Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


İsmail Hakkı Güleç


GAZZE CİHADININ VERMİŞ OLDUĞU MESAJLAR

İsmail Hakkı Güleç'in yeni yazısı


 

         Yaşadığımız dünya hayatı, bir imtihan ve sınanma hayatıdır... Bu sınav ve imtihan  hadisesinde, kimilerinin sınavı kolay ve basit olurken, kimilerinin ki ise; çok çetrefilli, çetin, zor olmakta bu insanların hayatı yokluk, kıtlık içerisinde geçmektedir...

           Ama, her insan mutlaka bu imtihan sürecini yaşamakta ve kendisine sunulan tüm imkanlar, aynı zamanda imtihan malzemesi olarak değerlendirilmektedir...

         İmtihan edilmeden, sadece inandık demekle, insanlar kendi hallerine bırakılmayacaklar ve gerek hoşlarına gitsin, gerekse gitmesin bir çok iyi kötü, zor kolay, acı tatlı, bolluk yokluk şeyler ile sınanıp imtihan edilecekler ki; bunun hikmeti de insanların ruhlar aleminde Rabbimize vermiş oldukları ahdi misaka (söze) sadakat gösterip göstermedikleri, sözlerinde samimi ve sadık olup olmadıklarının tespiti ve ispatı için bu imtihan gereklidir... 

            Yoksa insanlar, “İman ettik.” dedikten sonra, imtihana tabi tutulmadan bırakılacaklarını mı sandılar?
(29/Ankebût Suresi, 2)

        İslam ümmeti Hz. Peygamber (as) döneminden itibaren, birçok kolay ya da zor, ağır ya da basit imtihanlar yaşamıştır...

            Birçok süreç ve süzgeçlerden geçmişler, bazen neredeyse ümmet yok olmanın eşiğine kadar gelmiştir...

         Müslümanlara en acı ve ağır gelen imtihan, birbirleriyle olan fırkalaşma, hizipleşme,  gruplaşma, fırkalaşma yani tefrika sonucu iç kavga, kaos ve kargaşalar ve de iç kavgalar sonucu oluşan imtihan süreçleridir...

          Bunun ilk örneğini Hazreti Ebubekir (r.a) döneminde görüyoruz... Kabilelerin bir kısmı islam'dan dönüyor, riddet ediyorlar ve onlara karşı islam ordusu çok değerli insan, enerji ve zamanını harcayıp, kaybediyor...

          Daha sonra Hz. Ali (k.v) ile Hz. Ayşe (ra) arasındaki savaşta(sıffin) bunu görüyoruz...Bundan kısa bir müddet sonra ise; Hz. Hüseyin (r.a) ve mübarek ailesinin (72 kişi) kerbela'da Yezid zalimi tarafından şehit edilmesi olayı vb.Nice ümmet içi ihtilaf, çatışma ve savaşlar...

            Bir dönem Moğollar, İslam dünyasında taş üstünde taş, baş üstüne baş bırakmıyorlar... Zalimliğin ve zulmün en gaddarını, en koyusunu ve en kötüsünü ümmete tattırıyorlar...

          19. ve 20. yüzyıla gelincemise, ümmet yeni bir sürece giriyor... Batılı emperyalistlerin, islam dünyasını bölüp parçalamak için milliyetçilik ve ırkçılık fikrini ortaya atması sonucu, islam dünyasının hamisi ve abisi konumundaki Osmanlı'yı parçalayıp, hilafeti yani halifeliği yok ederek, ümmeti küçük küçük ülkelere ve bölgelere bölüyorlar...

            Ümmet başsız kalınca ki, nasıl ki bir insan başsız kalınca hiçbir fonksiyonunu icra edemez, işte İslam ümmeti de halifeliği (başkomutan) fonksiyonsuz, etkisiz, yetkisiz ve güçsüz bir hale gelmiş ve gücünü, kuvvetini, kudretini, aklını, fikrini, zihnini ve zikrini kaybetmiştir...

            Halifelik düşünce, islam dünyası çok acı, ızdıraplı ve sancılı dönemler ve imtihanlar yaşamaştır...

          Bunun en bariz örneklerinden birisi, Türkiye'de cumhuriyet kurulunca yaşanmıştır...O zaman Müslümanlar birçok entrika ile karşı karşıya kalmışlar, kılık kıyafetinden, kimliğinden, inancından, harfinden ve ulemasından tümüyle kopartılarak, köksüzleştirilip, kimliksizleştirilmişlerdir...

           Yakın tarihte, Suriye'de yaşamış olduğumuz mezhep savaşı ile binlerce yok olan, yıkılan aile, ölen çoluk çocuk, kadın, yaşlı milyonlarca insan...

          Son olarak ise; yine Filistin'de (Gazze'de) kutsal topraklarda yahudi, siyonist İsrail rejiminin Müslümanlara karşı başlatmış olduğu yok etme, toplu şekilde öldürme, katletme ve de soykırım söz konusudur...

         Gazze cihadı temiz ve izzetli bir cihad...

         Oradaki Mü'minler imanlarının gereğini yerine getirerek, tüm imkansızlıklara, çaresizliklere rağmen hallerinden şikayet etmeden düşman karşısında eğilip, ezilip bükülmeden, dimdik ayakta durarak çok ağır bir imtihan ve sınav ile karşı karşıya bulunmaktadırlar...

           İşte biz, dünyanın çeşitli yörelerinde yaşayan iki milyarı bulan Müslümanlar olarak,  Gazze cihadından kendimize hem ülkeler, hem cemiyet ve cemaatler hem de aile ve bireyler olarak ne tür dersler çıkarabiliriz ya da çıkarmalıyız bunları birkaç madde ile de özetleyecek olursak şayet;

          1.İslam ümmeti tevhid üzere vahdet sağlamalıdır... Bu vahdet farzı ayındır...

            2. Ümmet Kur'ana sımsıkı sarılmalı ve her türlü bidat ve hurafeden uzak durmalıdır...

            3. Ümmetin vahdetini bozacak ve ümmet içerisinde fitne, kaos, anarşi ve tefrika çıkaracak her türlü söylem ve de eylemden uzak durulmalıdır...

           4. Her türlü insani düşünce, anlayış ve mezhepler mutlaklaştırılmamalı ve de bu tür düşünce, anlayış ve mezhepler kimseye dayatılmamalıdır...

         5. Uzun vadeli ve kalıcı plan ve proğramlar yapılmalı ve de hedef büyük tutulmalıdır...

           6.Her türlü hased, fesat, kin, buğz ve dedikodudan uzak durulmalıdır...

          7. Hizipçilik, particilik, grupçuluk ve mezhepçilik hastalığından arınmak gerekmektedir...

           8.Kur'an'da ifade edildiği gibi, Yahudi ve Hristiyanlar asla dost ve sırdaş edinilmemelidir...

          9. Tarihten gerekli dersler çıkarılmalı, tarihte yapılmış olan olaylar tekrar edilmemelidir...

          10.Her konuda ehliyet ve liyakata önem verilmeidir...

           11.Okullarda hem islami hemde beşeri ilimler okutululmalı...

            12.Cihad'sız bir hayatın ümmeti pasifliğe ve yılgınlığa sürükleyeceği gerçeği hiçbir zaman ihmal edilmemelidir...

           13.İnfak ve fedakarlık duygusu yeni nesillere mutlaka aşılanmalı...

          14. İslami cemiyet, cemaat, vakıf, sivil toplum, parti ve tarikatşar sürekli diyalog halinde olmalı ve ortak proğramlar yapılarak, aralarında güven temin edilmelidir...

          15.Mü'minler kardeştir düsturu çok iyi bir şekilde anlaşılıp, yaşanmalıdır...

         16.Her türlü aşrılıktan(tekfir ve şiddet vb.) uzak durulmalıdır...

           17. Her şeyin başının doğruluk, dürüstlük ve güven olduğu gerçeği mutlaka idrak edilmeli ve bu şekilde bir islam toplumu inşa edilmedir...

          18. Çalışıp, üretmeden ve gerekli bedelleri ödemeden hiçbir zaman başarı ve zafere erişilemeceği, başarı için mutlaka doğru, devamlı ve bilinçli çalışmak ve de üretmek gerektiği asla ıskalanmamalıdır...

          19. Gerçek imanın en büyük silah olduğu unutulmamalıdır...

            20. Zafer yada hezimetin kemiyyetle ölçülemeyeceği, asıl zaferin irfani, ahlaki ve insani zafer olduğu, Mü'minlerin her halukarda kazandıkları ve de her zaman kaybedenlerin müşrik, kafir ve münafıklar topluluğu olduğu gerçeği...

            21.Her an ve her zaman ölüme, ahirete ve hesap vermeye hazır olmalıyız...

           22.Sürekli iman ve amellerimizi gözden geçirmeli, her türlü eksiklik, noksanlık ve hatalardan arınma ve korunmaya azami dikkat etmeliyiz...

           23.İslami ve insani görev ve sorumlulyklarımızı asla erteleyip, öteleyip, savsaklamadan elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret etmeliyiz...

           Böylesi iyi, nitelikli, vasat, kaliteli ve dengeli bir ümmetin oluştuğu günleri görmemiz ümit ve temennisi ile...

    SELAM VE DUA İLE...

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR