10 08. 2108 Cuma
Din adına oluşturulan sosyal yapılarla ilgili tartışmalar, önemli konu başlıklarından biri olmaya devam etmektedir. Tarikat ve cemaat temsilcilerinin zihniyetlerini ve uygulamalarını ortaya koyan videolar, sözler ve yazılar internet platformlarında dolaşmaktadır. İnternet ve sanal alem sayesinde, tarikat ve cemaatlerin kendi aralarında mahrem olarak niteledikleri her şeye ulaşmak artık mümkün durumdadır. Cemaat ve tarikatların şimdiye kadar mahrem olarak kendi aralarında saklı tutmak istedikleri her şey, artık faş olmuştur.
Cemaat ve tarikatlara dair bugün çok şey söylenmekte, ortaya çok yeni bilgiler ve ilişkiler çıkmaktadır. En son olarak tarikat, ticaret ve siyaseti birlikte götüren bir yapının başına yönelik birtakım yasal tedbirler alındı. Tarikatın başı olduğu sayılan kişinin birtakım ekonomik ve finansal ilişkileri tartışılmaktadır. Tarikat ve cemaat sözcülerinin, mensuplarından şeyhe, kutba veya gavsa mutlak itaati, hatta köle olmalarını isteyen sözleri sosyal medya kanallarında dolaşmaktadır. Bir başka grubun mensupları arasında geçen konuşmada, kurbanın cemaate verilmemesi halinde liderlerinin ahirette ondan hesap soracağı ifade edilerek siyasal tercihler noktasında bir tartışma yapılmaktadır. Tarikat ve cemaat yapılarının tartışıldığı bir ortamda, esas konuşmamız, anlamamız gereken şeyin, kendi İslam ve insan anlayışımız olduğunu unutmamız lazımdır.
İslam fıtrat dinidir. İslam´a uygun ahlakı, hakkı ve hukuku gözeten bir mümin insan olmak için ceht etmek, fıtratın yoludur. Bir takım beşeri faaliyetleri birlikte gerçekleştirmek için oluşturulan cemaat, tarikat, vakıf, kült, dernek ve örgüt gibi yapılar, yapay oluşumlardır. Yapay hiç bir beşeri oluşum, İslam´ın ve insanın üstünde değildir. Yapay beşeri yapıların, kendilerine birtakım kutsallıklar ve dokunulmazlıklar ihdas etmeleri, onları doğal, fıtri ve İslami hale getirmemektedir. Mutlak hakikat Tevhit´tir. Onun dışındaki her şey yapay, gelip geçici ve kurgusaldır.
İslam´ın Tevhit mesajı, insan fıtratını şekillendirmeyi, dizayn etmeyi ve manipüle etmeyi hiçbir beşeri otoriteye, yapıya, oluşuma ve kişiye bırakmamıştır. Yapay beşeri yapılar, insan fıtratını kendilerine bağımlılaştırarak birer kölelik sistemi dizayn etmektedirler. İslam, yapay beşeri yapıların kölelik yollarına karşı, Allah´a kulluğu esas alan, bütün yapay otoritelerden özgürleşmeyi amaçlayan kulluğu esas almaktadır. Bütün kölelikleri reddeden İslam, fıtri kulluk dinidir. Din adına ortaya çıkan yapıların stratejik sapması, kulluğu kölelik olarak anlayarak insan fıtratını kendilerine bağımlılaştıran yapılar ve ilişkiler kurmalarından kaynaklanmaktadır. Dindarlığımızı sahih ve fıtri bir şekilde yaşayabilmemiz için, köleliği dinin dışında ve karşısında tutup, kulluğu özgürlükle birlikte düşünmemiz gerekmektedir.