Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Ramazan DEVECİ


Hz. Ali’nin Şehadeti…

Ramazan Deveci'nin yeni yazısı;


 

İmam. Ali 19’uncu Ramazan gecesi Kufe mescidinde sabah namazında yaralanmış 21 Ramazan'da şehit olmuştu.... Bugün onun şahadet yıldönümü... Ona selam olsun..

Ramazan Deveci Yazdı: Hz. Ali’nin Şehadeti…

Hz. Ali, hicretten yirmi üç yıl ya da yirmi iki yıl önce miladi 600 yılında doğmuştu. Nübüvvetten 10 yıl önce idi. Allah Resulüne iman eden ikinci kişi idi. Hz. Hatice’den sonra iman etmişti. 23 yıl Peygamberimizle tevhit mücadelesi vermiş. 25 yıl kendisinden önceki halifeler döneminde vahdeti önceleyerek yaşamıştı. Üçüncü halifenin şahadetinden sonra hicretin 35. yılında Miladi 656 yılında halife seçilmişti. Halife seçildikten bir yıl sonra Cemel Savaşı 1,5 yıl sonra Sıffîn Savaşı 3 yıl sonra hicretin 38. yılında miladi 638’de Nehravan Savaşı gerçekleşti.

Nehravan Savaşı’ndan büyük yenilgi ile çıkan Hariciler Hz. Ali’ye büyük kin duymaya başladılar. Haricilerden İbn Mülcem, Bürek es-Sarîmî ve Amr b. Bekir et-Temîmî, Mekke’ye giderek hac yaptıktan sonra Hz. Ali, Muaviye ve Amr b. As’ın üçünün birden ortadan kaldırılmanın gerektiğine karar verip, üçünü birden aynı zamanda öldürmek için yemin ederler.

Planlarını gerçekleştirmeyi tasarlayan suikastçılardan İbn Mülcem Hz. Ali’yi öldürmek üzere Kufe’ye gider ve orada Kindeli, yakınlarıyla bir araya gelir, ancak niyetini açıklamaz. Bir gün, Nehrevan’da öldürülen arkadaşları için ağıt yakan Teymü’r-Ribâb kabilesi mensupları ve bu arada onlardan çok güzel bir kadın olan Katami bint Şicne (Şihne) ile karşılaşır. Kadının güzelliğine hayran kalan İbn Mülcem ona evlenme teklifinde bulunur. Katami bu teklifi mehir olarak kendisine 3000 dirhem, bir köle, bir kadın hizmetçi vermesi ve Hz. Ali’yi öldürmesi şartıyla kabul edeceğini, çünkü Nehravan’da babasıyla kardeşini kaybettiğini ve intikam almak istediğini söyler. İbn Mülcem de esasen bu amaçla Kufe’ye geldiğini söyler ve böylece anlaşırlar.

Daha sonra Katami, İbn Mülcem’e yardım etmesi için kabilesinden Verdan b. Mücalid adında birini bulur.  İbn Mülcem de Beni Eşca’dan Şebîb b. Becere adlı bir Hârici’nin kendilerine katılmasını sağlar. Olaydan önceki gece İbn Mülcem ve yardımcıları, Kufe’deki el-Mescidü’l-a’zam’da itikâfa çekilmiş bulunan Katami’yi ziyaret ederler. Daha sonra da zehirli kılıçlarını kuşanarak Hz. Ali’nin sabah namazını kıldırmak için çıkacağı evinin kapısının karşısına yerleşirler. [1]

Hz. Ali’nin şahadeti bazı kaynaklarda şöyle anlatılır. 19’uncu Ramazan gecesi olduğu için kadir gecesi olabilir düşüncesi ile bazı insanlar geceyi Kufe camisinde ibadet ederek geçirmişlerdi. Hz. Ali sabah namazı için mescide gelmiş o sırada mescidde yatan bazı kimseleri namaza kaldırmaktadır. İbn-i Mülcem, Şubeyb ve Veldan isimli Haricilerin o geceyi mescitte geçirdikleri söyleniyor. Bir rivayete göre geceyi Kufe Mescidinde geçiren İbn Mülcem lanetliyi uyurken gören Hz. Ali “uyan namaz vaktidir, böyle yüz üstü de uyuma şeytanın uyuma tarzıdır bu” der.[2]

Yattığı yerden biraz doğrulan İbni Mülcem Hz. Ali’nin namaza durduğu sütunun arkasına doğru yürüdü. Hz. Ali ilk secdesinden kalkarken zehirli kılıcını Hz. Ali’nin mübarek başına indirdi. Hz. Ali’nin dudaklarından şu sözleri dökülüverdi: "Kâbe'nin Rabb'ine ant olsun, kurtuldum."[3]

Mescitte bir uğultu koptu. İnsanlar bir anda koşmaya başladılar. Hz. Ali’nin mihrabında kanlar içinde yattığını gördüler. Başı sarılmış vaziyette evine götürdüler. İnsanlar ağlıyor, figan ediyorlardı. Cani İbn-i Mülcem yakalandı. Hz. Ali oğlu Hz. Hasan’a, diğer oğullarına ve ailesine ellerindeki esire iyi davranmalarını tavsiye ettikten sonra şöyle dedi: "Cana karşılık candır. Eğer ben ölürsem, beni öldürdüğü gibi siz de onu öldürün. Eğer yaşarsam, o zaman onun hakkındaki kararımı ben veririm."[4]

Hz. Ali şehit olurken bu sözleri ile insanlara yine adalet dersi veriyordu. Hayatı ile bize tevhit, vahdet ve adalet dersi veren Hz. Ali’nin şehit olurken de verdiği en büyük mesaj ise adaletti.

Hz. Ali, lanetli İbn-i Mülcem’in hain kılıcı ile yaralandığında şöyle demişti.

“Ey Abdulmuttaliboğulları, Ey Hasan

Müminlerin emiri öldürüldü diye Müslümanların kanlarını dökmekten, öç almaktan sakının. Şayet ölmezsem suçluyu ben cezalandırırım ancak vefat edersem sadece beni öldüreni öldürün. Benim katilimden başkasını öldürmeyin. Ey Hasan o bana bir kılıç darbesi vurdu ölürsem sen de onu bir kılıç darbesi ile öldür. Allah Resulü’nden duydum ‘işkence etmekten sakının suçlu kudurmuş köpek bile olsa eziyet etmekten sakının eziyetle öldürmeyin’ diyordu.”

Bu sözlerde katiline bile haksızlık yapılmasını istemeyen bir hassasiyeti görüyoruz. Bu sözler Maide 8.ayet’in hayata dönüşmesinden başka bir şey değildir. Allah Resulünün vefatından sonra Müslümanlardaki yozlaşmanın en yoğun yaşandığı yerdi adalet. Adaletten saptıkça İslam’dan uzaklaştı Müslümanlar. Hz. Ali hayatı boyunca adaleti ayakta tutmak için çok uğraştı. Şehit olurken de adalet dersi verdi Müslümanlara.

Not: Bu yazı yazarın "Konuşan Kuran Hz. Ali" kitabından alıntıdır.. 

 

 


[1] Diyanet İslam Ansiklopedisi İbni Mülcem maddesi.

[2] Meclisi Celali Uyun s. 341 Yaşar Kaplan Hz. Ali s. 156

[3] Hidayet Önderi İmam Ali s. 125

[4] Hidayet Önderi İmam Ali s. 125

ETİKETLER:

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR