Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Bülent ACUN


İNSAN NEYİN MAHKUMUDUR?

Yazarımız Bülent Acun'un "yeni" yazısı...


İnsan dünyanın en özgür ve özgün varlığı. İnsana bu özgürlük ve özgünlüğü bahşeden de bizzat onu yoktan var eden o yüce zatın ta kendisi. “İnsanları ve cinleri sadece kendisine ibadet etmek için yaratan” Allah Teala, insanı kendisini ve alemdeki her şeyi yüce zatını bildirmek ve tanıtmak için yarattığı halde insanı  kendisine iman etmeye zorlamıyor. “Dinde zorlama yoktur.” diyor. İnsan bu hakikati derinlemesine tefekkür ettiğinde tekbir diyerek haykırmaktan kendisini alamıyor. Sonuçlarına katlanmak kaydıyla Rahman sıfatının tecellisi gereği insan dünyada iman, amel ve hayat tarzı konusunda başkalarının hak ve hürriyetlerini tehdit etmediği müddetçe bütün tercihlerinde sonuna kadar hür ve özgürdür. Dünya hayatında tercih insanın… O ister inanır, ister inanmaz. Hayat yolunda direksiyon onda. İster iyilik yolunu tutar, ister kötülük yolunu. Tercih onun; dilerse Hakkı tutar, dilerse batılı. Kendisi bilir; hayırdan yana olmakta şerden yana olmakta ona kalmış. 

Yukarıda da beyan ettiğim gibi her tercihin bir sonucu vardır ve insan hür iradesiyle yaptığı bu tercihlerden dünya da ve ahirette de sorumludur. İnsanı yoktan var eden ve varlığından haberdar etmek için din, kitap, peygamber gönderen ve onu sayısız nimetlerle donatan Allah Teala’nın bütün bunlara rağmen insana (razı olmadığı halde) kendisine iman etme ve inkâr etme hürriyeti tanıması, selim akıl sahibi herkese ona inanıp teslim olmak için delil olarak yetmez mi?  Elbet de yeter de artar bile. Bunun şuurunda ve idrakinde olan aklı selim sahibi bir insana İslam dini haricindeki bütün din, düşünce, akım ve ideolojilerin özgürlük vaatleri az gelir vız gelir. 

İnsan bu kadar özgür ve özgün bir varlık olduğu halde yer yer neden üzgündür, neden mahzundur, neden mahrumdur, neden mahkûmdur? Daha doğru bir ifadeyle insan neyin mahkûmudur? Bir kitaplık soruların cevaplarını bir yazıda vermeye çalışmak çok zor biliyorum. Bildiğim bir şey daha var ki o da söylenen ve yazılan az şeylerde çok dersler, ibretler ve manalar çıkaracak feraset ve basiret sahibi okurların varlığıdır. 

İnsan cehaletin mahkûmudur ve bizim cehalet dediğimiz şey harflerden değil hayattan bi haber olmaktır. Kişi kendini bilmek gibi “İrfan bulunmaz” diyen irfan sahibi ne güzel söylemiş böyle. Cehalet insanın kendini bilmemesidir. Kendini bilmeyen Rabbini bilemez, Rabbini bilmeyen hakkını bilemez, hakkını bilmeyen haddini bilemez, haddini bilmeyen kişi de hududa riayet edemez. Hadsizlik insanı haksızlığa götürür. Haksızlık onun bütün hak ve hürriyetlerini alır götürür, yer bitirir. İnsan şeytanın hile ve desiselerinin iğva ve vesveselerinin mahkûmudur. Aslında insan ile şeytanın ezeli rekabetinde bütün şartlar insanın lehinedir. Çünkü Rahman; Hz. Adem (a.s.)’ın şahsında insanın yanında, şeytanın karşısındadır. İşte bu hakikatten mahrum olan bahtsızlar şeytani fikir, düşünce, felsefe ve sistemlerin mahkûmudur. 

İnsanların bütün mahrumiyet, mahcubiyet, mağlubiyet ve mahkûmiyetlerinin temelinde, onun Rahman’dan uzaklaşması ve şeytana yaklaşması yatar. İnsan Rahman’a koşmadıkça şeytan insandan kaçmaz. İnsanlık tarihi ile başlayıp kıyamete kadar devam edecek Hak Batıl mücadelesinin diğer bir adı da Rahmanilerle şeytaniler arasındaki mücadeledir. 

İnsan nefsinin heva ve heveslerinin mahkûmudur. Öyle zaman olur ki nefsine bir an hâkim olamayan insan, neslinin bir ömür mahkûmu olur. İnsanın kan damarlarında dolaşan şeytan, nefisle iş birliği yaparak insanın can damarlarını işgal etmeye çalışır. İnsanın hayatta verdiği en nefis mücadele nefsiyle olan mücadelesidir. İnsanın iki cihanda saadete ermesinin yolu nefesine hâkim olmasından, nefsine hâkim olmasının yolu da hakka ve hakikate hadim olmasından geçer. 

İnsan öfkesinin mahkûmudur. Nice suçların perde arkasında bir anlık öfke yatar. “Öfke gelir, göz kızarır, öfke gider, yüz kızarır.” “Öfkeyle kalkan zararla oturur.” İnsanın öfkelenmemek elinde değildir. Fakat, kendisini öfkelendirecek insanlardan, mekanlardan ve ortamlardan uzak durmak elindedir. Sinirlerine sınır çizemeyen insanların, bütün sınırları ezilmeye ve çizilmeye mahkûmdur. 

İnsan şiddetin mahkûmudur. Hiddetine hâkim olamayan insan, şiddetine mahkûm olur. Kainat gibi insanda boşluk kabul etmez. Şefkatin olmadığı yeri şiddet doldurur. İnsana düşen şey yürekleri şefkatle feth etmek ve şiddeti şiddetle red etmektir. 

İnsan şehvetin mahkumudur. Şehvetin kucağına düşen insan şeytanın ocağına düşer. Şehvet; şeytanın, insani kalbinden vurduğu şiddetli bir oktur. Nice servetler vardır ki o servetleri, şehvetleri yakıp kül etmiştir. Şehvet insanı şekavete, şekavet ise adavete götürür. “Şehveti gelenin aklı gider” diyenler ne güzel söylemişler. 

İnsan şöhretin mahkûmudur. İnsan şu üç “Ş”’den fersah fersah uzak durmalıdır. Şiddet, şehvet, şöhret afettir. Şöhret insanı nice değerlerden uzaklaştırır. Onu kibir ve bencilliğe yaklaştırır. Şöhret, insana Rahman’ın azizliği karşısında, kendisinin acizliğini unutturan korkunç bir illettir. İnsanı günaha ve isyana götüren her türlü şöhret, onun için her iki cihanda da zillettir. Şöhret kibrin kardeşidir. Kibir ise insanın ihtiras benzinine çaktığı bir kibrittir. 

İnsan hırsın mahkûmudur. Hırs öyle tehlikeli bir şeydir ki insanı bazen hırsız, bazen de arsız eder. Hırs öyle bir binektir ki üzerindeki insanı ancak felakete ve helakete götürür. Hırs, insana dünyevileşme zehrine yutturur. Böylece ona ahireti ve mahşeri unutturur. Faniliğini unutandan her türlü fenalık beklenir. 

İnsan bağımlılıklarının mahkûmudur. Her bağımlılık, insan hürriyetine vurulan bir zincirdir. İnsan bazı şeylerin tiryakisi olabilir. Fakat hiçbir şeyin bağımlısı olmamalıdır. Ve unutulmamalıdır ki mananın bağlısı olanlar, maddenin bağımlısı olmaktan kurtulmuşlardır. 

Ey insan! Ne yap et bağlanacak bir şey bul. Böyle yap ki her türlü bağımlılıktan kurtul. Akıllı ol, mağdur olma. Uyanık ol, mağlup olma. Erdemli ol, mahcup olma. Gayret et, mahrum olma. Tevekkül et, mahzun olma. Kendine hakim ol, mahkum olma. 

Not: Bu yazı, daha önce Kader Mahkumları Derneği Dergisinde yayınlanmıştır. 

Kaynak: Yeni Söz Gaetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR