Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Aziz DARICI


HAYATI PAYLAŞMAK

Aziz Darıcı; Hayata düşen her şey iz bırakır.


 Hayata düşen her şey iz bırakır. Her bırakılan iz kendi mecrasında yol alır. Bu izler insanın ruhundan damlayan damlalardır. Ruhların bezerliği gibi benzer ruhlar birlikte yol alır. Benzeşmeyen ruhlar ise yol ayırımında sizlere veda eder. Her veda bir kopuş olduğu gibi bir hüzün, bir hasrettir. Çünkü giderken bir şeyler alır götürür sizden. Kalbinizde bir iz bırakır ta derinden. Yürek sızlamasının ne denli büyük olduğunu anlamak için aşk ehlinden olmak gerek. İnsan, âşık olunca düşermiş derde. Her dert hayatta bir hikâye bırakır geride. Leyla ile Mecnun , Memo ile Zin olursun, anlatılırsın dilden dile? Yakup gibi gözlerden olursun Yusuflar için? Rabbine kavuşmak için İbrahim´in elindeki bıçağa boyun verirsin İsmail´ce? Geriye bakınca ne kadar çok hikâyemiz birikmiş? Bu hikâyeleri okumak, yazmak bile sabrın feleğinden geçmek gerektiğini bilenlerden olmak gerek?

Demli bir çay dertli yüreklere iyi gelir. Hele ki mübarek Ramazan ayında nefse dur demişseniz? Ramazan ayı, helale sabır göstermektir deyişi ne güzel anlatır kendisini. Akşam ezanında ?Allah Ekber? denilmeden başlanılmayacak bir sofrada iseniz, daha bir anlamlı gelir her bir nimet size. Yemekten sonra kokusundan insanı kendine çeken çayın verdiği tadı ancak dostlar anlar? Muhabbetle süslenen bu ?çay keyfi?  en masumane keyif olsa gerek. Çay demini alınca, insanda demlenir bir an? Lakin çayın ve muhabbetin hakkını verenler bilir. Demlenmeyen insan her çayı çaydan bilir?Bu muhabbetin sırrını bir demlik çay etrafında üşüyen elleri ile hayatını, kaderini paylaşanlar ancak kıymet bilir.

Sanal âlemde ki çay ısmarlamalar, çay muhabbeti insanı sarmıyor. Demliklerin hakkı bile verilmiyor, ateşten beri kılınmış? Üşüyen yüreklerin içini ısıtmıyor artık. Uzaklaştıkça kendi ruhumuzdan fıtrattan kopuyoruz. Yabancılaştıkça kendi hayatımızı kirletiyoruz. Kirli hayatlar temiz ve saf hikâyeler üretmez.  Projeler dâhilinde üretilen hikâyelerin hayatın çemberinden geçeceği zannı bu zamanlar bize öğretmeye çalıştı. Masa başı işler ile meşgul olunduğunda çamurlu sokaklarda paçaları sıvamayı bile özledik. Çamurlu yolarda giydiğimiz çizmeler, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa´ya has kaldı. Yolda iken kirlenmesin diye çorapların arasına sıkıştırılan paçalarımız bizleri daha iyi anlatırdı ne yaptığımıza dair? Çünkü paylaşmaktı tek derdimiz, kederimiz?

Hayatı paylaşmak? Cimriliğin ve bireyselleşmenin arttığı bu zamanda, realiteyi aşarak; modern çağın putlarına aldırmayarak, yüreklere dokunacak paylaşımlarımız ne kadar azaldı. Muhabbetsizliğin, sevgisizliğin, merhametsizliğin, kol gezdiği iklimler ürettik. Bu iklimden tüm değerler nefes alamaz oldu. Aile, çocuklar bu iklimde kayboldu. Aile bağları paylaşımların yeri olmaktan uzaklaştı. Hayatı paylaşmak için birleşen ömürler hızla param parça hayatlara evriliyor?

Paylaşmak yürekleri sofralara dökmektir. Ceptekileri dökünce yürekler geride kaldı. Ismarlama hayatlar sürüyoruz? Bize kader diye sunulan gerçekleri kabulleniyoruz. Zamanın gerçekliğine olan zaaflarımız bizi hakikatin gerçekliğin den çoktan uzaklaştırdı. Eskiden hayâ ile yapılan salih ve salihane ameller ifşa oldu. Bereketi kaçtı ömürlerimizin, ihlâsı kayboldu gönüllerimizin? Paylaştıkça çoğalacak iyilikler, sanal gerçeklikte paylaştıkça değer yetimine dönüştü. Salih amellerimiz için istatistik tutuyoruz artık? Rakamlar konuşuyor yerimize? Rakamları yüksek tutma derdi düştü içimize? Büyüklüğümüzü, iyi olduğumuzu sayılar belirliyor artık. Acıların, gözyaşlarının içinde kendi içimizde ?görünürlülük maskesi? taktık.  İyilikler bilinsin niyeti, kendi bilinirliliğimizi aşamadı. Reklam aklı ile çalışan sanal ortamlar acıları, gözyaşlarını, mazlumiyeti  sıradanlaştırdı gibi iyilikleri, güzellikleri bile sıradanlaştırdı. Kaleme, kitaba, gönüllerin kendisine dokunmadan yol yürüyenler içinde yol alınamaz oldu.

Kaybolmamak için, omuz yememek, ezilmemek için yol vermek gerek? Yol belli iken önde gitmek dert değil? Yeter ki gönüllere, hayatlara, güzelliklere basıp geçmeyelim?

Yol verme erdemini bilmeyenler, bekleyişi anlamlandıramazlar? Yol yürüyenler bir dairesel kader içinde bekleyişin durduğu yere gelince, hayata dair paylaşımlarımız, kaygılarımız, dertlerimiz olsun? O zaman ?selam? deyip geçmeliyiz?

 

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR