Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


İNSANDAKİ BİLGİ VE YETENEK

Yazarımız Aziz DARICI'NIN 'YENİ' YAZISI...


Ezoterizm, asıl gerçeklerin yalnızca anlayabilecek yetenek ve bilgide olanlara bildirilebileceği görüşü üzerine temellenen bir öğreti sistemidir. Bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstad tarafından sadece ehil olanlara inisiyasyon yoluyla öğretilmesidir. Genel olarak, Arapça ve Eski Türkçe' de "Batiniyye", Fransızca' da "Esotérisme" ve İngilizce' de "Esoterism" ya da "Esotericism" karşılığıdır.

Peygamberler hariç bu kavramsal çerçevede  kendini oturtmak isteyenlerin muradına ermek, yine bu kavramsal çerçevede kendinize bir alan açmanız demektir. Bazılarına göre yetenek ve bilgi,  doğuştan bir hak olarak insanın kaderine dolanmıştır. Dolayısıyla insan adımını dünyaya attığı anda, üzerinde bir farkındalık hissettirerek yaşam serüvenine başlar. Bu zümrenin seçkin olanlardan oluştuğunu tahmin edebiliriz. Diğer insanlar için yapılacak bir şey yok. Üstatlar tarafından eline bir diploma verilmediği müddetçe ya da kaderlerinde, genlerinde  olmayan bir yetenek ve bilgi ile hayata nasıl tutunacaklar?  O zaman hayal kurmanın, çalışmanın, bunun için bir kavganın içinde olmanın da anlamı yok.  Zaten kaderde ve kısmetimizde olan ne ise boynumuzu bükmek boyunlarımızın borcu sadedindedir.

 Allah gerçekten birilerine özel bir yetenek bahşetmiştir tezine karşı değiliz ama bilginin onların tekelindeymiş gibi bir algı, insanın gayretsel çabalarına, aklın işlerliğine ket vurur. Her bilenin üstünde bir bilen vardır. Soru sormak bir erdem ve bir meziyet ise, bu sorunun cevabını verecek birilerinin olduğunu bilmek de bir erdemdir. Lakin bilgi havuzundan insanlara bir gıdım su vermeyenlerin, verince de minnet altına alanların ezoterizme aşırı kapıldıklarını söylemek gerekiyor. Bilgi, Allah'ın insanlara verdiği bir nimet ve insanlığın ortak mirasıdır. Yetenek ise bu bilgi ile insanlığa hizmet etmenin, insanlara faydalı olmanın, keşfedilmeyi bekleyen sırları  insanlara sunmanın adı olmalı. Doğal hayat alanı içinde olan varlıklar kendi kibirlerine kapılıp bizleri kendi cevherinden uzak tutmuyor. Su, insana hava atarak bugün susuzluğu dindirmeyecek  bir tavrın içinde olmadığı gibi insan da kendi hazinesinde olanı, diğer varlıklardan esirgeyecek bir cimrilik içinde olmamalı.    

İnsan için hayatın kendisi kurgusal bir döngüden çok yapısal ve eylemsel bir çizgidir. Bu yol, kendi niyet ve eylemlerinin  sonucunda eksi ve artıları barındırırken;  bazen yükselerek  bazen alçalarak kalp ritimlerini andırır. Yolun tümü düz olmadığından, çeşitli işaretlerle ve uyarıcılar ile bezendiğinden; insan fıtrattan gelen yeteneklerinin keşfi ile yol alır ve edindiği bilgi ile hakikatin özüne doğru gitmeye çalışır. Herkesin küfesi farklı olduğundan, gayretlerinin çeşitliliğinden, kapasitelerinin farklılığından dolayı anlama yetisi farklı bir noktada duracaktır. Ama hiç kimsenin bilgisi peygamberlerin anlama ve hakikatin özüne vakıf olma yetisine erişemeyecektir. Peygamberlik makamı, içinde barındırdığı anlam ve misyonu gereği bilgiye vukufiyette ilahi noktada önceliklidir ve elzemdir. Aldığı bilgiyi , o bilginin akıldaki tezahürü olan anlama ile yürekteki karşılığı anlamlandırma süreci olan irfanda, hayattaki karşılığı adalet ve hikmetteki  bir  yanlışlık,  hakikatin anlaşılmasında noksanlık meydana getirecektir. Dolayısıyla rehberlik bekleyen insanın yolculuğa  tereddütler ile başlaması demektir. Bu da  hakikate iman edenlerin yolculuğunda rehbersiz yol almaları demektir ki; sonu belli olmayan bir yolculuğa çıkmak demektir.

İslam'da irfan ve hikmet kavramları belki en çok üzerinde durulan konulardan bazıları.  Bilgi hikmete aşık, irfana yuvadır. Hikmet;  bilginin varlıkta ve kainatta yolculuğuna ortak olmak, bunun sonucunda hakikate ulaşmak için sabır göstermektir. Tıpkı Hz. Musa ile "salih kul" diye adlandırılan Hızır (a.s) daki yol arkadaşlığı gibi. Eşyanın, olayların özüne vakıf oldukça hakikatin perdesi gönlüne bir bir açılıverir. Kalp teskin olur. Akıl teslim olur.

İrfan ise bilginin yuvasıdır. Çünkü bilginin hayatla buluşması, hayatla buluşan bilginin bir manevi iklim oluşturması gerekir. Sevgi, saygı, merhamet bu bilginin kalbe işlenmiş ve huzura kavuşmuş tüm benliğin kendisindeki ifadesi olarak karşımıza çıkar. Akıl hikmetin peşindedir. Kalp irfanın hasretindedir. İkisinin hayattaki dengesi hakikatin anlaşılması için birer zorunluluktur. Kamil insan bu iki kavramın işlerliğinin ifadesidir.

Hikmetin olmaması aklın yokluğudur. İrfanın olmaması kalbin körelmesidir. Düşünen akıl ilmin ve hikmetin peşindedir. Akleden bir kalp ise huzurun ve mutluluğun peşindedir. İkisinin  fıtrat yolculuğuna olan sadakatleri onları hakikate ulaştırır.  Zulme olan meyilleri ise hayatı  ifsada ve zulme dönüştürür. İlahi vahiy öğretileri, Allah'ın muradı,  insanı değerler ekseninde Cennet'e ulaştırmayı hedefler. Bunun için aklın ve kalbin hakikate iman etmiş olması gerekir.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR