Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Ferhat Özbadem


Farabi ve ?Şiir Sanatının Kanunları? Adlı Eseri

Bu risalede Farabi, şiirin nasıl bir sanat ve bu sanatın hitabet sanatından nasıl farklı olduğundan, şiir türlerinden, şairlerin türlerinden, özellikle de Yunanlıların şiir çeşitlerinden çok kısa olarak söz etmektedir.


Ebu Nasır Muhammed İbn el-Farah el-Farabi, Miladi 870´de, Türkistan´da Farab yakınında küçük bir köy olan Vasic´te doğdu.

Soy olarak aslen İranlıdır.  Ataları Türkistan´a göç etmişlerdir.

Farabi, Avrupa´da ?Alpharabius´ olarak bilinir.

Farabi´nin babası bir generaldir.

Farabi birçok ülkeyi gezdi ve bir süre Şam´da ve Mısır´da çalıştı, fakat Halep´te Seyfü´d Devle´nin sarayını ziyaret edinceye kadar tekrar tekrar Bağdat´a geri geldi.

Sultanın sadık danışmanlarından biri olmuştur ve ününün uzak ve geniş bir biçimde yayılması burada, Halep´te olmuştur.

İlk yıllarında, Kadı (Hakim) idi, fakat sonradan meslek olarak öğretmenliği seçti.

Kariyeri boyunca, büyük zorluklara katlandı ve bir keresinde bir bahçenin bakıcılığını yaptı.

Miladi 950?de 80 yaşındayken Şam´da bekar olarak öldü.

Farabi, fen bilimine, felsefeye, mantığa, sosyolojiye, tıbba, matematiğe ve müziğe epeyce katkıda bulunmuştur.

Bir filozof olarak, Platon ve Aristo felsefesini İslam felsefesi ile bağdaştırmaya çalışan bir Yeni Platoncu (Neoplatonist) olarak bilinir.

İslam felsefe geleneğinde, ?ilk öğretmen´ olarak bilinen Aristoteles´ten sonra ?İkinci Öğretmen´ (el-muallimü´s-sani) olarak anılır.

Sosyoloji ve siyaset bilimine büyük katkı sağlamış olan El-Medinetü´l Fâzıla eseri en bilinen eseridir.

Müzik üzerine de Müzik Kitabı (Kitab´ül-Musika) başlıklı bir kitap yazmıştır. Müzik sanatı ve bilimi üzerine büyük bir uzman idi ve müzik notaları bilgisine katkıları yanında, birkaç müzik enstrümanı da icat etti. Kanun isimli enstrümanı icat etmiştir. Çok güzel kanun çaldığı, insanları istediği anda ağlatıp güldürebilecek kadar iyi çaldığı anlatılmaktadır.

Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıki izahını, Farabi yaptı. O, titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını, deneyler yaparak tespit etti.

Fizikte, boşluğun varlığını göstermiştir.

Montesgieu, Spinoza gibi batılı filozoflar, Farabi´nin eserlerinin tesirinde kaldılar.

Kitaplarının çoğunun kaybolmasına rağmen 117 eseri bilinmektedir.

Buraya kadar yazdığımız bilgiler Farabi ile ilgili olan ve genelde meraklısı tarafından bilinen bilgiler. Şimdi ise Farabi´nin çok da bilinmeyen bir eseri daha doğrusu risalesi ve çok bilinmeyen bir yönü ile ilgili bilgileri paylaşalım.

Farabi, şiir ile çok ilgili bir filozoftur. Ve şiire olan bu ilgisinin meyvesi olarak ?Şiir Sanatının Kanunları? adlı bir risale kaleme almıştır. Eski tabakat kitaplarında Farabi´nin ?Risale fi Kavanini Sına´ati´ş-Şi´r" adlı bir çalışması olduğu yazmakla birlikte yakın zamana kadar bu eserin kaybolduğu düşünülmekteydi. Yakın zamanda Londra´da bir kütüphanede eserin bir nüshası olduğu ortaya çıktı.

Risale ile ilgili olarak birçok oryantalist çalışma yapmış olmak ile birlikte Anadolu´da bu konuya eğilen ve bu bilginin bize ulaşmasını sağlayan kişi Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar´dır.  Risalenin konusu ile ilgili Bayrakdar şöyle diyor: ?Kendisinin başlangıçta belirttiği gibi Farabi bu risaleyi, Aristo´nun Şiir (Poetica) adlı eserinin daha iyi anlaşılmasına yardım etmek amacıyla bir takım açıklamalarda bulunmak için kaleme almıştır. Fakat bu risale, Aristo´nun söz konusu eserinin bir şerhi, tefsiri veya telhisi değildir.

Bu risalede Farabi, şiirin nasıl bir sanat ve bu sanatın hitabet sanatından nasıl farklı olduğundan, şiir türlerinden, şairlerin türlerinden, özellikle de Yunanlıların şiir çeşitlerinden çok kısa olarak söz etmektedir.

Bu bilgileri verirken Farabi, başta, Matta b. Yunus tarafından yapılan Aristo´nun Şiir Sanatı (Poetica)´nın Arapça çevirisinden ve Themistius gibi Aristo´nun bu eserini şerh eden diğer şarihlerin eserlerinden faydalanmıştır. Bu hususa Farabi´nin kendisi de işaret etmektedir.?

Şiir sanatının kanunları risalesinin Türkçe çevirisi yaklaşık beş sayfa. Yazıldığı dönem ve içeriği itibari ile ciltli kitapların bilgisini ihtiva eden risaleden şairlerin sınıfları ile ilgili Farabi´nin görüşlerini paylaşarak konuyu noktalayalım.

?(Şairler üç sınıfa ayrılabilir); Birinciler, şiir yazma ve okumada tabii bir vergiye ve yeteneğe sahip olanlardır. İster şiir türlerinin ekseriyetinde, ister bazı türlerinde olsun teşbih ve temsil yaratmada onların çok güzel temayülleri vardır. Hiç bir şekilde bu şairlerin, bizzat şiir sanatı hakkında bilgileri yoktur; fakat yapmaya başladıkları şeyi gerçekleştirmedeki güzel istidatlarına ve temayüllerine dayanırlar. Onlar, kelimenin tam anlamıyla "kıyas yapan" şairler değillerdir, çünkü yazış şekilleri mükemmel değildir ve sanatta, pekişmiş değillerdir. Böyle bir kimse kendisinden ancak şairlerin fiilleri sudur ettiğinden "Kıyas Yapan Şair" olarak adlandırılır.

İkinci şair sınıfı, tamamen şiir sanatını bilenlerdir. Hangi sahaya girerse girsin; şiirin kanunlarından veya kurallarından hiç birisi kendisine yabancı değildir. Sanat´ı sebebiyle temsillere ve teşbihlere hakkıyla vukuftur. "Kıyas Yapan" şairler ismine hakkıyla layık olanlar bu şairlerdir.

Üçüncü sınıf, kendilerinin hiç bir şiirsel yetenekleri olmaksızın veya sanatın kanunlarını anlamaksızın, ilk iki sınıf şairlerin faaliyetlerini devam ettirerek, teşbihlerde ve temsillerde onların çığırlarını takip ederek, onları taklit edenler teşkil eder. En çok yanılgılar ve hatalar bu sınıf şairler arasında olur.?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR