Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


Fanatik Militanın Psikolojisine Dair

Yusuf Yavuzyılmaz'ın "yeni" yazısı...


Yaşadığımız sürecin en büyük sorunlarından biri fanatizmdir. Özellikle siyasal alandaki tartışmalar, fanatizmin toplumun bütün katmanlarına sirayet ettiğini gösteriyor.

Bir partiye, gruba, cemaate bağlı fanatik militanın işi kolaydır. Düşünmeye, eleştirmeye, sorgulamaya ihtiyaç duymaz. O, zaten en iyi olanın, en mükemmel olanın, en doğru olanın içinde bulunuyor. Böyle bir yapı içinde bulunan fanatik militanın yapacağı tek şey, içinde bulunduğu grubu ne pahasına olursa olsun savunmak, muhalifleri eleştirmektir. Bu fanatik militanı tetikçi haline getirir.

Fanatiğin en büyük zaafı, mutlakçı olmasıdır. Bu tür insanlara her dinin, her mezhebin, her Parti’nin, her cemaatin içinde rastlanır. Türkiye her kesimden fanatiklerin yarattığı iklim yüzünden giderek düşüncenin kısırlaştığı bir çöle dönüşüyor. Dini fanatizmin en büyük göstergesi, farklı düşünceleri tekfir ederek ötekileştirmektir.

Muhalifi olduğu kişi, aydın, parti ve grupların hiç doğru bir iş yapamayacağı ön yargısı kişiyi mutlakçılığa ve fanatizme götüren en büyük etkendir. Fanatiğin iç eleştiri yapamaması, giderek onu içinde bulunduğu gruba daha çok bağlar. Fanatik militan düşünmeye ve anlamaya değil suçlamaya, ötekileştirmeye, tekfire yatkındır.

İç eleştiriyi bir zaaf olarak görüp, içinde bulunduğu parti, mezhep, örgüt, cemaat, sendika ve tarikatta yaşanan olumsuzlukları görmeme eğilimine giren kişi bir süre sonra o olumsuzlukları savunmaya başlar. Artık o bir grubun, adalet duygusu körelmiş, fanatik militanıdır.

Türkiye’de öyle fanatikler türedi ki, en ufak iktidar eleştirisini kripto FETÖ’cülük olarak değerlendirerek sizi devlet düşmanı olarak ilan eden bir faşizm ve seviyesizlik açık hale geldi.

Toplumu saran bu fanatiklerin eleştirilerinin içinde akla, mantığa, ahlaka uygun tek bir cümle olmaması, onları fazla dikkate almamayı gerektiriyor. Bu haliyle onlar muhatap alınmayı bile hak etmiyorlar. Seviyesiz, ahlaksız, tekfirci ve düzeysizler. Bir FETÖ tataftarının “Türkiye’de pahalılık var” demesi, her pahalılık var diyeni FETÖ’cü yapar mı? Bu kadar akla mantığa, ahlaka aykırı bir suçlama ve iftira olabilir mi?

Militan fanatiklerin önemli bir özelliği de komplo teorilerine yatkın bir zihin yapılarının olmasıdır. Olayları değerlendirirken aşırı batini, hermetik, gnostik yorumla komplo teorilerine sığınan zihin burnunun uçundaki gerçek sineği göremezmiş. Gerçeklerden bu kadar kopuk zihnin sağlıklı analiz yapması mümkün değildir. Partimize, cemaatimize, sivil toplum örgütümüze zarar gelmesin diye üzerini örttüğünüz olumsuzluklar sizi, partinizi, cemaatinizi ve sivil toplum örgütününüzü ahlaken tüketiyor ve toplumdaki meşruiyetini bitiriyor.

İçinde bulunduğu parti, grup, sendika ve cemaate eleştirel yaklaşanların eleştirileri çok değerlidir. İç eleştiri kendini yenilemenin ilk adımıdır. Ancak şu bir gerçek ki, iç eleştiri Türkiye toplumunda yaygın bir tutum değildir.

Fatma Barbarasoğlu, sanal âlemde yorum yapmak yerine hakareti tercih edenlerin ruh halini iyi analiz etmiştir:  “Okuduğunu anlamayan, anlamadığı metin üzerinden yazarına hakaret edenlerin sayısı gittikçe artıyor. Mesela ahlaki mi yoksa mental mi? Korkarım her ikisi de… Algı düzeyi düşük, anladığını genellikle yanlış anlayan insanlar daha saldırgan oluyor…”(1) Ne yazık ki bu tutum toplumun bütün katmanlarına sirayet etmiş, müzakere ve tartışmayı imkânsız hale getirmiştir.

Fanatik militanlığı besleyen en önemli nedenlerden biri de taassuptur. “Mezhebini, tarikatını, cemaatini eleştirilemez görmek, doğru olup olmadığına bakmaksızın kör bir itaat ile bağlanmak taassuptur… Asabiyet ve taassup aynı kökten türediği için çoğu kere eş anlamlı olarak kullanılır. Taassup da bir görüşe, bir düşünceye, bir cemaate veya bir mezhebe körü körüne bağlanmak, onu savunmak ve onun dışında kalanları dışlamaktır… Taassup, hakkın ve hakikatin peşinden koşmayı ilke edinen Müslümanca bir tavırdan çok, hakikati kendi tekeline alan, mutlak anlamda hakikatin yalnızca ve yalnızca Allah’a ait olduğu ilkesini göz ardı eden bir davranış modelidir… Taassubun yerleştiği zihinde eleştirel düşünceye asla yer yoktur. Hakikati aramanın yerini körü körüne tarafgirlik, hoşgörünün yerini şiddet ve birlik-beraberliğin yerini ise dışlayıcılık almıştır. Kuru çekişmelerin ve taassubun sonucu ise, farklı düşüncelerin ortaya çıkmasına ve hakikatin inkişafına zemin hazırlayan müzakerelerden ziyade, daha çok her bir tarafın ötekini mağlup etmeye çalıştığı âdeta bir horoz dövüşünden ibarettir… Yüce Kitabımız, Müslümanlardan imanı körü körüne kabul etmelerini istememiş, aksine onları akletmeye, tefekküre, gezip dolaşarak ibret almaya ve sonuçlar çıkarmaya teşvik etmiştir. Pek çok ayette evrenin ve içindekilerin anlamsız ve boşu boşuna yaratılmadığı ifade edilerek, akıl sahiplerinin bunlar üzerinde düşünmesi istenmiştir. Tabiatın muhteşem dengesine ve yeryüzünün nasıl insanın hizmetine sunulduğuna dikkat çekilmiş; dağların dikilişine, toprağın yayılışına, gökten yağmurun inişine, hayvanların yaratılışına bakarak tefekkür etmeleri müminlerden beklenmiştir” (2)

Taassubu yaygınlaştırıp kurumsallaştıran nedenlerden biri de kişinin cemaat yapılarıyla ilişkisidir. “Kişiler içinde bulunduğu cemaati, siyasal kampı, toplumsal aidiyeti vb. özeleştiri yeteneğini kaybettikçe, siyaseten zorunlu görüleni yapmak adına hakikati erteledikçe aslında söz konusu hareket kendi meşruiyetinin ölümünü yaklaştırıyor demektir.”(3)

Taassubun toplumda bu kadar yaygın olmasının en büyük nedenlerinden biri toplumda yol gösterici entelektüellerin azlığıdır. “Asıl sorun, günübirlik kaygılara ram olmayan, politik gündemin çelişkilerine göre tavır almayan uzun soluklu sahici soru ve sorunlara kafa yoran, fikir değiştiren, sorgulayan bir entelektüel ortamın ortadan kalkmış olmasıdır.”(4)

  • Barbarasoğlu’ndan aktaran Mustafa Öztürk, Karar Yazıları II, s:87
  • Taassup, Prof. Dr. Temel Yeşilyurt, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s: 10-18
  • Akif Emre, Sahici Cümleler Kurabilmek, Aydınlar, Üniversite, Medya, Reklam ve Futbol’a Dair Yazılar, Büyüyenay Yayınları, 89
  • Akif Emre, Sahici Cümleler Kurabilmek, Aydınlar, Üniversite, Medya, Reklam ve Futbol’a Dair Yazılar, Büyüyenay Yayınları, s: 104.

 

Kaynak: farklı bakış

-

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR