Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Prof. Dr. Bilal SAMBUR


İdlib: Çözülmez krizin adı

Yazarımız Bilal SAMBUR'UN "KONUYA DAİR" ANALİZİ...


Rusya ve Suriye ortak saldırısı sonucu Türkiye’nin 33 askerini İdlib’te kaybetmesi, Suriye savaşında yeni bir dönüm noktasıdır. 33 askerin hayatını kaybetmesini Türkiye’nin Suriye sahasındaki en büyük kaybı olarak değerlendirebiliriz. Saldırıdan sonra Türkiye ve muhalif gruplar, Esed güçlerine karşılık vererek karşı tarafınbüyük kayıplar vermesini sağlamışlardır. 33 askerin hayatını kaybetmesinden sonra Türkiye ile Rusya-Suriye-İran bloku arasında ciddi bir çatışma ve savaş ihtimalinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Türkiye’nin askeri birliklerine saldıran Rusya, Suriye’nin kendileri için vazgeçilmez tercih olduğu ve Suriye rejimini hedefleyen her türlü girişime askeri müdahalede bulunmaktan çekinmeyeceği mesajını vermiştir. Rusya, Suriye ile müttefiklik ilişkisinin ötesinde bütünlük ilişkisi kurmaktadır. Amerika için İsrail ne ise, Rusya için de Suriye odur.

Suriye hava sahasını kontrol eden Rusya, Türkiye’nin hava kuvvetlerini kullanmasına izin vermemektedir. Rusya’nın Suriye ordusuna hava şemsiyesi sağlaması, onun rahat hareket etmesine ve Türkiye’ye saldırmasına imkan sağlamaktadır. İlerleyen süreçte Rusya’nın hava sahasını sadece Suriye’ye kullandırtacağı ve Türkiye’ye izin vermeyeceğini öngörebiliriz. Türkiye, ısrarla Rusya’nın aradan çekilmesini ve Suriye ordusuyla direkt olarak hesaplaşmak istemektedir. 33 askerin hayatını kaybetmesinden sonra Türkiye ve muhalif gruplar, Serakip’e operasyon düzenlemiş ve buranın önemli bölümünü tekrar kontrol altına almışlardır. Türkiye, Suriye rejimiyle hesaplaşmak için yoğun bir hazırlık içindedir.

Türkiye ve Rusya arasında direkt bir savaşın olmadığını söyleyebiliriz. Türkiye ve Rusya diplomatik kanalları açık tutmakta ve askeri bir çatışmadan kaçınmaktadırlar. Putin ve Erdoğan arasında bir görüşmenin organize edilmesi ve tarafların gerilimin düşürülmesi konusunda antlaşması, Türkiye ve Rusya’nın ekonomik, siyasal ve güvenlik ilişkilerini tamamen tehlikeye atacak yaklaşımlardan uzak duracakları olarak yorumlamak mümkündür.

33 askerin hayatını kaybetmesinden sonra Türkiye, Suriye rejimini stratejik düşman ilan etmiştir. Türkiye, Suriye rejimine karşı İdlib’teki muhalif grupları desteklemeye devam edecektir. Türkiye, muhalif grupları İdlib’ten çıkarmayacak ve silahsızlandırmayacaktır. Türkiye, Suriye ordusunun ele geçirdiği yerlerden geri çekilmesini ve gözetleme noktalarının rejim ordusunun kuşatmasından çıkmasını istemektedir. Suriye ordusu ilerlemeye devam ettiği sürece, İdlib’te krizin çözülmeyeceği ve bu şartlar altında büyük çatışma riskinin artmakta olduğu görülmektedir.

İdlib krizi, Suriye sorunu ve Suriyeliler sorunu şeklinde iki büyük sorunun olduğunu net ortaya çıkarmıştır. Suriye’de savaş sona erse bile dünyada Suriyeliler sorunu devam edecektir. Türkiye, Suriyeliler sorunundan en çok etkilenen ülke konumundadır. İdlib kizi, Türkiye’nin Suriyeliler sorununu daha da içinden çıkılmaz hale getirebilecek bir etkide bulunabilir. Türkiye, sürekli olarak İdlib’te bir sığınmacı hareketliliğinin meydana getirebileceği insani facia boyutlarına dikkat çekmektedir. Sınır kapılarını açtıktan sonra Avrupa ülkelerine geçmek için Suriyelilerin sınırlara koşması, Suriyeliler sorununun uluslararası bir düzeye geldiğini ortaya koymaktadır. Suriyeliler sorunu, uluslararası ilişkilerde çözülmesi imkansız bir problem olarak dünyanın önüne tekrar çıkmaktadır.

Rusya ve İran, savaş sonrasında Suriye’nin yeniden inşa edilmesi için gerekli olan finansal kaynağın bulunmasında Suriyeliler sorununu bir imkan olarak istismar etmektedirler. Rusya ve İran, Suriyeliler sorunuyla Avrupa’yı korkutarak Avrupa ülkelerini Suriye’nin yeniden inşasının sponsoru olmaya zorlamaktadırlar. Rusya ve İran, her açıdan Suriye savaşını ve Suriyeliler sorununu kendi stratejik amaçlarının gerçekleşmesi için bir fırsat olarak kullanmaktadırlar.

İdlib krizi, Rusya’nın Türkiye için güvenilir bir müttefik olmayacağını net olarak ortaya koymuştur. Rusya merkezli bir güvenlik ve savunma blokunun oluşturulabileceği, Rusya’nın uzantıları aracılığıyla yaptığı içi boş bir propagandadan başka bir şey değildir. İdlib krizi, Rusya’nın her açıdan Türkiye için tehdit oluşturduğunu göstermektedir. Suriye’de Rusya ve Esad rejimini birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Rusya-İran-Suriye üçlüsünü tek bir güç olarak düşünüp bu bağlamda adımlar atılmasına ihtiyaç vardır. İdlib krizi, Türkiye’nin İran’ı, Rusya’yı ve Suriye’yi gerçek anlamda tanımaya ihtiyacı olduğunu göstermektedir.

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR