Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Halil ÇİFTÇİ


İmamoğlu Çankaya´ya Göz Kırptı

Türkiye tarihi, demokrasi ve demokrasinin sekteye uğratıldığı bir serencamın hikayesi olarak tanımlanabilir.


 Osmanlı tarihinde Bab-ı Ali baskını ile gerçekleşen darbe girişimi Cumhuriyetle birlikte sırasıyla 12 Eylül 1960, 1972 muhtırası, 1980 darbesi, 28 Şubat süreci, 27 Nisan bildirisi derken en son 15 Temmuz hain darbe girişimiyle demokrasimiz sekteye uğramıştır. Son dönemlerde yerel seçimler ile beraber aslında her zaman sihirli bir cümle olarak kullandığımız ?demokrasi? kavramının aslında bu ülke için ne kadar büyük bir istismar konusu olduğu ve içi boş bir retoriğin ifadesi haline dönüştüğünü bizlere göstermektedir.

31 Mart yerel seçim süreci ve sonuçların açıklanması ile kabullenilebilecek bir durum artık kabul edilemez bir duruma getirilmiştir. Millet ittifakının adayı Ekrem İmamoğlu seçim öncesi ve sonrası tavrı ile İstanbul´u kazanmasına rağmen yaklaşık iki hafta sonra mazbatası verilebilmiştir. MHP ve AKP?nin itirazları sonucu YSK oy sayımının tekrar yapılmasına kapı aralamış, ardından oyların Ekrem İmamoğlu lehine değişmemesi neticesinde birçok spekülasyon ortaya atılarak seçim iptali istenmiştir. Bu iddialardan bazıları; KHK´ların oy kullanması, Fetö bankasına para yatırmış kişilerin sandık başkanı olması, Sandık başkanlarının özel kurumlarda çalıştığı iddiası? gibi absürt ve akıl ile izah edilmeyecek hadiseler cereyan etmiştir. Bir zamanlar kol kola girdikleri, beraber açılış yaptıkları bir bankayı referans alarak seçim iptali istemek kadar irrite edici bir durum tarihte hiçbir zaman rastlanılmamış bir çelişkidir. ?Yenilen pehlivan güreşe doymaz? diye bir atasözünün varlığı bu seçim sonuçları ile bir kez daha tezahür etmiştir.

Ülkenin en büyük metropolü olan İstanbul´daki seçim belirsizliği ve akabinde 6 Mayıs akşamı yapılan açıklama ile iptali gerekçesi Türkiye piyasalarını alt-üst etmiştir. Sokakta vatandaşların biraz olsun nabzını tutan siyasi aktörler, böyle haksız bir girişimde bulunmazdı. Halk artık ülkenin ana gündemine dönülerek enflasyonun düşürülmesi, faiz oranlarının aşağı çekilmesi, başını alıp giden doların makul bir seviyede seyretmesi için çaba harcanmasını daha anlamlı bulurken güç sahipleri farklı bir rol üstlenme gayreti içerisine girmekten kendilerini alıkoyamamıştır.

Daha önceki yazımda Ufukta 2 Haziran seçimleri var demiştim. YSK yerel seçimleri start vermeden evvel seçim takvimini açıklamış ve tekrar seçim yenilenmesi halinde 2 Haziranı işaret etmişti. İstanbul´da sayım bitmesine rağmen itirazlar, tekrar sayım ve mazbatanın geç verilmesi sonucu seçim takviminin dışına çıkıldı. Bu yüzden İstanbul´da tekrar seçim biraz daha ileri bir tarihe alındı. YSK 23 Haziran Tarihini İstanbul Büyükşehir seçiminin tekrarı için revize etmiş oldu.

İnsanımız bu ülkede demokrasi ile yattı demokrasi ile kalktı ve yine demokrasi için tankların önünde göğsünü siper ederek savundu. Bugünkü gözle baktığımızda kime göre ve neye göre demokrasi? Amerika´nın Irak´ı işgaline gerekçe olarak öne sürdüğü demokrasi mi? Yoksa YSK´nın meşru seçimler sonucu kazanan bir adayın koltuğundan edilmesi mi demokrasidir? Bunu da siz değerli okurlarımın takdirine bırakıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi, daha önceki beyanatlarında cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kazanılması halinde kaçak saray olarak tanımladığı külliyeyi (Beştepe) ODTÜ´ye devredeceklerini açıklamıştı. Kendi adayının Cumhurbaşkanı olması halinde ise Çankaya Köşküne çıkacağını defaten seçim dönemlerinde propaganda olarak kullandı. Ekrem İmamoğlu tekrarlanacak olan İstanbul Büyükşehir seçimleri sonucu nasıl bir sonuç elde ederse etsin, sonraki dönemlerde CHP´nin Cumhurbaşkanı adayı olacağı artık su götürmez bir gerçek. Bu kadar yüksek bir azim, imaj ve üslup devam ettiği takdirde Türkiye yeni bir karizmatik lidere Çankaya kapısını aralamış olacak. Bu Ekrem İmamoğlu´nun suçu değil. Suç tarihten ders çıkarmayan kişilerin omuzlarında bir yük olarak taşıdığı adaletsizliğin garabeti olmuştur. Bu yük ebediyete kadar taşınacak bir acı tecrübe olacaktır.

Siyasi erklere tavsiyem Balasagunlu Yusuf Has Hacib´in kitabı olan Kutadgu Bilig´i tekrar tekrar okumalarıdır. Siyasetin nasıl yapıldığı, devletin nasıl yönetebileceği hususunda tarihsel tecrübeyi içselleştirebilmeleri kendi bekaları için elzemdir. Öyle ki Balasagunlu Yusuf, bir hükümdarın bekası için önemli olan şu hususları özetle bizlere aktarıyor; ?Yöneticiler, her şeyden önce adil olmalı, öfkelerine hâkim olmalı, halkının ekonomik istikrarı için mücadele etmeli. Yönetici, zalim olmadığı gibi gafil de olmamalıdır. Ülkesinin içerde ve dışarda güvenliği için her daim hazır ve nazır olmalı. Adalet, ekonomi ve güvenliğin istikrarlı olması hükümdarın bekası için elzem ve zaruridir?  Şu günlerde ülkemizin yaşadığı hadiselerin Balasagunlu Yusuf Has Hacib´in işaret ettiği üç meselede (Adalet, Ekonomi, Güvenlik) düğümlendiğini müşahede edebilirsiniz. Artık bundan sonraki süreç kendi bekalarını düşünenlere kalmış?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR