Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


HUCURAT SURESİNDEN MESAJ

Yusuf Yavuzyılmaz'ın Makalesi;


 

            Kuşkusuz Kur’an temel alınarak yorum yapmak için, incelenecek konuyu Kur’an bütünlüğü içinde anlamak gerekir. Kur’an, olayları belli başlıklar altında incelemekte, aynı konuya ilişkin ayetler Kur’an bütünlüğüne serpiştirilmiş bulunmaktadır. Bu anlamda ele alınacak konuyla bağlantılı ayetler bir araya getirilerek yapılmalıdır. Tikel ayetlerden yola çıkılarak, ayetin diğer ayetlerle bağlantıları dikkate alınmadan yapılacak yorumlar kuşkusuz eksik, yanlış olacaktır.

            Ele alacağımız Hucurat Suresi 13. Ayeti de bu bağlamda inceleyeceğiz. Ayetten hareketle sonuçlar çıkarırken, hem diğer ayetlerle bağlantısını gözden kaçırmayacak, hem de Kur’an bütünlüğünü gözden kaçırmayacağız. Hucurat Suresi 13.ayet aslında çok açık ve nettir. "Ey insanlar, gerçekten biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız ve tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında sizin en üstün olanınız takvaca en ileri olanınızdır..." Ayete yalın bir bakışla baktığımızda bile insanların yaratılışına ait ontolojik bir eşitlikten bahsettiğini tespit edebiliriz.

            Ayeti Kur’an bütünlüğü içerisinde incelediğimizde çıkarabileceğimiz evrensel ilkeler şunlardır:

1- İnsanların atası ortaktır. İlk insan ve ilk Peygamberin Hz. Adem ve onun eşi Hz. Havva’dan türemesi insanlar arasında hiyerarşik bir sınıflandırmanın yapılamayacağını göstermektedir. İdeal toplum tasarımı insanların birliğidir. İnsanların doğuştan getirdikleri diğerlerinden üstün yönleri yoktur. Bu durum her tür devlet ve siyasal anlayışta insanların köken farklarına atıf yapılamayacağını göstermektedir.

2- Halklar ontolojik gerçekliklerdir ve yaratılış bakımından hiç bir farkları yoktur. Her türlü kabile veya ırk üzerinden yürüyen tasarımlar, ideolojiler, anlayışlar meşru değildir. Hiçbir ırk taşıdığı farklı özellikler bakımından diğerinden üstün değildir. Dolayısıyla faşizmin hiçbir ahlaki, insani ve akli  temeli yoktur.

3- Kabilelerin farklılığı ontolojik bir ayırım değildir; birbirlerini tanımaları ve tanışmaları amacıyladır. Hüküm cümlesi, farklılığın anlamı ve amacını ortaya koymaktadır.

4- İslam, bireylerin üstünlüğünü, takvaca ileride olma şartına bağlamaktadır. Burada hüküm bireyseldir kolektif değildir. Çünkü halkları temel alan kolektif takva olamaz. Demek ki, her ırkın içerisinde takvalı olan ve olmayanların olması kolektif tanımlamayı imkansız kılmaktadır. Hiçbir ırk sırf takvalılardan, iyi insanlardan oluşmaz. Bu yüzden Türk, Kürt, Arap, Acem, Ermeni birer tanımlamadır, asla takva ve buna dayalı üstünlük işareti değildir. Takva Allah'a yakınlık ve bağlılık bilincidir. Bir Kürt takvalı bir Türkü, takvasız bir Kürde tercih etmiyorsa sorunlu bir tutumdur bu. Tabi tersi tanımlamada doğrudur. Bu ayeti milliyetçiliğe temel almak için ya art niyetli ya da cahil olmak gerekir. 

5- Üstünlük ırk, soyda değil takvadadır. Soy veya ırk sosyal bir değer olamaz. İnsanların doğuştan gelen ve asla müdahil olmadıkları bir gerçekliktir. Dolayısıyla hiçbir insan bağlı bulunduğu etnik grubu, konuştuğu dil, derisinin rengi temel alınarak ayırıma tabi tutulamaz. Ayet bu tür ayırımları açıkça reddediyor. Bundan başka tüm yorumların Kur'an'ın genel anlayışına uygun düşmediğini düşünüyorum.

6- İnsanların doğuştan getirdiği özelliklere göre tanımlayan bütün ideolojiler kökten reddedilmelidir. Başta faşizm olmak üzere ırk ayırımcılığını temel alan, ırkların birbirinden farklı olduklarını savunan bütün anlayışlar Kur’an’a aykırıdır. İslam, insanların atalarının bağlı bulunduğu etnik gruptan dolayı alay edilme, dışlanma ve baskı altına alınmasını asla kabul etmez.

7- Milliyetçilik kültürel tanımlamanın dışında kabul edilebilir bir ideoloji değildir. Milliyetçilik insanı bağlı bulunduğu kültüre, toprağa, ulusal sembollere bağlı olarak yorumlar. İnsanın etnik grubu, konuştuğu dil, bağlı bulunduğu kültür ne üstünlük ne de aşağılanma sebebidir.

8- Özellikle Cumhuriyet modernleşmesinin Tek Parti Döneminde uygulanan milliyetçilik yer yer ırkçılığa varan uygulamalara neden olmuştur. Bu anlamda Kürtçenin yasaklanmasının hiçbir ahlaki ve insani temeli yoktur. Kürtçenin yasaklanması, Türkiye’de uygulanan milliyetçiliğin kültürel milliyetçiliğin ötesine taştığı görülmektedir.

Hiç kuşkusuz birbirinden farklı etnik grupların bir arada yaşadığı toplumlarda ayırımcılığı besleyen söylemler terk edilmelidir. Anadolu, etnik milliyetçiliğin asla yer bulamayacağı bir toprak parçasıdır. Bu yüzden toplumlar hukukun evrensel ilkeleri temel alınarak siyasal bir organizasyon oluşturmalıdır. Her tür ırkçı, ayırımcı, dışlayıcı ötekileştirici ideolojilerden uzak durulmalıdır.

Birbirinden etnik, kültürel, dil ve din bakımından farklı toplulukların barış içinde bir arada yaşamak idealinde, Medine Vesikası’nın verdiği mesajın evrenselliğinden yaralanabilirler.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR