Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Nezir ERGENÇ


İNANDIĞIM İÇİN ANLIYORUM

Yazarımız Nezir Ergenç’in "yeni" yazısı...


Augustinus inanç ile yaşam arasındaki ilişkiyi ifade etmek için “Anlamak için inanıyorum” önermesini icad etmiş. Bu ifadenin asıl gayesi Din ile Bilim/akıl arasındaki ilişkiyi açıklamaya yöneliktir. 

İnanırsınız sonra da inandığınızı bilmek istersiniz. Kalbin tasdik ettiğini gözlerin görme isteği veya aklın anlama çabası.

“Anlamak için inanıyorum” cümlesi üzerinde düşünürken bu cümlenin inanç ile yaşam arasında çok da doğru bir bağ oluşturmadığına kani oldum; bir eksiklik, bir kekreklik var gibi: Eğer anlamak için inanıyorsa bir insan, anladıktan sonra inancından vazgeçmesi gerekir olması lazım; zira gerekçe ortadan kalkınca hüküm de kalkar. Anlamak için inanmıştım; anlıyorum. O halde inanmam gerekmiyor artık. İyileşmek için ilaç alıyorum. İyileştim; o halde ilaç almam gerekmiyor…

Augustinus belki tam olarak bunu söylemek istememiş olsa da sonuçta bu cümlede esas olan inanmak değil anlamaktır. Halbuki esas olan “anlamak” değil “inanmak” olmalı bana göre. Bu yüzden de “Anlamak için inanıyorum” cümlesinin yerine “İnandığım için anlıyorum” önermesinin meselenin doğru anlaşılmasını sağlayacağını düşündüm. 

Kabul edildiği gibi “inanç” Bilim’in konusu değildir. İnanç ilm-i gayb alanına girer ve “haber”le alakalıdır. Allah’ın bir ve tek olduğu, Kur’an’ın onun kitabı ve Hz. Muhammed’in onun elçisi olduğu bize haber verilmiştir; keza yeniden dirilmenin, cennet ve cehennemin bize haber verildiği gibi. Habere inanırız; onu bilimin, tecrübenin hatta aklın insafına veya açıklamasına terk etmeyiz.

Bununla beraber inandığımızı “anlamak”, “idrak etmek” hatta “bilmek” isteriz. Hz. Musa –kanımca- belki biraz abartarak -bilmenin de ötesine geçerek- mesela Allah’ı bizzat görmek istemişti.

İbrahim Nebi’nin de buna benzer bir talebi olmuştu; O yeniden dirilişi anlamak istemişti. “Yoksa inanmadın mı” ilahi soruya karşılık “Bilakis, kalbim mutmain olsun istiyorum” diye cevap vermişti.

Kalbin mutmain olmasının bizdeki karşılığı anlamaktır; bir başka ifadeyle idrak etmektir. Ama önce inanmak sonra da anlamaya çalışmak. Aslında ise inanç zaten doğası gereği anlamayı da sağlar yani delillendirir, altını doldurur; aksi takdirde inanç olmaz, Mitos olur.

Bir Müslüman olarak ben, bu sebeple “anlamak için inanıyorum” mottosunun aksine “inandığım için anlıyorum” cümlesini koyuyorum. Haddi zatında İnanmasaydım anlamam da mümkün olmazdı.

Bu mevzuyu araştırırken Augustinus’tan sonraki en önemli Hıristiyan filozoflardan olan Başpiskopos Anselmus’un (1033-1109) da buna benzer bir önermesinin olduğunu, bu konuda hocasına itiraz ettiğini gördüm; sevindim tabi.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR