“Müslümanlık” son zamanlardaki bazı yazı ve paylaşımlarla, gelinen nokta üzerinden tartışıldığını görmekteyiz. Bu tartışmaların-yazıların-uyarıların silkelenmeye, uyanışa ve öze dönüşe götürecek bir bilinç oluşup oluşturamayacağı zamanla göreceğiz. Aslında “Ahiretsiz Müslümanlık-Namazsız Müslümanlık” bir sebep değildir. El birliği ile getirdiğimiz, kabullendiğimiz bir sürecin sonucudur. Öyle bir süreç ki;
Öze değil, şekle takılırsanız
İçsel ruha değil, dışsal formata önem verirseniz
Niteliğe değil, niceliği yüceltirseniz
Duruşu değil, kaypaklığı seçerseniz
Zemine bakmayıp, yer işgal ederseniz
Karakteri değil, işinizi göreni görürseniz
Doğruluğa-dürüstlüğe-sadakate değil, her devrin adamına kapı açarsanız
Helale-helali olana değil, fetva vereni aramaya çıkarsanız
Hakikatin diline değil, gücün söylediğine kulak verirseniz
İlmi değil, malumatı terennüm ederseniz
Ahirete değil, dünyaya meylederseniz
Allah’ın rızasını değil, başkalarının rızasına isterseniz
Takvayı es geçip, makam-mevki için yarışıyorsanız
Birkaç koltuk için haktan-hukuktan-adaletten vazgeçerseniz
Var olmayı değil, görünürlüğü görsel puta çevirirseniz
Asil ve asli duruşunuzu değil, imaj ve makyaj pozunu verirseniz
İmar-ıslahat-inşayı bırakıp; hayatı kapitalizme teslim ederseniz
Gençleri eğitimi bırakıp, modernitenin kucağında büyütürseniz
İslam’ı-ümmeti-kardeşliği değil, mezhebinizi- meşrebinizi-hizbinizi öncelerseniz
Peygamberin örnekliği değil, kendi önder’lerinizi konuşursanız
Değişimi-dönüşümü bırakıp, muhafazakârlık taslarsanız
İslam Şeriatı’nı değil, ideolojik yaşam formatlarını ön plana çıkarırsanız
Erdeme-ahlaka değil, güce-nüfuza âşıksanız
Hakikate değil, konjonktürel takılırsanız;
Bizim yaşadığımız hayata gerçek İslam adını verirseniz…
O zaman bu ümmetin geleceği için umutlanmak şimdilik elbette zorlaşmaktadır. Sayısal istatistiklerin konuşulduğu yerde, fikirlerin konuşulmadığı zamanda, imanın zayıfladığı çağda, ibadetin ötelendiği günlerde, adalet terazisinin çalışmadığı yerde; elbette Müslümanlığımız göstermelik olarak kalmaktadır. Artık “Dindar Nesil” projesinin şekle ve şemale takıldığını söylemek gerekmektedir. Dilde olan Müslümanlığın, hayata yansımadığı görmekteyiz. Yoksa bunca tartışmaların yapıldığı, yazıların yazıldığı dönemde, bunların sadece zamanın içini doldurmak için yapıldığını zannetmek; hala işin ciddiyetini fark etmemektir.
Müslümanların pratik olarak bu çağa ne vereceğini tartışmak durumundayız. Allah’la olan kulluk muhabbetimiz, insanlara yaklaşım biçimimiz, hak-hukuk-adalet ile olan mesafemiz, iyiliklerle olan ilişkimiz, akla-hikmete-irfana olan yaklaşım tarzımız, ilme olan hasretimiz, okumaya olan önceliğimiz, araştırma heyecanımız… İçini dolduramadığımız, hakkını vermediğimiz, ötelediğimiz Müslümanlığımız…
Bir teolog olan John Wesley’s Leben; “Korkarım ki zenginliğin arttığı yerde, dinin içeriği de aynı oranda cılızlaşmaktadır. Bu nedenle, gerçek dindarlığın hangi bir biçimde dirilişinin uzun zaman almasının, eşyanın tabiatı gereğince nasıl mümkün olabileceğini kestiremiyorum… “Zenginleşme-üretim-tüketim süreci sonunda”… Sonuçta dinin biçimsellik alsa da ruhu gitgide kaybolur. Tertemiz dinin bu süren çöküşünü engellemenin hiçbir yolu yok mudur?” Aslında çökmekte olan din değildir. Çökmekte olan dinin temsilcileridir. Bu dine inanan insanlardır.
O yüzden insanlığın kriz yaşadığı doğrudur. Bu gidişata dur demek için akıl-feraset-basiret te taşımış değiliz. Bu durumu kurtarmak için “tevil ve maslahata” gerek yoktur. İnsanlığını halletmeyenlerin, Müslümanlık üzerinden prim yapmaya çalıştıklarını görmekteyiz. İnsanlar; ilk önce bizim insanlığımıza vurulmalı (yola gelmeli), sonra Müslümanlığımıza âşık olmalıdır (yola devam etmelidir). Bu formül ters işleyince insanlık yarıda, Müslümanlık yarınlara kalmaktadır. Haliyle insanlar; sizinle-bizimle yaşayınca-yol alınca, Müslümanlığımıza kırık not vermektedir. Bu kırık not pak İslam’ın değil, İslam’ı temsilde zafiyet gösteren bizlerin notudur. Halimiz-ahvalimiz… Bu durumumuza bakınca göstermelik Müslümanlığımıza da şükretmemiz gerekmektedir!
Şimdi önemli soruya geldik. Müslümanlık sınavından geçtik mi? On üzerinden kaç puan verirsiniz…
Önemli Not: Bana değil kendinize not verirseniz sevinirim. Yoksa notların geçerliliği olmayacaktır. Vesselam…