Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Prof. Dr. Bilal SAMBUR


İnsan, doğasız felaha erebilirmi?

Yazarımız Bilal SAMBUR'UN "YENİ" YAZISI...


Dünyanın en önemli sorunu iklim ve çevre sorunudur. Dünyanın ekolojik dengesinin  bozulması, küresel ısınmanın artması, tarım ve orman alanlarının azalması, dünyanın insanlık için yaşanacak yer olmaktan çıkması anlamına gelmektedir. Doğanın korunması, insanlık için sahici anlamda bir beka sorunudur. Rant uğruna doğanın hoyratça ve barbarca talan edilmesi, insanlığı  yok oluşa doğru sürüklemektedir.

Ağacı, canlıları ve ormanı  korumak, günümüzün en önemli görevi haline gelmiştir. Karbon emisyonunu ancak  mevcut orman alanlarımızı koruyarak ve yeni orman alanları  oluşturarak dengeleyebiliriz. Sadece ağaç dikme kampanyaları yaparak,  iklim kriziyle mücadele etmek ve  ekolojik tahribatı önlemek artık mümkün değildir. Tarım ve orman alanlarımızı korumak, bizim  en önemli kırmızı çizgimiz olmalıdır. Gerekçesi ne olursa olsun hiçbir şekilde orman ve tarım arazilerinin  bozulmaması ve tahrip edilmesi gerekmektedir.  Ağacı ve toprağı korumadığımız sürece, ülkemiz her geçen gün yaşanmaz bir yer haline gelecektir. İklim değişikliği ve ekolojik tahribat, herkesin   önemsemesi  ve öncelik vermesi gereken  hayati bir sorun haline gelmiştir.

***

İklim değişikliği ve ekoloji, inanç ve maneviyat  boyutumuzun ana konusudur. İnsanoğlu, olağanüstü güzel, verimli ve çeşitli olan  gezegenimizin doğal yapısını korumadığı gibi, tahrip etmiştir. Doğanın tahrip edilmesi,  kaçınılmaz bir şekilde insanlığın geleceğini tehlikeye  sokan bir sonuç doğurmaktadır. Doğanın korunması ve  gelecek nesillere  yaşanabilir bir dünya bırakmak, inancın, ahlakın ve maneviyatın  en asli özüdür.

Doğa, iklim, ağaç ve orman konusunda  hepimizin birbirini uyarmaya,  birbirimizin duyarlılığını arttırmaya ihtiyaç  vardır. Ekolojik dengesini bozduğumuz dünyayı koruma görevimiz konusunda  kendimizi kökten değiştirmeliyiz. Doğa, iklim ve ormanı koruyacak yeni bir hayat tarzını oluşturmadığımız sürece doğa ve iklim,  canlıların nefes almasına imkan vermeyecek noktaya doğru gidecektir. Doğayı ve ormanı tahrip ederek kalkınmayı, tüketmeyi ve kazanmayı esas alan bütün uygulamalardan ve politikalardan vazgeçilmesi gerekmektedir. Bir politika ve proje uygulamaya sokulmadan  önce  doğanın  tepkisinin ne olacağı sorusu üzerinde ciddiyetle ve derinlikli bir şekilde  düşünülmelidir.

***

Ekolojik krizi ve iklim değişikliğini ciddiye almak, tüketim alışkanlıklarımızı, politik yapımızı ve ekonomik  modellerimizi  radikal bir şekilde sorgulamak ve değiştirmek anlamına gelmektedir. Diğer canlılarla birlikte  yaşayabilmek için dünyayı yaşanabilir  halde korumak şeklindeki ahlaki ve manevi sorumluluğunu insan yerine getirmedi. PR Düzeyinde kampanyalarla, insanın   sanki sorumluluğunu yerine getiriyormuş gibi yapması, sorumsuzluk, ahlaksızlık ve maneviyatsızlıktan başka bir anlama gelmemektedir. Ekolojik sistemde bütün canlılar, insanlar, bitkiler, hayvanlar, su kaynakları, kısacası her şey ve herkes birbiriyle bağlantılı bir şekilde  yaşıyordu. Ancak günümüzde insanın doğal sistemle   bağı kopmuş, kendi çıkarları uğruna sorumsuzca   doğayı yağmalamakta ve  iklim dahil her şeyin bozulmasına yol açmaktadır. İnsanın  doğayı, dünyayı ve hayatı koruma sorumluluğunun farkına yeniden varması  gerekmektedir.

***

Bütün canlıların hayatına saygı, dinin, felsefenin, bilimin, ahlakın ve siyasetin  temel değeridir. Dünyanın, hayatın ve doğanın mükemmelliğini ve güzelliğini, insanın canlılar alemi karşısında şefkatli ve sorumlu  olarak yaşaması gerekliliğini ve diğer insanlarla yardımlaşarak  hayatını  dengeli, adil, ahlaki ve  akli olarak yaşamasını  yeniden idrak etmesi lazımdır. Doğanın tahrip olduğu bir durumda insanın mutlu olması, huzuru, barışı ve özgürlüğü bulması mümkün değildir. Doğa tahrip edildiği için bugün  hayatımızdan adaletsizlikler, yıkımlar, çatışmalar, yoksulluk ve baskılar  eksik olmamaktadır. Her türlü hukuksuzluk, keyfilik ve ahlaksızlık, doğayı tahrip ettiği gibi,  doğayı tahrip eden her adımda hayatımızda hukuksuzluğun,   esaretin, eşitsizliğin, sefaletin, cehaletin ve çatışmanın artmasına neden olmaktadır. Doğanın felahı, insanın felahıdır. Doğa olmadan insanın huzura ve esenliğe  varacağı şeklindeki tehlikeli yanılsamadan ve yanılgıdan kurtulmalıyız.

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR