Askeri güç, bu güçle hükmedilen ya da karşı konulan tarafın sayı, silah ve techizat olarak zayıf olması halinde etkili olabilmekte. Karşı tarafın zayıflıklarını (sayı, silah ve techizat olarak) aşması, dengelerin değişmesine sebep olur. Belki de çatışma (savaş) karşı tarafın lehine, bu sefer de onun silah gücüyle üstünlüğüne geçer. Ama aynı şey onun için de geçerli. Bu, bu güçle ayakta kalmaya çalışan herkes için geçerli.
Fikir-inanç gücü ve zayıflıkları ise böyle değildir. Bir fikir-inanç (gerçekte) doğru ise, gücünü doğruluğundan alır ve o her zaman karşısındaki diğer fikir-inançlara karşı gücünü korur. Temelde zayıf olup, zayıflığını örtücü hamlelerde bulunan fikirlerin böylesi saldırı veya savunuları bir dönem meselesidir. Bir dönem için (gerçekte) zayıf olan fikirlerin bazı desteklerle güçlü duruma geçmesi mümkün. Ama bu onun temel zayıflıklarını giderme sebebi olamaz. 20 yy. için sosyalizm bir örnek olarak verilebilinir. Askeri güçte sayı çok belirleyici(etkileyici)yken, fikir-inançta sayı o fikrin-inancın doğruluğunun belirleyicisi değildir, olamaz da.
Fikri güçlülük, bir fikrin taraftarlarının, onun doğruluğu iddiasında bulunmalarında olamaz. Bir fikrin taraftarları (doğal olarak) kendi fikirlerinin doğru olduğunu iddia edeceklerdir ama bu iddia-savunu, o fikri (doğru olma gerçeğine karşın) güçlü kılmayacaktır. Zayıf olması (doğru olmaması) da, karşısındakilerin iddialarıyla olamaz. Her iddia, gerek bir savunu, gerek bir saldırı olsun, iddia edilen konuda yeterli delili ve ikna edici tafsilatı gerektirir.
Bir şeyin (fikrin-inancın) zayıf taraflarını esas alarak onu reddetmek önemli değildir. Her şeyin bir şekilde zayıflıkları-zayıf tarafları olabilir. Zayıf noktaları esas alarak yapılan bir red temel bir gerekçeye sahip olmuş olamaz. Asl olan, doğru olmadığı iddia edilen fikrin-inancın kendini onun üzerine kurduğu (güçlü yanlarının) esaslarının yanlışlanabilinmesidir. Böylesi bir ispat halinde o fikrin ayakta kalabileceği başka bir şeyi (esası) olmayacaktır-kalmayacaktır.
Hak (gerçek doğru) olmayan nice fikirler, savunma ve saldırı tekniklerinin güçlülüğü, maddi teknolojik gücü ellerinde bulunduruyor olmaları nedeni ile, en doğru (gerçek) fikirler gibi durabiliyorlar. Bunlar doğruluklarını (!) fikirlerinin esaslarından değil, savunma-saldırı teknikleri ile sahip oldukları maddi güçten almaktadırlar. Hak (maddi olarak) zayıf olmakla haksız, batıl ise (maddi olarak) güçlü olmakla kendini hak olarak gösterebilir-kabul ettirebilir.
Hak olanın, haklılığının bir iddia olmaktan çıkması, hak olduğunu kanıtlayıcı savunma-saldırı tekniklerine kavuşması, bunun için uzun zamana, süreçlere uzanan çalışmaların (kesintisiz) yapılmasına (son derece) ihtiyaç var.
Hak olan, gücünü iddiadan değil fikri yetkinlikten almalı.
