiğini düşünüyorsak şu soruya cevap aramamız gerekir: Hangi dönem İslamcılığı idealdir. Dahası ideal İslamcılık olur mu?

XXX

İslamcılık kusursuz olamaz. Çünkü insanı çabanın içine girdiği bir anlam dünyasıdır. İnsan ontolojisi gereği hatadan uzak kusursuz bilgiler üretemez. Dolayısıyla bütün zamanlar için geçerli bir İslamcı anlayış olamaz. 
Her dönemin İslamcılığı o dönemin koşullarına göre biçimlenir.

XXX

İslamcılar ne hata yaparsa yapsın ki, içine insanın girdiği hiçbir açıklama biçimi mutlak doğru olarak görülemez; bu İslam´ın hakikatini ortadan kaldırmaz,onun etrafında şüphe oluşturulamaz.

XXX

C.Afgani ve M.Abduh gibi ilk İslamcı nesil "İslam dünyası niçin geri kaldı? "sorununu doğru teşhis etmişlerdi. Çözümleri de buna dönüktür:
1-Kur´an ve Sünnete Dönüş,

2- Cihat bilincinin yenilenmesi,

3-İçtihat kapısının Açılması,

4- Tasavvufun oluşturduğu anlayışın değişmesi,

5-Dini Düşüncenin İhyası. Onlar sorunun içte olduğunu, çözümün de oradan başlaması gerektiğini tespit etmişlerdi. Şimdiki bazı İslamcılar ise tam tersini düşünüyor. Asıl sorunun emperyalizm, Amerika, İsrail olduğu kanaatindeler.

XXX

İslamcıların zihnini tembelleştiren olaylardan biri de, tüm olayları dış sebeplere bağlayarak İsrail, Amerika, CIA ve MOSSAD gibi örgütler üzerinden temellendirme çabamız oldu. Sorunu dışarıya transfer ettik ve kendimizle bir türlü yüzleşemedik. Bugünlerde bu tutum Doğu Perincek´in İP ve Temel Karamollaoğlu´nun SP´de yaygın. Komplo teorisi kurmaktan gözlerinin önündeki gerçekleri görmekten uzaklaşıyorlar. İdeolojiden realiteye gitmeye çalışıyorlar. Oysa gerçeklikten ideolojiye gitmek gerekir.

XXX

Suriye başta olmak üzere her şey Rusya ve ABD mutabakatına bağlı ise, neden Iran ve Türkiye başta olmak üzere diğer aktörleri suçluyoruz. Bölge ülkelerinin siyasetlerine yaptığımız her eleştiri, aslında onları sorumlu tuttuğumuz içindir. Doğrusu da budur. Ne diyordu Aziz Kur´an:"Başınıza gelenler kendi ellerinizle kazandıklarınızdan dolayıdır. Unutmayalım insanın hatalarının kaynağı Şeytanın gücü değil kendi zaaflarıdır. Kaldı ki Şeytan Amerika ve Rusya´dan çok daha güçlü bir kötülük odağıdır.
Sorunun kaynağı biziz. Türklerin, Kürtlerin, Müslümanların başına gelenlerin birincil ve belirleyici sebebi kendileridir. Niçin bizi sömürüyorlar" sorusu yerine " Niçin sömürüye açık ve müsait bir yapımız var" sorusu geçmelidir. 
Bu hesaplaşmayı ilk İslamcı nesil doğru cevaplamıştır. Afgani ve Abduh´tan Akif´e kadar sorunun büyük bileşenini içeride aramışlardır. Geri kalmamızın ve İslam dünyasındaki fikri donukluğun sebeplerini ve çözüm yollarını doğru belirlemiştir:
1- Kur´an ve Sünnete dönüş.

2- İçtihat kapısının açılması.

3-Cihat ruhunun uyandırılması

4-Tasavvufun bozulmasıyla ortaya çıkan eylemsizlik. Dış sebeplerin etkisi bu iç sebeplere bağlıdır.

Unutmayın. Allah kimseye zulmetmez.

XXX

İslam ortadan kalkmadığı sürece, İslam´a dayalı bir ideolojik arayış olan İslamcılık da devam edecektir. Sorun olan İslam ve İslamcılığı aynı kefeye koymaktır.  Oysa İslam bir din, İslamcılık ise beşeri bir ideolojidir. İslam içinde hata olmayan bir din, İslamcılık tarihsel, yanılgıya ve değişime açık bir ideolojidir.

XXX

Mehmet Akif´in " Safahat" adlı eserinde fikir üstatları olarak kabul ettiği Afgani ve Abduh İslamcı akımın kurucu düşünürleridir.

XXX

İslami söylem ile büyüdüğü coğrafyanın ilişkisi nasıldır? İslami düşünce büyüdüğü coğrafya ve kültürden ne derece etkileniyor. Bu ilişkide İslami düşünce mi yoksa yerleşik kültürel düşünce mi dönüşüyor? Yoksa değişim karşılıklı mI oluyor? En vahimi yerleşik kültürel düşüncenin İslami söylem içinde kendini yeniden üretmesidir. Arap, Fars ve Türk milliyetçiliği bu duruma örnektir.

XXX

Türkiye´de İslami düşünce milliyetçiliğin beşiğinde büyüdüğü için, farklı söylemine kendini ayrıştırma çabalarına karşılık, kriz anlarında İslami dil hiç yakalaşmaması gereken milliyetçi söyleme yaklaşıyor. Bu durum milliyetçilikten çok daha tahrip edici bir dil oluşturuyor. Bu süreç bütün İslam beldelerinde benzer şekilde üretiliyor.

XXX

İster Kemalist, ister sosyalist, isterse liberal, milliyetçi, İslamcı olsun bütün ideolojiler insana bir gözlük takarlar. Birey hakikatin sadece orada olduğunu düşünür. 

XXX

"Cumhuriyetin laik reformlarının radikal bir şekilde İslam´ı kamusal hayattan uzaklaştırdığı İslamcı muhalefet imkanının kalmadığı yıllarda,İslamcılar için milliyetçilik bir sığınak rolü oynamıştır.(B.Duran,Modern Türkiye´de Siyasi Düşünce,cilt6) Bu durum aradan yıllar geçmesine karşın İslamcı siyasetin kolayca milliyetçiliğe evrilme özelliğine sahip olduğunu açıklar.

XXX

İhvan da dahil İslamcı hareketlerin iktidar deneyimleri başarısız oldu. Bu kuşkusuzdur yanıyla iktidara hazırlıksız yalanla ile ilgili bir sorun. Iki istisnası oldu bunun Türkiye ve Fas. Bir diğer ülke de Tunus. Tunus´ da Gannuşi, Türkiye de Erdoğan. Ak parti deneyimi konusundaki temel soru su; Dünya sistemine ve Türkiye´deki bürokrasiye uyum konusunda mı yoksa eleştirip dönüştürme konusunda mI başarılı Ak Parti. Yoksa hem Ak Parti hem de sistem mİ değişiyor?

XXX

 Modernist İslamcıların kadın konusundaki tavırları, oryantalistlerin yaptığı eleştirilerle bire bir örtüşüyor. ilginç bir durum doğrusu.

XXX

İslamcılık öldü mü?" sorusunu önceleyen soru "İslam öldü mü?" sorusudur. İslam var olduğu sürece siyasal anlamda İslami bir toplum arayışı da devam edecektir. Bir dönem savunulan İslamcılığının bitmesi, başkalaşması, dönüşmesi mümkündür. Hatta bir dönem İslamcılığı başka bir zamanda tümden işlevsizleşebilir. Bir dönemde ve belirli bir toplumsal ve kültürel çerçevede üretilen İslamcılığın bütün zamanlar için geçerli olması mümkün değildir. Çünkü İslamcılık beşeri zihnin ürünüdür.

XXX

Bugün İslamcıların önemli referansları batı düşüncesinin aydınlarıdır. Özellikle sol, anarşist ve post-modernistler bu referansların başında gelir. Derida, Foucault,Hegel?başucu kaynaklarıdır. Artık Mevdudi ve Seyyid Kutub´tan bahsetmiyorlar bile. Anadolu halkının bilincini ören Mevlana´dan, Arabi´den, Gazali´den, İbn Rüşt´ten, Said Nursi´den, Akif´ten... habersizler. Bundan dolayı kurdukları ithal dille halkın kalbine dokunmaları imkansızdır. Halkın kalbine dokunmadıkça elitizmin kucağına düşüyorlar ve onu aşağılamaya ve suçlamaya başlıyorlar.

XXX

İslamcılık öldü" diyerek hayallerimizi, ideallerimizi öldürmek istiyorlar. Aslında öldürmek istedikleri İslam´ın bizzat kendisiydi. Sadece "İslam´ı Öldürmek İstiyoruz" diyecek kadar cesaretleri yoktu. İslam´ı savunuyor görünüyor, ama onun pratik hayatla bütün iddialarını bitirmek istiyorlardı. 
İslamcılığa karşı çıkmakla İslam´ı korumak istediklerine bizi inandırmaya çalışıyorlardı 

Zamanın ruhuna uymak bir taraftan geçmişe takılıp çağdan uzaklaşmak, diğer yandan zamanın akışına kapılarak savrulmak tehlikesini içinde barındırır. Zamanın ruhuna uyarken kutsal değerlerin yol gösterdiği evrensel ahlaki ilkelerden ödün vermemek gerekir. Böyle bir çaba, uygun bir zamanda İslam´ın tarihe dönüşüyle sonuçlanacak kutsal yolculuğa yol açacaktır.

XXX

Modern İslami anlayışların bir bölümü İslam´ı modern felsefenin ürettiği kavramlar üzerinden yorumluyorlar. Unutmamak gerekir hangi paradigmanın kavramlarını kullanıyorsan zihin dünyan ona göre şekilleniyor. Liberal İslam, Sol İslam, Türk veya Kürt İslam´ı... nitelemeleri böyledir. Belirleyici kavramsal çerçeve İslam değil, Liberalizm, Türkçülük, Kürtçülük veya sosyalizmdir

XXX

Biat, aslında bireyin özgürce yaptığı seçim anlamına gelir. Anlaşılan o ki, kavramın sicili bozulmuş, körü körüne itaat haline gelmiş. Biat körü körüne itaat anlamında kullanılsa bile, bu kavram sadece iktidar alanı ile sınırlı değildir, Cemaatlerin, örgütlerin, derneklerin, muhalefetin biat etmesi iktidarı kat kat aşabilir. Nasr Ebu Zeyd muhalefetin çoğu kez iktidardan daha otoriter bir yapı ürettiğinden bahseder. Bugün ne yazık ki, İktidar karşısında yer alan odakların çoğu iktidarı suçladıkları biat etmeyi hücrelerine kadar yaşamaktadır. PKK, Hizbullah, sol örgütlerin kendi örgütlenmeleri içindeki biat sistemi iktidarı gölgede bırakacak düzeydedir.

XXX

Zulme, haksızlığa, faşizme karşı mücadele ettiklerini söyleyenler zulüm yapmayacak, haksızlık etmeyecek, faşistler gibi davranmayacaktır. Aliya´nın dediği gibi onlar gibi olmamalı kitaba uyulmalıdır. Zulme uğrayanları bekleyen en büyük tehlike mücadele ettiklerine benzeme eğilimidir.

XXX

İslam adına hareket eden bir örgütün, partinin, ekolün mücadelede başarılı olması İslam´ın başarılı olduğunu göstermez. O örgütün İslam üzerinden ürettiği düşüncenin başarısını gösterir. İslam adına olsa da bütün yönetim tecrübeleri insanidir. Hatalıdır, eksiktir. Bir hareketin İslam adına hareket etmesi, o hareketi tartışılmaz ve hatasız kılamaz. Bir devletin yönetim sisteminin İslam olması devletin hatasız olduğunu kanıtlamaz. Hiçbir beşer hatasız bir yeryüzü devleti kuramaz.

XXX

İslami parti" ve "İslami siyaset" olmaz; Müslümanların partisi ve Müslümanların siyaseti olur. Müslümanların partisi ve siyaseti tıpkı diğer insani faaliyetler gibi hatalıdır, eksiktir, tarihseldir.

XXX

İslam´ın ideolojik hali olan İslamcılığa, "İslam bir din İslamcılık ideolojidir" teziyle karşı çıkanların çok temel bir çelişkisi var. İslam dışı ideolojileri benimsiyor ancak sadece İslamcılığa karşı çıkıyorlar. İlk olarak İdeoloji kötü bir şey midir? Yoksa ideoloji iyi de sadece dinin ideolojiye dönüşmesi mi kötüdür? Beri yandan ideoloji ontolojik olarak kötü ise İslamcılık dışındaki ideolojileri de reddetmek gerekmez mi?

XXX

İslam, modern dönemde en kabul edilebilir sonucunu milliyetçilik üzerinden yaptı. Bu fikriyatın düşünsel temellerini ise C. Afgani attı. İslam dünyasında kurulan ulus-devletlerin tamamı ve kurulacak olanlar bu sentezin ürünüdür. İslami birikimin bütün zihinsel karşı duruşuna karşın, başka bir çözüm üretememiştir. Yeni bir siyasal teori üretemeyince dönüp milliyetçilikle daha derinden ilişki kurması kaçınılmazdır. Şimdilerde ne devlet kuranlar ne de devlet kurma ideali peşinde koşanlar milliyetçiliği kabul edilebilir bir forma sokarak yeniden üretiyorlar.

XXX

Mustafa Sıbai, Seyyid Kutub, Hasan Hanefi, Ali Şeriati ve Nurettin Topçu´nun İslami anlayışlarında sosyalist terminolojide yer alan kavramlardan yaralanmıştır. Ama bu isimlerden hiçbiri sosyalist değildir. Bana göre Ali Şeriati, Marksizm´i en bilimsel bir şekilde eleştiren ve analiz eden isimdir.

XXX

İslamcılık bitmiyor dönüşüyor. İslam bitmediği gibi İslamcılık da bitmez. Bugünkü Müslümanların dünyadaki durumuna bakıp İslam bitti diyebilir miyiz? İslam bitmediği müddetçe, İslam´ı siyasal okuma biçimleri de bitmeyecek demektir. İslamcılıkların başarısız olduklarını savunmak başka bu düşünce tarzının bittiğini söylemek başkadır. Daha açıkçası bizim parti kaybettiğinde demokrasi sona ermiyor.

XXX

Türkiye´de Nurettin Topçu veya Sezai Karakoç´un değil de, mesela Necip Fazıl´ın daha etkili olması, İslamcı düşüncenin kültürel derinliğe çok pirim vermediğini de açıkça gösteriyor.

XXX

Ben hem İslamcılığın kendi tarihsel birikimini hem de eleştirilerini değerli buluyorum. Ayrıca bu tartışmalar yeni de değildir. Pakistan´ın Hindistan´dan ayrılma sürecinde iki büyük İslamcı düşünür karşı karşıya gelmişti. Fazlurrahman Pakistan´ın ayrı bir devlet olarak kurulması gerektiğini savunurken Abu´l Kelam Azad, Hindistan ile birlikteliği savunuyordu. İslamcı düşüncenin başlangıç noktasında bulunan C.Afgani ve M.Abduh arasında da İslami mücadelenin yöntemi konusunda farklılık vardır. Afgani bağımsız devletlerin kurulmasına öncelik verirken, Abduh eğitim faaliyetlerini önemsiyordu."

XXX

İran Devriminin ilk dönemlerdeki heyecanını yitirip, dünyanın pragmatik ve reel siyaseti arasında bir yön bulma sonucunda ürettiği pragmatizm ve ulus devlet refleksleri bir kenara bırakılacak olursa Humeyni hakkında şunu söyleyebiliriz: Humeyni 20. yüzyılda nebevi hareketin izini süren en büyük İslam alimi ve devrimcilerinden biriydi. "Ne Doğu ne Batı " anlayışıyla özgün bir İslami çizgi benimsedi. Batı kaynaklı devrimci hareketlerin ezikliğini yaşayan Müslümanlara dini bir devrimin her zaman mümkün olabileceğinin işaretini verdi.
İran´ın şimdiki konumu ise oldukça trajiktir.

XXX

Türkiye´de genelde tasavvuf karşıtı olarak var olan İslamcılığın İran devrimi ve onun lideri Humeyni´ye duyduğu sempati, Humeyni´nin eserlerinin çevrilmesiyle şok etkisi yarattı. Türk İslamcılığının neredeyse küfürle itham ettiği Mevlana ve Arabi temel referans noktalarından biriydi Humeyni´nin.

XXX

İslamcılık bitmeyecek, ama zorunlu olarak dönüşecek. İslamcılık tarihseldir, gelecek zamanlar için bugünkü şekliyle kalamaz. İslamcılık, belirli bir coğrafya ve tarih kesitinde karşılaştığı sorunlara cevap bulmak için dinin metinlerinden hareketle yapılan beşeri bir yorumdur. Dolayısıyla her yorum coğrafya ve şartlar değiştikçe değişecektir. İslamcılık bitti mi? tartışmaları anlamsız. İslamcılıktan bir dönem üretilen düşünceyi anlıyorsak bitmek zorunda zaten. İslamcılık bitmeyecek, dönüşecek. Dönüşmek zorunda. Bunun iyi mi kötü mü olduğu tartışması ise bahsi diğer.

XXX

            İslamcılık da dahil her ideoloji yanılgıya açıktır. Konumu,bilgisi ne olursa olsun hiçbir insanın oluşturduğu düşünce biçimi (Ulusalcılık, Milliyetçilik, Sosyalizm, Faşizm, Kemalizm, Liberalizm..) hatasız ve evrensel olamaz. Hatasızlık ve evrensellik sadece yanılgısız, öncesiz ve sonrasız olan varlığa aittir. Her kim kendi ideolojisinin mutlak doğru olduğunu iddia ediyorsa ona kutsallık yüklüyor demektir.

XXX

Kemalizm´i, İslamcıları, Sosyalistleri, Kürt milliyetçilerini bekleyen asıl soru geçmişte yaşananlar değil, bu düşüncelerin yaşayan insanlara ne vaat ettiğidir. İnsanlara bir şey vaat etmeyen düşünceler geçmişe sığınır, teröre ve baskıya başvurur, halkın dini ve kültürel tercihlerini önemsemez. Yaşayan insanlara bir şey vaat etmeyen düşüncelerin nostaljiye sığınması kaçınılmazdır.

XXX

İslamcılık eleştirileri de en az İslamcılık kadar yüzeysel, basit ve derinlikten yoksun. Çünkü kavramlar tanımlanmadan, içeriği belirlenmeden yapılan bütün tartışmalar sorunludur. Bilimsel tartışmanın sınırları belirlenmeli, sonra eleştiri yapılmalıdır.

XXX

İslam ve İslamcılık arasında çok fark var. İslam bir din, İslamcılık dinden yola çıkarak oluşturulan ideoloji. İslam kusursuz bir din, İslamcılık hatalarla dolu ideoloji. İslam ilahi öğreti, İslamcılık belli bir döneme ait insan ürünü öğreti.

XXX

İslam var olduğu sürece, İslam´dan yola çıkarak bir ideoloji oluşturma çabaları da olacaktır. İslam´ı çağa hakim kılmak şeklinde bir arayış sonuna kadar meşru bir arayıştır. İslamcıların başarı ve başarısızlığı ayrı bir tartışma konusudur.

 

XXX

 

İslam bir dinin adı. İslamcılık yorumdur. Mehmet Akif örneğin Abduh´u önder kabul eder. ?İnkılap istiyorum ben de Abduh gibi" der Safahat adlı devasa eserinde.?

 

XXX

 

İslamcılık Türkiye´de bütün sağ ve sol ideolojiler içine reddedici ve onaylayıcı biçimde sinmiştir. İslam bugün şöyle olmalıdır, din-devlet ilişkileri şöyle olmalıdır diyen herkes İslamcılık ideolojisine bulaşmıştır. Kaldı ki, İslam´ın bugün nasıl yaşanması gerektiğine dair bir zihinsel çaba İslamcılığa açılan kapıdır. İslamcılığı doğru değerlendirmek için Said Nursi, Said Halim Paşa, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Sezai Karakoç, Afgani, Abduh, Kutub , Mevdudi, Ali, Şeriati, Muhammed Abduh,Fazlurrahman, Malik bin Nebi, Hanefi, Cabiri vb İsimleri okumak gerekir. Yoksa İslamcılığa sövgü üzerinden yürütülecek bir seviyesiz tartışma üslubu ilmi olmadığı gibi ahlaki de değildir. Hiç Olmazsa içinde birbirine karşıt düşüncelerin bulunduğu "İslamcılık Öldü mü" adlı derleme kitabı okumak gerekir. Okumayan, araştırmayan, sorgulamaya hakaret eder, söver, slogan atar.

XXX

İslamcıların, Tek parti dönemine ait tek adamlığa eleştirel bakmalarıyla, bugünkü başkanlık sistemini desteklemeleri arsında hiçbir çelişki yok. Karşılaştırma yapanlar yine anakronizm tuzağına düşüyorlar. Bugünkü başkanlık sistemi seçimsiz değil, seçilen başkan beş yılda bir halk tarafından denetlenecek. İkincisi seçilen başkanı demokratik meşruiyet yönünden güçlendirerek, vesayet sisteminin önüne set koyuyorlar. Bu yüzden İslamcılar tek adamlığa karşı çıkarken şimdi destekliyor genellemesi doğru olmadığı gibi, önyargılarla beslenen bir genellemedir.

XXX

            İslamcılığın enternasyonal ümmetçilik üzerinden kendi toprağına yabancılaşması gerçekten çok önemli bir sorundur. Bir diğer konu da İslam´ın yerelleşerek evrensel özelliklerini kaybetmesidir ki, bu durum başka bir sorunun eşiğine bizi bırakır. Bu iki yaklaşım arasında sağlıklı bir denge kurmak gerekir.
İslam´ın bütün insanlığa gönderilmiş son mesaj olduğunun anlamı nedir?

XXX

İslamcılığın nitelik değişimi kaçınılmazdır. Niteliğin ne yönde değiştiğini tespit ise çok kolay değildir. İslamcılığın kötü yöne evrildiğini düşünüyorsak şu soruya cevap aramamız gerekir: Hangi dönem İslamcılığı idealdir. Dahası ideal İslamcılık olur mu?

XXX

İslamcılık kusursuz olamaz. Çünkü insanı çabanın içine girdiği bir anlam dünyasıdır. İnsan ontolojisi gereği hatadan uzak kusursuz bilgiler üretemez. Dolayısıyla bütün zamanlar için geçerli bir İslamcı anlayış olamaz. 
Her dönemin İslamcılığı o dönemin koşullarına göre biçimlenir.

XXX

İslamcılar ne hata yaparsa yapsın ki, içine insanın girdiği hiçbir açıklama biçimi mutlak doğru olarak görülemez; bu İslam´ın hakikatini ortadan kaldırmaz,onun etrafında şüphe oluşturulamaz.

XXX

C.Afgani ve M.Abduh gibi ilk İslamcı nesil "İslam dünyası niçin geri kaldı? "sorununu doğru teşhis etmişlerdi. Çözümleri de buna dönüktür:
1-Kur´an ve Sünnete Dönüş,

2- Cihat bilincinin yenilenmesi,

3-İçtihat kapısının Açılması,

4- Tasavvufun oluşturduğu anlayışın değişmesi,

5-Dini Düşüncenin İhyası. Onlar sorunun içte olduğunu, çözümün de oradan başlaması gerektiğini tespit etmişlerdi. Şimdiki bazı İslamcılar ise tam tersini düşünüyor. Asıl sorunun emperyalizm, Amerika, İsrail olduğu kanaatindeler.

XXX

İslamcıların zihnini tembelleştiren olaylardan biri de, tüm olayları dış sebeplere bağlayarak İsrail, Amerika, CIA ve MOSSAD gibi örgütler üzerinden temellendirme çabamız oldu. Sorunu dışarıya transfer ettik ve kendimizle bir türlü yüzleşemedik. Bugünlerde bu tutum Doğu Perincek´in İP ve Temel Karamollaoğlu´nun SP´de yaygın. Komplo teorisi kurmaktan gözlerinin önündeki gerçekleri görmekten uzaklaşıyorlar. İdeolojiden realiteye gitmeye çalışıyorlar. Oysa gerçeklikten ideolojiye gitmek gerekir.

XXX

Suriye başta olmak üzere her şey Rusya ve ABD mutabakatına bağlı ise, neden Iran ve Türkiye başta olmak üzere diğer aktörleri suçluyoruz. Bölge ülkelerinin siyasetlerine yaptığımız her eleştiri, aslında onları sorumlu tuttuğumuz içindir. Doğrusu da budur. Ne diyordu Aziz Kur´an:"Başınıza gelenler kendi ellerinizle kazandıklarınızdan dolayıdır. Unutmayalım insanın hatalarının kaynağı Şeytanın gücü değil kendi zaaflarıdır. Kaldı ki Şeytan Amerika ve Rusya´dan çok daha güçlü bir kötülük odağıdır.
Sorunun kaynağı biziz. Türklerin, Kürtlerin, Müslümanların başına gelenlerin birincil ve belirleyici sebebi kendileridir. Niçin bizi sömürüyorlar" sorusu yerine " Niçin sömürüye açık ve müsait bir yapımız var" sorusu geçmelidir. 
Bu hesaplaşmayı ilk İslamcı nesil doğru cevaplamıştır. Afgani ve Abduh´tan Akif´e kadar sorunun büyük bileşenini içeride aramışlardır. Geri kalmamızın ve İslam dünyasındaki fikri donukluğun sebeplerini ve çözüm yollarını doğru belirlemiştir:
1- Kur´an ve Sünnete dönüş.

2- İçtihat kapısının açılması.

3-Cihat ruhunun uyandırılması

4-Tasavvufun bozulmasıyla ortaya çıkan eylemsizlik. Dış sebeplerin etkisi bu iç sebeplere bağlıdır.

Unutmayın. Allah kimseye zulmetmez.

XXX

İslam ortadan kalkmadığı sürece, İslam´a dayalı bir ideolojik arayış olan İslamcılık da devam edecektir. Sorun olan İslam ve İslamcılığı aynı kefeye koymaktır.  Oysa İslam bir din, İslamcılık ise beşeri bir ideolojidir. İslam içinde hata olmayan bir din, İslamcılık tarihsel, yanılgıya ve değişime açık bir ideolojidir.

XXX

Mehmet Akif´in " Safahat" adlı eserinde fikir üstatları olarak kabul ettiği Afgani ve Abduh İslamcı akımın kurucu düşünürleridir.

XXX

İslami söylem ile büyüdüğü coğrafyanın ilişkisi nasıldır? İslami düşünce büyüdüğü coğrafya ve kültürden ne derece etkileniyor. Bu ilişkide İslami düşünce mi yoksa yerleşik kültürel düşünce mi dönüşüyor? Yoksa değişim karşılıklı mI oluyor? En vahimi yerleşik kültürel düşüncenin İslami söylem içinde kendini yeniden üretmesidir. Arap, Fars ve Türk milliyetçiliği bu duruma örnektir.

XXX

Türkiye´de İslami düşünce milliyetçiliğin beşiğinde büyüdüğü için, farklı söylemine kendini ayrıştırma çabalarına karşılık, kriz anlarında İslami dil hiç yakalaşmaması gereken milliyetçi söyleme yaklaşıyor. Bu durum milliyetçilikten çok daha tahrip edici bir dil oluşturuyor. Bu süreç bütün İslam beldelerinde benzer şekilde üretiliyor.

XXX

İster Kemalist, ister sosyalist, isterse liberal, milliyetçi, İslamcı olsun bütün ideolojiler insana bir gözlük takarlar. Birey hakikatin sadece orada olduğunu düşünür. 

XXX

"Cumhuriyetin laik reformlarının radikal bir şekilde İslam´ı kamusal hayattan uzaklaştırdığı İslamcı muhalefet imkanının kalmadığı yıllarda,İslamcılar için milliyetçilik bir sığınak rolü oynamıştır.(B.Duran,Modern Türkiye´de Siyasi Düşünce,cilt6) Bu durum aradan yıllar geçmesine karşın İslamcı siyasetin kolayca milliyetçiliğe evrilme özelliğine sahip olduğunu açıklar.

XXX

İhvan da dahil İslamcı hareketlerin iktidar deneyimleri başarısız oldu. Bu kuşkusuzdur yanıyla iktidara hazırlıksız yalanla ile ilgili bir sorun. Iki istisnası oldu bunun Türkiye ve Fas. Bir diğer ülke de Tunus. Tunus´ da Gannuşi, Türkiye de Erdoğan. Ak parti deneyimi konusundaki temel soru su; Dünya sistemine ve Türkiye´deki bürokrasiye uyum konusunda mı yoksa eleştirip dönüştürme konusunda mI başarılı Ak Parti. Yoksa hem Ak Parti hem de sistem mİ değişiyor?

XXX

 Modernist İslamcıların kadın konusundaki tavırları, oryantalistlerin yaptığı eleştirilerle bire bir örtüşüyor. ilginç bir durum doğrusu.

XXX

İslamcılık öldü mü?" sorusunu önceleyen soru "İslam öldü mü?" sorusudur. İslam var olduğu sürece siyasal anlamda İslami bir toplum arayışı da devam edecektir. Bir dönem savunulan İslamcılığının bitmesi, başkalaşması, dönüşmesi mümkündür. Hatta bir dönem İslamcılığı başka bir zamanda tümden işlevsizleşebilir. Bir dönemde ve belirli bir toplumsal ve kültürel çerçevede üretilen İslamcılığın bütün zamanlar için geçerli olması mümkün değildir. Çünkü İslamcılık beşeri zihnin ürünüdür.

XXX

Bugün İslamcıların önemli referansları batı düşüncesinin aydınlarıdır. Özellikle sol, anarşist ve post-modernistler bu referansların başında gelir. Derida, Foucault,Hegel?başucu kaynaklarıdır. Artık Mevdudi ve Seyyid Kutub´tan bahsetmiyorlar bile. Anadolu halkının bilincini ören Mevlana´dan, Arabi´den, Gazali´den, İbn Rüşt´ten, Said Nursi´den, Akif´ten... habersizler. Bundan dolayı kurdukları ithal dille halkın kalbine dokunmaları imkansızdır. Halkın kalbine dokunmadıkça elitizmin kucağına düşüyorlar ve onu aşağılamaya ve suçlamaya başlıyorlar.

XXX

İslamcılık öldü" diyerek hayallerimizi, ideallerimizi öldürmek istiyorlar. Aslında öldürmek istedikleri İslam´ın bizzat kendisiydi. Sadece "İslam´ı Öldürmek İstiyoruz" diyecek kadar cesaretleri yoktu. İslam´ı savunuyor görünüyor, ama onun pratik hayatla bütün iddialarını bitirmek istiyorlardı. 
İslamcılığa karşı çıkmakla İslam´ı korumak istediklerine bizi inandırmaya çalışıyorlardı. İslam´ı hayata aktarmak ve özne yapmak için İslamcılığın tam sırasıdır.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR