Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


F. Yılmaz ALTUNÖZ


HEDİYELİK ANNELİK

Yazarımız F. Yılmaz Altunöz'ün "yeni" yazısı...


Hayatın içerisinden ahiret bilinci, günah ve sevap duygusu çıkarılırsa; tüm değerler metalaşır/materyale dönüşür. Manevi ve felsefi boyut kaybolur kapital alanı öne çıkar. Ve tüm ilişkiler ona göre şekillenir. Yani üretim şekli yaşamı dizayn eder.

 Batı medeniyeti Fransız devrimi, Rönesans ve reformlarla birlikte yaşam algısını değiştirdi. Devrim öncesi güne İncil okuyarak başlayan ve kilise merkezli bir dünyayı soluyan insanlar; devrim sonrası güne gazete okuyarak başladılar ve Pazar merkezli bir dünya inşa ettiler. Devrimin çocukları artık ikili ilişkilerini ahiret, günah ve sevap diğer ifadeyle; kiliseye göre değil; kapital, haz ve hıza göre düzenler oldular.

 Semavi din/anlayışta anne, baba veya ebeveynler kutsallar arsında yer alır. Onlara saygılı davranmak ibadettir. İslam bunun kesin hatlarıyla sınırını çizer “anne babanıza iyi davranmanızı… onlara öff bile deme! Onları azarlama” (isra/23-24). Ve uygulanmasını ister. Her ne kadar tahrif edilen Tevrat’ın mensupları olduğunu söyleyen Yahudilerin sabah dualarında “Ey yüce rab bizi kadın olarak yaratmadığın için sana şükürler olsun “diye dua etseler de ebeveyne saygılı davranmak kutsaldır. 

Ancak sekülerizmin yani din dışı yaşam tarzının egemen olmasıyla birlikte yeryüzünde yeni bir dönem başladı. Önceleri Batının merkezlerinde etkili olan bu yaşam tarzı sonraları iletişim ve ulaşımın dünyayı küçük bir köy haile getirmesi/küreselleşme sonucu tüm dünyayı kasıp kavurmaktadır.

 Din dışı hayat tarzında kutsal olmaz. Onun kutsalları para, şehvet, şöhret, haz ve kazanmaktır. Semavi anlayışın kutsalları ancak bireylerin hayatında tatmin aracı olarak yer bulur. Haz, hız ve kapitale dönüştürülerek varlığını korur. İşte anneler günü veya babalar günü bu anlamda Batı felsefesinde yer almaktadır. Laik/seküler anlayış neden anneleri özel ve yüksek bir konuma koysun ki! Onun ayağının altına cenneti koysun ki! Çocuğun üzerinde anneler nasıl hak/saygı/merhamet/hürmet sahibi olur ki! Çünkü Fransız devriminin seküler çocuklarının kafasında çocuk; anne ve babanın cinsel oyunu sonucu dünyaya gelmiştir! Dolayısıyla kutsallar arasında yer almaz.

 Kur’an ve sünnetin ifadesiyle anneler kutsallarımız arasında yer alır. Ancak Kur’an ve Sünnete inandığını söyleyenler; Kur’an ve sünnet yokmuşçasına bir davranış tarzı ortaya koyacak olurlarsa; annelerin kutsallığında/saygısından/merhametinden söz etmek mümkün olmayacaktır.

 İstisnalar kaideyi bozmaz ama yaşadığımız ülkede anneler hangi rolü üstlenir ya da onlara hangi rol verilmektedir! Kocaları tarafından cinsel figür ve hizmetçi olarak görülen, şiddetin her türlüsü uygulanan, çocukları tarafından azarlanan, evlerinde yalnız bırakılan, yaşlandığında Huzur(!) Evine bırakılan kadınlar anne! Beyaz kadın ticareti malı olan, yine çok kazanma uğruna metalaştırılan ve her çeşit ürünün reklamına konulan gizli yanı kalmayan bedenlerin sahibi; anneler… 

 İşte bu anlayış sözde anneleri/anneliği yüce bir yere koymak adına; anneler günü icat ediyor. Ayakları altına aldıkları anneliğin onurunu yine bu gün vesilesiyle paraya dönüştürerek onun üzerinde tüketimi kamçılayıp para kazanıyor. Ve hasta ruhları bir günlüğüne de olsa tatmin ediyor. Ve Hediyelik Anneler anlayışı yer buluyor. Yılda bir kez hatırlanan ve bir hediyelik değeri olan varlık; anne.

 Ayaklarının altında cennet olan iffetin ve izzetin temsilcileri olan anneler bu gidişattan kurtulmalıdır.

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR