Hicret, sıradan bir göç değildir. Hicret göç etmek, bir yerden bir yere taşınmak, zaruri olarak, zorla çıkarılmak, ihraç edilmek zorlanmak gibi anlamlara gelen kavramdır.
İslami kavramların çok önemlilerinden birisi de hicrettir. Hicret aynı zamanda bir sünnetullahtır. Yani Allah'ın değişmez bir yasasıdır. Tarih boyunca tüm peygamberler,(istisnasız) hicret sünnetullah'ıyla karşı karşıya kalmışlardır.
Hicret asla kaçmak değildir. Yeni bir mekanda, yeni bir ruhla, yeniden dirilmek için, yeni bir tohum olarak, yeni bir toprağa dikilmenin, ekilmenin, meyve vermek için taşınmanın, göçmenin, gitmenin, değişimin ve de mücadelenin bir sonucudur.
Hicret, insanlarda yeni bir duygu durum, doğum, yenilenme, değişim, direnme gücü meydana getirir. Hicret, sadece şekilsel olarak, bir yerden bir başka yere göçmek değildir. Hicret mana aleminde yükselmek, madde aleminden mana alemine, şekilden öze, kemiyyetten keyfiyete slogandan takvaya, teoriden pratiğe bir geçiş demektir.
Hicret aynı zamanda tüm dünyevi kaygı, korku ve endişeleri yok etmek, izzetli bir duruş, direniştir. Yeryüzünün tüm imkanlarına, ilahlaştırılanlarına, mal mülk, makam mevkisine, sarayına, şehvetine, şöhretine meydan okumadır, karşı çıkmadır, rest çekmedir, değer ve önem vermemektir...
Yeni bir oluşum, yeni bir yöneliş, yeni bir çıkış, daha iyiye, daha güzele doğru bir adım, bir geçiştir hicret.
Hicret, bir olgunlaşma, yücelme, hicret fedakarlık, atanma, arınma, odaklanma, olgunlaşmaktır. Önce küfürden imana, şirkten tevhid'e, batıldan hakka, karanlıktan aydınlığa bir geçiştir.
Hicret Allah için, Allah yolunda, Allah'ın davasını, daha farklı topluluklara, kişilere, kitlelere ulaştırmak için, bir bedel ödemek, mücadele etmek, gayret sarf etmektir.
Hicret anadan, atadan, yardan, candan, sevdiklerden, vazgeçmektir. Ahireti dünyaya tercih etmektir. Hak yolda, her şeyini feda etmektir. Slogandan eyleme, amele, harekete geçmektir, eylemdir, ameldir, mücadeledir, fedakarlıktır...
Hicret, Rabbin (cc) rızasına ermek, cenneti kazanmak için çok büyük bir vesile ve kapıdır.
Vuslata ermek için, atılmış büyük bir adımdır. Özgürleşmenin, inancın, aşkın ve umud'un yeniden filiz vermesi için, toprağa atılmış bir tohumdur.
Donukluktan, durağanlıktan, keyfilikten, nefsilikten, dünyevilikten, hevailikten, nefsilikten, bencillikten ve de her türlü hantallıktan, korkudan, kaygıdan kurtulmaktır, özgürleşmektir...
Hicret, nefsani arzu, istek ve düşkünlüklere karşı çekilmiş bir settir. Hicret bir duruştur, ruhtur, duadır, duyarlılıktır.
Bu yıl itibariyle mekkeden medineye Allah (cc) Resulü (as) ve Ashabının (r.Anh) hicretinin 1444.Yılını idrak ediyoruz. Hicri yıl başınız mübarek olsun.
İslam'da hicret edene muhacir, yani malını, canını tüm sevdiklerini Allah (cc) yolunda terk eden ve imanını dünyevi olan her şeye tercih eden insan demektir.
Her türlü kötülükten, günahtan, haramdan, yalandan uzak durmak demektir. Hicret, imani bir gereklilik, İslam'dan ve imandan taviz vermemenin, bedel ödemenin ve de ben daha bitmedim, buradayım demenin diğer bir adıdır.
Hicret, sadece belli bir zamana ve mekana ait olan ve bir daha olması mümkün olmayan bir şey değildir. Hicret, her daim müminlerin hayatında olması gereken, hem fikri, eylemsel, ameli hem de fiziki, bedensel bir iman, amel ve ibadettir...
İman edenler, cihad edenler ve hicret edenler. Kur'an-ı Kerim'de bu şekilde sıralanmıştır. İman edenler imanlarını yaşayamıyorlarsa, artık bu noktadan itibaren daha iyi ve özgürce imanlarını yaşayabilecekleri, yeni bir yurda geçmeleri kaçınılmaz olmaktadır.
“İman edenler, hicret edenler Allah yolunda cihat edenler; şüphesiz bunlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (2/Bakara/218).
Selam ve dua ile...
