Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Seyit Ahmet UZUN


HZ MUHAMMED (AS), GENÇLİK VE EĞİTİM SİSTEMİ

Seyit Ahmet Uzun'un yeni yazısı;


 

Üsvei hasene, yaşam modeli olarak en güzel örnekliğiyle bize ışık sunan, hedefler gösteren, ufuklar açan Hz Muhammed’in (as) gençlerle ilgili yaklaşımını ele alarak biz yetişkinlerin, eğitimcilerin ne tür hatalar yaptığımızın altını çizmeye çalışacağım.

Hz Muhammed’in yaklaşımıyla ilgili en dikkat çekici özelliklerinden birisini Kur’an bize anlayışlı, tevazu sahibi, merhametli olarak belirtmektedir.

“O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.” Al-i İmran/159

Affedicilik, istişare, azim ve tevekkül…

Aslında merhamet Allah’ın bir lütfu öyle değil mi? İnsan ilişkilerinde özellikle gençlerle ilgili bir yaklaşımda anlayışlı ve merhametli olmak ne anlama gelmektedir onu sorgulayalım. Tabi ki konumuz Hz Muhammed’i (as) anlamak olduğu için onun örnekliğine doğru bir yolculuk halindeyiz.

Hz Muhammed’i örnek almak, sünnetine uymak, ona tabi olmak sarık, cübbe, sakal, misvak, tabağı silip süpürmek gibi yaklaşımlardan çok öte kişiliğini, vahiyden kaynaklanan ahlakını, hoşgörüsünü, gönül dünyasının genişliğini, kötülüklerle arasına koyduğu mesafeyi, takvasını hayatımıza ayna kılmakla alakalıdır.

İç örnekle gençlikle iletişimine yolculuğa devam edebiliriz. Bir çocuk sapanıyla ağacı taşlayarak meyveleri düşürmeye çalışır. Ancak bu sırada da ağaca zarar verir. Bahçe sahibi çocuğu yakalar. Ona kızarak, onu azarlayarak peygamberin yanına getirir. Onun cezalandırılmasını ister. [1]

Allah’ın peygamberi gülümseyerek çocuğu yanına çağırır. Niçin ağacı taşladığını sorar. İlk önce onu anlamaya çalışmaktadır. Bu çocuk ve gençlere yaklaşımda birinci yöntemdir.

Çocuk karnının aç olduğunu, canının hurma çektiğini söyler. Çocuk kendisini dinleyene sorununu anlatmaktadır. Ona karşı menfi bir tavır sergilememektedir. Bunun üzerine insanlığın en faziletlisi Hz Muhammed (as) ona yumuşak bir üslupla, onu kırmayacak bir yaklaşımla; “Canın hurma çektiğinde ağacın altına düşenlerden yiyebilirsin.” diyerek yol göstermektedir.

İkinci yöntem gençlere yol göstermektir. Yolun üstünde durmak, yolu kapatmak, azarlamak, yargılamak, suçlamak değil…

Ehliyetli bir yetişkinin çocuk ve gençlere yaklaşımında; dinlemek, anlamak ve yol göstermek önemli ilkelerdir.

Gençleri suçlamadan önce yapacağımız en önemli ilke onu, o davranışa yönelten etkenlerdir. Nedenini bilmediğimiz bir konuda salt yargılayıcı olmak sorunu çözüme kavuşturmaktan ziyade onu daha da çetrefilli bir hale getirmekten başka bir işe yaramaz.

Bir başka örneğimizde ise Hz Muhammed (as) arkadaşlarıyla sohbet ederken gencin birisi gelip ondan zina etmek için müsaade ister. Bunun üzerine orada bulunanlar hemen genci azarlamaya, dövmeye yönelirler. Efdalül Beşer (as) ise onu bırakmalarını ve yanına getirmelerini ister. Genç gelip peygamberin yanına oturur.[2]

Hz Muhammed (as) elini çocuğun omzuna koyar. Ona ilk önce güven duygusu verir. Sonra onu yapacağı çirkin davranışla ilgili empati kurmaya yönlendirir. Annesi, kız kardeşi, teyzesi, halası veya yakın birisiyle yapılacak çirkin davranışın kendisinin üzerinde nasıl bir etki oluşturacağını anlatmaya çalışır. Burada yine, dinlemeyi ve anlayışı görmekteyiz.

Gençleri hiç dinlemeden yargılamak büyük bir cehalet ve öfke duygusunun sonucudur.

Gençlerin acemi duygu ve düşünce sürücüsü olduğunun farkında olarak onlara anlayışlı ve yol gösterici bir yaklaşım sergilemek peygamberi bir tavırdır.

Şiddet, öfke ve nefret dolu bir iletişim ise kötü davranışların gençler tarafından anlaşılmasından ziyade o davranışın inadına yapılarak alışkanlık kazanılmasına neden olunabilir. Bu durumda gencin kaza yapması kaçınılmazdır. Bu kazada zarar gören hem genç hem yetişkin hem de toplum olacaktır. Çünkü duygularını kontrol edemeyen ve öfke dolu bir yanardağa dönüşmüş genç sadece kendisini değil çevresini de yakacaktır. Toplumda psikopat dediğimiz gençlerin çocukluklarında masum bireyler olduğunu göz önünde bulundurursak onların yetişme ortamlarının ve onlara yaklaşımların onları nerelere götürdüğünü görebiliriz.

Hz Muhammed’in (as) gençlere yaklaşımında ikinci ve önemli husus onları yetenekleri doğrultusunda yönlendirmekti. O günlerden gençlerin yeteneklerinin farkına varmanın onları geleceğe hazırlamakta büyük bir önem arz edeceğini yaşamında bir örneklik olarak göstermesi, onun öngörüsünün ne kadar isabetli ve ne kadar büyük bir eğitimci olduğunu göstermesi açısından dikkate değer bir husustur.

Bu yaklaşımında benim en çok dikkatimi çeken örnek sahabi Zeyd bin Sabit oldu. Onun zekâ ve kabiliyetinin, anlama ve kavrama gücünün farkında olan Allah’ın peygamberi dil öğrenmesi için onu yönlendirerek ilk tercümanı olmasını sağlamıştır.

Zeyd bin Sabit peygamberin ilk tercümanıdır. İbranice, Rumca, Kıptice, Farsça, Habeşçe dillerini bildiği rivayet edilmektedir.[3]

Böyle bir yeteneği keşfetmesi aslında peygamberin, gençlerin eğitiminde nelere dikkat edilmesi gerektiğine işaretidir. Musab bin Umeyr’i öğretmen, Usame bin Zeyd’i komutan, Muaz bin Cebel’i yönetici, Cafer bin Ebi Talib’i elçi olarak görevlendirmesi, nasıl bir eğitim sistemi sorusuna da bir cevap mahiyetindedir.

Ezberci bir yaklaşım yerine kişilerin yeteneklerini temele alan, toplumun ihtiyaçlarını gözeten bir yaklaşım gençlerin severek, isteyerek öğrenmelerine ve kendilerini geliştirmelerine imkân sağlayacaktır.

Seksen, doksan milyon nüfuslu bir ülkede dünya çapında sanatçılar, yazarlar, bilim insanları, sporcular, bilişimciler yetiştiremiyorsak (tek tük örnekleri kastetmiyorum) bunun en önemli nedenlerinden birisi sadece akademik başarıya odaklanılmasıdır.

Bu aşamada nice yetenekleri de yaramaz, geveze, haylaz diyerek akademik başarı mezarlığına gömerek yok etmekteyiz.

Allah’ın peygamberi, Mescid-i Nebi yapılırken yanına Ashab- Suffa mektebinin yapılması için talimat vermesi de eğitim öğretimin toplumu inşa etmede ne kadar önemli olduğunu vurgulayan ayrı bir özelliktir.

Konumuzu kısaca toparlarsak, Hz Muhammed’in (as) genlerin yetiştirilmesinde nelere dikkat çektiğini şöyle sıralayabiliriz.

  1. Gençlerin yanlışlarında ilk önce yanlış davranışın nedeninin araştırılmasının
  2. Yanlış davranışa alternatif bir yaklaşımla yol gösterilmesinin
  3. Gençleri anlamanın onları yanlıştan kurtarmada önemli bir adım olduğunu
  4. Onlara empati duygusu geliştirmenin onları kötülüklerden alıkoyacağını
  5. Gençleri yetenekleri doğrultusunda yetiştirmenin toplumun inşasındaki büyük etkisini
  6. Kimsesiz gençlerin eğitim ve öğretimine önem vermenin toplumun ıslahında, geleceğinin şekillenmesinde önemli olduğunu gördük.

Gençliği geleceğe iyi hazırlamak istiyorsak her şeyden önce gençliğe saygı duymasını, yeteneklerinin farkına vararak onları yetenekleri doğrultusunda yetiştirmeyi, onları dinlemeyi, anlamayı, empati duygusu geliştirmelerini sağlamayı önemsemeliyiz. Gençliği sadece akademik başarı noktasında yönlendirmek, kafası büyük bedeni küçük garip varlıklar ortaya çıkacaktır.  O alanda başarılı olanlar da salt beyne yüklenildiği için vicdanlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır.

Gelecek hafta inşallah gençlerin sorunları üzerine kafa yormaya çalışalım. Gençlerini tanımayan bir toplum geleceğini sağlıklı bir şekilde inşa edemez.

Seyit Ahmet Uzun

 

 

 

 

 

 

 

[1] Ebu Davut/ Cihat-85

[2] Müsned c. V – sf. 256-257

[3] https://islamansiklopedisi.org.tr/zeyd-b-sabit

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR