Ülkemden nice güzel adamlar geçti. Şair, bilim adamı, yönetici, sanatçı, mütefekkir, mimar, sporcu…Yetişmeye de devam ediyor inşallah. Bu güzel adamların vazifesinde binlerce insan vardır da bazıları işte, bazıları gönül saraylarına taht kurar.
İşte ben de bu sebeple bu iki kaymakamımızı yazıma taşımak istedim. Nasıl tanıdığımı yazarak söze başlamak istiyorum. 24 Ocak 2020 Elâzığ- Sivrice merkezli depremde Elâzığ’la beraber Pütürge, Doğanyol ilçelerimiz de ciddi derece de etkilendi. Yaralar devlet eliyle öyle güzel sarıldı ki, çadırı, sıcak yemeği, giysisi, yakacağı vs. doldu taştı.
Doğanyol kaymakamı Yunus Emre Vural Bey beni aradığında genç, dinamik, bir o kadar cevval bir sese tanık oldum, davet ediyordu ilçeye. "Maddi yaralar sarıldı, sarılmaya devam ediyor, gönül yaraları için çocuklarla gençlerle buluşmanızı istiyoruz" dediğinde sıra dışı güzel yollar kat ettiğimize inandım.
Görevlendirme olarak gelen Balıkesir Dursunbey kaymakamı Emrullah Temizkan Bey ise şiirlerim vesilesi ile beni tanımış. Editörümüz şair yazar Şakir Kurtulmuş hocam da vesile olmuş. Sözün, kalemin kudreti ile gönüller bir oluyordu işte... Kalemle olmak, alemle olmaktı…Sanatla alınan yollar izli olur b’izli olur, s’izli olur.
Gönülce bir daveti gönül yaralarına şifa olma umuduyla kabul ettim. Evleri yıkılan hayvanlarını kaybeden eşyalarını kitaplarını, oyuncaklarını kaybeden yavruları görmek için çaba veriyordum zaten.
Onlara masal anlatmak, kitaplarımı imzalamak, sarılmak, gülümsemeye ihtiyacı olan yanaklarına kalbimden devşirdiğim öpücükler kondurmak istiyordum.
Bu dileğin, iki gönül insanı, değerli iki yöneticinin vesilesi ile gerçekleşmesi beni daha çok duygulandırmıştı.
Beşik gibi art arda sallanırken şehrim, bizi ayakta tutacak şey birbirimize sarılmaktı. Gözyaşını bir başka elin silmesiydi yalnızlığa nokta koyan.
Doğanyol İlçe Milli Eğitim Müdürü Cebrail Avcı sabahın erken saatlerinde bizi aldı. Güzel yürekli, idealist, öğretmen dostlarımda bu sevgi kokan çabaya eşlik etti. Zeynep Önalan büyükşehir belediyesi bünyesinde yaptırdığı ahşap boyama etkinlik malzemelerini yüklendi, içine kocaman gönlünü koyarak. Stajyer öğretmenim Gülnur Koçyiğit hakeza Kpss kursundan feragat ederek palyaço kıyafetini, yüz boylarını alıp katıldı kervana. Ve eşim Alaattin Bey’de bu yolda destekçimizdi.
Birileri gönlünü ortaya koyarsa işte o halis niyetle yürüyüşler sağlamca oluyor. İlçe belediye başkanı Hakan Bay’ın sıcak ilgisi hazırlanan ortam hakikaten övgüye değerdi. Çoğu yerin yıkıldığı ilçede, okula giden çocukların tamamıyla buluşacağımız salon ve her şey ince ince düşünülmüştü.
Kaymakamlarımızdan gelen şu sözler beni çok duygulandırmıştı. "bu çocukları depremden bu yana ilk kez böyle gülerken, neşeli gördük."
Sabah ilkokul öğrencileri, öğleden sonra ortaokul öğrencileriyle yaptığımız hasbihaller, etkinlikler, kitap imzası, kucaklaşmalar bize yara sarmanın kalpten kalbe bir yol alınmasıyla olduğunu bir kez daha yineletti.
Bu yazıyı gönülce yazdım, tarihe not düşmüşlüğüm olsun. Değerli iki kaymakamımızın eşleriyle de dost olduk. Hatta Emrullah bey telefondan Balıkesir’de ki yavrularına benim öykülerimi, masallarımı okumuş. İnsana canlıya bambaşka değer veren kişilerin gönül hanemdeki varlığı, hep özel olmuştur.
Doğanyol’un sevgili doktoru Sevdenur Vural’ın orda yaşayan tüm canlılara merhametine şahit olmak şükür sebeplerimdendi.
Doktorluk yaptığı beldede, oranın İnsanına kedisine, ineğine, köpeğine kendinden bir parça gibi bakış ne kutlu bir eylemdi. Ülkemin güzel insanlarının az olmadığını görmeyi nasip etti Rabbim nice ortamlarda, biri de burasıydı…
Emrullah Temizkan kaymakam bey ve eşi sevgili Merve Temizkan her fırsatta Balıkesir’e davet ederlerken biraz arka plana attığım yazı dosyalarımı düzene koymayı hızlandırdım.
Baktım ki aslında, biz program yapıp dönmemişiz, kaç koldan nice dostluğa yol vermişiz, buna vesile olan kalemim şiirlerim, çocuk öykülerim idiyse yine dört bir koldan sarılmalıydım ülkemin başka şehirleri için, yeni dostluklar için. Perçinlemeliydi, ışık olmalıydı gönülce yollara her cümle, her dize.
Gencecik iki kaymakam bulundukları beldelerin şekli şemailiyle, dışı içiyle ilgilendikleri kadar çocukların gençlerin, ailelerin kalbine dokunmayı da şiar edinmişlerdi.
Oradaki yavrularımızla buluşturdular, kaç tohuma vesile oldular bilinmez de biz baki dostluklar kazandık kalemin mevcudatıyla. Edebi dergileri de takip eden gönülce insanlar. Evimizde de misafir etme imkanı bulduğumda edebiyat sofrası soframız üzerine oturmuştu konuştukça konuştuk.
Ve ayrılırken unutamadığımdı, biri okuttuğum öğrencimin anneannesi ve dedesinin biz gitmeden yol üstünde bizi yakalaması, "torunlarıma öğretmen olan Nilüfer hanım şimdi de ilçemin çocuklarına nefes olmaya gelmiş" demeleri yağ çökelek ekmek hediyesi sunmaları samimiyet bohçasında, o kısacık aralıkta.
İkincisi de kaymakam beyin odasında ayrılırken çayımızın son yudumunda derdini anlatmaya gelen bir teyzem ve onu canı gönülden dinleyen Yunus Emre Bey’e dilinden öte kalbiyle ettiği uzunca teşekkürdü.
Oradaki şiveyle arz etmek lazım samimiyeti. Taşakkküüüürrr ederimmm kaymakam beyyy…
Ben de size teşekkür ederim kıymetli kaymakam beyler. Pandemi döneminde deprem biraz arka planda kalmış gibi olsa da hala sallanıyoruz. Varlığınız ülkemin her köşesine umut…
Kaleme, kitaba, öyküye, şiire, çocuğa kadına, erkeğe, vatana, millete, bitkiye, hayvana, emeğe, çiftçiye, taşa toprağa kadirşinaslığınız için teşekkürler. Sonsuz teşekkürler. Fay kırıklarından atlar geçer de insan, gönül kırıklıklarının dermanı yine insandır vesselam
…